Üstelik 5397 sayılı yasaya göre sadece sorumluluk bölgesi içinde istihbarat çalışması yapabilen Jandarma'nın Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nden aldığı yetki bütün ülkeyi kapsıyor. Sorumluluk alanı yerine, ülke çapında izleme izni alan Jandarma'ya, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) iki kez itiraz edince karar mahkemelik oldu. Dava henüz sonuçlanmamasına rağmen Jandarma, tüm telefonları izlemeye devam ediyor. Uzmanlar, Jandarma'nın sadece kendi sorumluluk alanı dahilinde karar çıkarmış olsaydı TİB'in bu karara itiraz etmeyeceği görüşünü savunuyor.
CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın dinlendiğini öne sürmesiyle başlayan tartışmaya Vakit Gazetesi'nin Türk Telekom'dan aldığı belge son noktayı koydu. Belge, Sav'ın telefonunu 44 dakika açık unuttuğunu gözler önüne serdi. Ancak tartışma dün yeni bir boyut kazandı. Bazı gazetelere polisin Cumhurbaşkanlığı ve genel seçim sürecinde tüm telefonları dinleme kararı aldığı haberleri yansıdı. Haberde 25 Nisan 2007'de polisin tüm telefonları izlemek için izin aldığı yer alıyor. Ancak aynı kararın MİT ve Jandarma tarafından da alındığı ortaya çıktı. Uzmanlar, 23 Temmuz 2005'te yürürlüğe giren teknik takip faaliyetlerini düzenleyen 5397 sayılı yasa ile ülke çapında önleyici istihbarat yetkisinin polis ve MİT'e verildiğine dikkat çekiyor. Milli İstihbarat Teşkilatı, yasaya göre ilk kez Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nden bu kararı çıkardı. MİT üç aylık periyotlarla çıkardığı kararlarla izleme faaliyetlerini yürütüyor.
Yasaya göre Jandarma Genel Komutanlığı'nın sadece sorumluluk alanında istihbarat yetkisi bulunuyor. Buna rağmen komutanlığın 15 Kasım 2007'de Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurarak ülke çapında tüm telefonların izlenmesi yetkisi aldı. Jandarma izleme yapabilmek amacıyla kararı Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na bildirdi. Ancak TİB, kararın tüm Türkiye'deki telefonları kapsadığı, bu nedenle yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle aynı mahkemeye itiraz etti. Mahkeme heyeti TİB'in itirazını haklı bularak, Jandarma'nın tüm Türkiye'deki telefonları izleme kararını kaldırdı. Bunun üzerine Jandarma Genel Komutanlığı 26 Kasım 2007 tarihinde 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nden aynı kararı çıkarma talebini yineledi. 11 Ağır Ceza Mahkemesi üyesi, Jandarma'ya 27 Kasım 2007'de 2007/6147 sayılı kararla izleme yetkisi verdi. TİB, bu karara da itiraz etti. Ancak daha önce TİB'in itirazını haklı bularak Jandarma'nın talebini geri çeviren 11. Ağır Ceza Mahkemesi bu sefer Jandarma'ya verilen dinleme yetkisi kararını onadı. Bunun üzerine karar kesinleşti. TİB de Jandarma'ya ülke çapındaki tüm telefonları takip edebilmesine imkan tanıdı.
Jandarma'nın yetkisi olmadığı halde mahkeme kararı çıkardığı görüşünü savunan TİB, kararı kaldırmak amacıyla son yola başvurdu. TİB, 'Kanun yararına yazılı emir' yoluna gitti. Yazılı emir için, Adalet Bakanlığı'na başvurdu. Adalet Bakanlığı da TİB'in başvurusunu haklı gördü. Bakanlık konuyu Yargıtay'a taşıdı. Yargıtay, henüz bir cevap vermedi. Ancak Jandarma yargı süreci başlamasına rağmen yetkisi olmadığı halde ülke çapındaki tüm telefonları izliyor. Jandarma'nın en son nisan ayında izleme için bir karar daha aldığı öğrenildi.
Uzmanlar, telefon dinleyebilmek için mahkemelerden her bir telefon için ayrı ayrı karar alınması gerektiğine dikkat çekiyor. Yasa polis ve MİT'e 'devletin ülkesi ve milletin bölünmez bütünlüğü için önleyici ve koruyucu tedbirleri alma' yetkisi tanıyor. Bu amaçla polis ve MİT'in ülke çapında bilgi toplayıp değerlendirme yetkisi var. TCK'nın 326. maddesinde ise yetkilerini istismar eden görevlilere 8 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Uzmanlar, yetki tanınmasına rağmen yetkiyi aşan görevlilerin son derece ağır cezalarla karşı karşıya olabileceğine dikkat çekiyor.
Yasa sadece sorumluluk alanı için yetki veriyor
Jandarma'nın sadece kendi sorumluluk alanında istihbarat yapabileceği 5397 sayılı kanunun 2. maddesinde şöyle düzenleniyor: Ek Madde 5.- Jandarma, bu kanunun 7'nci maddesinin (a) bendine ilişkin görevleri yerine getirirken önleyici ve koruyucu tedbirleri almak üzere, sadece kendi sorumluluk alanında 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun, casusluk suçları hariç, 250'nci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı suçların işlenmesinin önlenmesi amacıyla, hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Jandarma Genel Komutanı veya istihbarat başkanının yazılı emriyle, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimi tespit edebilir, dinleyebilir, sinyal bilgilerini değerlendirebilir, kayda alabilir.
Yargı izin vermeden dinleme yapılamaz
Emniyet Genel Müdürlüğü, bazı basın yayın organlarında yayınlanan 'Emniyet bütün telefon görüşmelerini izliyor' yönündeki haberlerle ilgili yazılı açıklamada bulundu. Açıklamada, 'Türk Polis Teşkilatı'nın yasalarla verilen yetkiler dahilinde suçları önlemeye yönelik faaliyetlerde bulunduğu' ifade edildi. Emniyet'in açıklamasında şu ifadeler yer aldı: 'Anılan haberlere konu olan söz konusu yargı kararı kesinlikle dinleme faaliyetini kapsamamaktadır. Bilindiği üzere her bir dinleme için ayrı ayrı yargı kararı alınması yasal bir zorunluluktur. Hal böyle iken, bu karar gereği bütün Türkiye'nin dinlenmesi gibi bir husus söz konusu olamaz. Teşkilatımızın yetkili birimlerince terör ve organize suç örgütleriyle mücadele için önleyici amaçlı talepler ilgili mahkemelere yapılmakta, mahkemelerce uygun görülen taleplere ait kararlar Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na (TİB) gönderilerek TİB'in koordinasyonunda yerine getirilmektedir. Anılan haberlerin içeriğinde de görüldüğü gibi yetkili mahkeme, yapılan talebi uygun görerek gerekli kararı vermiştir. Yasal çerçevede konu TİB'e gönderilerek gereği yapılmıştır.'
Cihan