Bizim kültürümüzde sanat, yüce Yaratıcı'nın 'Sani' isminin bir tecellisidir. Sanatkâr ise bu tecellinin zuhur mahallerindendir. Bu bakımdan kıymeti de, sorumluluğu da yüksektir. Klasik sanatlarımız, yıllar yılı üstadının önünde diz çöküp meşk ederek öğrenilir.
Talebe üstadından hem sanatın inceliklerini hem de edebini tahsil eder. Kıvama geldiğinde eline 'icazetname' denilen bir belge verilir. Artık o sanatı kendi adına icra etmesi, başkalarına öğretmesi 'caiz'dir. Geçen perşembe günü, Cemal Reşit Rey Konser Salonu böyle bir etkinliğe sahne oldu. Tezhib sanatçısı Emel Türkmen'in yetiştirdiği 20 müzehhibeye 8 yılı aşkın eğitimlerinin sonunda törenle 'icazet belgesi' verildi. Türk Gençlik Vakfı tarafından düzenlenen ve Osmanlı'dan günümüze gelen icazet geleneğini çağrıştıran merasime Prof. Dr. Faruk Taşkale, Uğur Derman, Prof. Dr. Çiçek Derman ile Vakıf Başkanı Osman Sezgin birer konuşmayla katıldı. Sezgin, konuşmasında, 'Bizim kültürümüzde sanatkârlar gerçek sanatkâr olan Allah'ın emsalsiz eserlerinin yanında kendi eserlerine imza atmamak gibi bir edebin sahibi olmuşlardır. İmza atma mecburiyeti karşısında ise tevazu belirten ifadeler kullanmışlardır.' dedi. Uğur Derman, icazet alan sanatçılara, 'Bu merasim, eğitimini tamamlamış sanatçılara hocası tarafından verilen, tezhib sanatını icra edebilme ve öğrendiklerini öğretebilme izninin başlangıcıdır. Ancak sanatçı ömrünün sonuna kadar kendisini geliştirmelidir.' tavsiyesinde bulundu. Prof. Dr. Çiçek Derman ise ilk kez bu kadar fazla öğrencinin icazet aldığı bir merasime katılmaktan memnun olduğunu ifade etti.
Figen Tekiner, Melek Sayın, Beriyye Yılmaz, Şükran Sadoğlu, A. Hümeyra Maşlak, F. Zehra Yıldız, Z. Sevgi Bartın, S. Yeşim Yıldırım, E. Funda Erkan, Asiye Canbaz, Kevser Çetin, Ayşe Koç, Zeynep Ceylan, Emine Sukla, F. Esra Yeniyurt, Saliha Dikiciler, Nazlı Durmuşoğlu, E. Meliha Nurman, Asuman Coşkun, F. Betül Akçamollaoğlu isimli talebelerine icazet veren Emel Türkmen, 'Altından Haleler' isimli bir serginin de eşlik ettiği törende duygularını, 'Hoca altın, öğrencileri ise hâleler gibidir. Birbirlerini kuşatırlar. Bu ilim öğrencilere aktarılarak devam eder ve dışındakileri aydınlatır.' sözleriyle ifade etti.
Kaynak: Zaman