Kültür-Sanat/ TIMETURK
Derginin Editörü, Mehmet Yaşar Soyalan 'Editör'den' köşesinde konuya şöyle bir giriş yapıyor:
'İnsanlık tarihi aslında bir egemenlikler tarihidir. Her bir canlı, bütün tecrübe ve enerjisini bulunduğu ortamın egemeni olmak için seferber eder. Bu tespit, yeryüzünün tek akıllı varlığı olan insanoğlu için özellikle geçerlidir. Akletmesi, bilgisi ve bilinçli bir şekilde üretmesi nedeniyle evrenin fiili hükümdarı olan insan, önünde hazır buldukları ile yetinmeyerek bazen çalışıp-çabalayarak, bazen üretip, inşa ederek, bazen çalıp-çırparak, gasp ederek, zorbalık yaparak elindekilerin sayısını arttırır. Bütün mücadelesi ve çabası, okuması, yazması, mal-mülk edinmesi elindekini çoğaltmaya, sahip olduklarının değerini arttırmaya yöneliktir. Her şeyin 'en'i olmak isteyen bir damar var onda. 'En güzel', 'en yakışıklı', 'en güçlü', 'en zengin', 'en çalışkan', 'en bilgin', 'en sevilen', en kıskanılan', 'en mükemmel' 'en güvenilir', 'en zalim', 'en yalancı', en zalim', 'en cimri', 'en?.' Sanırım, bu durum, insanoğlunun mutlak egemenlik arayışının bir tezahürü sayılabilir.
Bu nedenle, egemenlik, insanın hem cenneti hem cehennemi. cenneti; çünkü yeryüzünde adil bir sosyal yapı inşa ederek hem burayı, hem de ahireticennete dönüştürebilir. Cehennemi çünkü yeterli görmeme, hep daha fazlasına sahip olma ve ebedi yaşama tutkusu onu koku ve kıskançlığın esiri kılar. Bu durum, dünyasını acılara boğduğu gibi ahretini de acılara boğmasına neden olur. Bu nedenle egemenlik iki tarafı da kesin bıçak gibidir. Anlamı ve amacı kavranmazsa elinde tutanı da yaralar.
Nedense hep cenneti arzu ettiğini söylemesine rağmen insanoğlu, dünyayı cehenneme çevirmek için elinden geleni yapıyor. Ancak, dünya cennetinde yaşayanlar esiri oldukları korkulardan mı yoksa mazlumların 'ahı'nın tutmasından mıdır bilinmez bir türlü mutlu olamıyorlar.'
Egemenlik konusu, farklı on makalede tartışılmaya çalışılmış. Konu ile ilgili olarak, eski İstanbul Baro Başkanı Yücel Sayman ile bir röportaj da yapılmış. Egemenlik kavramının kendisinin ne olduğundan başlayarak, evrendeki egemenlikten yeryüzündeki egemenliğe, Allah'ın egemenliğinden insanın egemenliğine, hatta egemenliğin tarihi seyrine ve egemenlik biçimlerine kadar konu çok farklı boyutlarıyla ele alınmış. Ayrıca, Said Halim Paşa'nın konu ile ilgili kıymetli bir çalışmasını da dosya içerisinde bulacaksınız. 'İslam'da Teşkilat-ı Siyasiye', ismiyle bilinen bu önemli çalışma 'İslâm cemiyetinin tanzimine dair bazı notlar' başlığı altında yayınlanmış. Dosyayı Ömer Hakan Özalp düzenleyip yayına hazırlamış. Dosyada yer alan makalelerin başlıkları şöyle;
'Egemenlik, İtaat ve Disiplinin Kurulması Üzerine'- Doç. Dr. Mehmet Evkuran
'Doğal/İlahî Egemenlikten İnsanî Egemenliğe' '-İnsanın Mutlak Egemenlik ve Ölümsüzlük Arayışı-' Mehmet Yaşar Soyalan
'Ontolojik Egemenlikten Egemenliğin Ontolojisine'- Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün
'Üç tarz-ı İlahiyat, Devlet ve Egemenlik'- R. İhsan Eliaçık
'Elitler Cumhuriyeti ya da 'Karizmanın Rutinleşmesi'- Doç. Dr. Ramazan Yelken
'Siyasal İktidarın Meşruiyet Aracı Olarak Egemenlik (I)?Bir Kaçış ve Kutsayış Öyküsü?' -Dr. Mehmet Birsin
'Cehalet Egemen Olursa Cehennem Kıpraşır?Zalimlerin canı cehenneme?'-Musa Şimşekçakan
'Postmodern Demokratik Şizofreniye Karşı Doğu ve Batı'da Kutsal Devlet Arayışı.' -Altay Ünaltay
'Bir Tahakküm Aracı Olarak Seçkinci Sanat.' -Cemal Şakar
Ayrıca İhsan Eliaçık; giriş yazısında, 'Egemenlik kayıtsız şartsız kimindir?' diye sorarak konuyu tartışmaya açmış ve yazısını şöyle bitirmiş: 'Mesele, 'Allah' veya 'millet' diye diye kendine yontanların bulunmasıdır. Bunları ortaya atarak, bunların yüksek karizmasından yararlanarak kendi egemenliklerini kurmak veya sürdürmek isteyenlerin bulunmasıdır.
Bunun için egemenlik kimin tartışması gereklidir. Üzerinde ne kadar durulsa azdır. İslam'da dini düşüncenin yeniden inşası çabalarının en önemli saç ayaklarından birisi de işte bu egemenlik meselesidir.
İkincileri (şef'i), aracıları ve komisyoncuları çıkararak aradan, doğrudan doğruya 'Cenâb-ı Hakkın' yani gerçeğin, hakkın, adaletin, doğruluğun, dürüstlüğün kayıtsız şartsız hakimiyeti, 'Milletin' yani ortak iyinin kayıtsız şartsız egemenliği nasıl sağlanacak?
İşte bunu tartışmamız gerekiyor.'
Dergide dosya yazıları dışında da birbirindeni ilginç konuları işleyen farklı makaleler yer almış. İlhami Karabulut'un titiz bir çalışma ile kaleme aldığı, Ömer Rıza Doğrul'un Meal-tefsirinin tahrif hikâyesi ve Sudanlı yazar ve hareket adamı Muhammet Taha'nın 'İslam'da Birey ve Toplum' adlı makalesi bunlardan ikisi. Prof. Dr. İlhami Güler'in 'Türkiye'nin ABD -AB Aynasında Kimlik ve Meşruiyet Arama Serüveni' ve İslam Özkan'ın 'ABD'nin Lübnan, Filistin ve Irak'ta Sıkışan Küresel Politikaları' güncel analizleri de önemli mesajlar içeriyor.
Söz ve Adalet Dergisi diğer dergilerden farklı olarak, her aya bir hatırata yer veriyor. İlk dört sayısında 31 Mart vakasını dört farklı cepheden sunduktan sonra bu sayısında Emin Sazak'ın 'Cumhuriyet'in ilk yılları' anılarına yer veriyor. Hatıratları Sinan Tavukçu hazırlıyor. Bu sayıda ayrıca yeni açılan İstanbul Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi hakkında da geniş bir değerlendirme yazısı yer almış. Ayrıca Sinan Tavukçu'nun karikatürü de görülmeye değer.
İrtibat
Kıztaşı Cad. Nalbant Demir Sk. 2/4 Tel: 0212 621 24 74
e-mail:[email protected]