Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye'nin AB üyeliğinin diğer ülkelerin üyeliğine benzemeyeceğini söyledi.
Babacan, Almanya'da yayımlanan ?Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung? gazetesinde yayımlanan röportajında, AB üyelik müzakerelerinin gidişatından memnun olup olmadığı sorusu üzerine, ?Türkiye'nin AB üyeliği diğer genişlemelere benzemeyecek. Biz sadece 28 ya da 29 numaralı üye olmayacağız. Türkiye oldukça büyük, diğer birçok AB üyesi ülkeden farklı bir kültürü var, ancak gittikçe daha fazla bir şekilde bu ülkelerin değerlerini paylaşıyor. Türkiye'de İslamiyet, demokrasi ve modernlik birleşiyor, bu süreç sürüyor. Bizim üyelik sürecimiz de ilerliyor. Şu ana kadar 6 fasıl açtık, haziranda da yenileri açılacak. Ancak biz tüm fasıllarda ilerleme sağlamak için çaba harcıyoruz? dedi.
Türkiye'nin ne zaman tam üye olacağı sorusuna Babacan, ?AB bu konuda bugüne kadar bir takvim belirlemediği için biz geçen yılın nisan ayında planımızı açıkladık. Hedef olarak bir zaman belirlenmediği sürece reform süreci sürekli devam edebilir. Türkiye, AB üyeliği için gerekli olan şartları 2013 yılına kadar yerine getirecektir. Ancak, AB'nin Türkiye'yi almaya ne zaman hazır olacağını bilemiyoruz? diye yanıt verdi.
AB'nin 2013 yılını hedef koymadığı hatırlatılan Babacan, ?Biliyorum. Ancak üyeliğin ne zaman gerçekleşeceğinden çok daha önemli olan konu, bu hedefe giderken Türkiye'deki gelişmeler olacaktır. Hiçbir şeyin garanti olmadığını biliyoruz? dedi.
Babacan, kendisinin bir süre önce AB'den kesin bir takvim istediğinin hatırlatılması üzerine de, ?Ben bunu bu şekilde söylemedim. Eğer AB reformlarımızı hızlandırmamızı istiyorsa, üyelik için bir tarih göstermesi bize yardımcı olacaktır. Söylemek istediğim buydu? diye konuştu.
Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olduklarının belirtilmesine üzerine Babacan, ?Burada her şeyden önemli olan AB yolunda Türkiye'deki reform sürecinin sürdürülmesidir. Bu yolun sonunda tüm üye ülkeler ve Türkiye bir karar alacak. Türkiye'nin AB üyeliği için bir referandumun gerekli olduğu tek ülke bugün Fransa. Ancak diğer ülkeler de bu konuda halkın görüşünü almak isteyebilir. Belki de Türkiye'de bir referandum olur. Biz 5, 7 ya da 10 yıl sonra ne olacağını bilemeyiz? dedi.
Türkiye'de olası bir referandumun nasıl sonuçlanabileceği sorusu üzerine de Babacan, ?Halkın yüzde 50 ila 55'i üyeliğin ülke için iyi olacağına inanıyor. Bu onayın artıp artmaması AB içindeki tartışmalara bağlı. Sürekli bir şekilde genel olarak Türkiye'nin Avrupa'ya ait olup olmadığı tartışılırsa, Türk halkı arasında Avrupa'da istenilmediği duygusu artıyor. Şu anda bunu yaşıyoruz. AB'ye üye ülkeler, toplu stratejik çıkarlarının mı, yoksa Türkiye'nin AB üyeliğine karşı sürdürülen iç politikaların etkilerinin mi kendileri için daha önemli olduğunu düşünmek durumundalar? görüşünü dile getirdi.
Türk dış politikasının çok boyutlu olduğuna dikkati çeken Babacan, ?Biz NATO üyesiyiz, diğer yandan da AB'ye girmek istiyoruz. Komşularımızla da ilişkilerimizi iyileştirmek istiyoruz. Bunlar kendi içinde bir tezatlık teşkil etmiyor? dedi.
Türk Ceza Kanunu'ndaki 301. maddenin neden tümüyle kaldırılmadığı sorusuna Babacan, ?Yapılan değişiklik her şeyden önce bir sinyaldir. Şimdi bekleyip yenilenen yasanın etkilerini görmemiz lazım? yanıtını verdi.
AK Parti'nin kapatılması davasıyla ilgili bir soruyu da Babacan, ?Bu, Anayasa Mahkemesinde devam eden bir davadır. Bu konuda bir şey söyleyemem. Biz savunmamızı hazırladık. Mahkeme ne karar verirse versin, bunu kabul etmek zorundayız? diye yanıtladı.
Babacan, bir süre önce yaptığı açıklamada, Türkiye'de bazı çevrelerin imtiyazlarını kaybedeceklerini ve bu imtiyazların halka geçeceği şeklindeki sözleriyle neyi kastettiğinin sorulması üzerine de, ?Değişen, demokrasi ve temel hakların gittikçe daha fazla önem kazandığı bir ülkede, bireyler daha önemli hale geliyor ve ülkede neler olacağı konusunda daha fazla karar verme hakkına sahip oluyorlar? diye konuştu.
?Bu, ordunun öneminin daha az mı olacağı anlamına geliyor?? sorusuna karşılık Babacan, Türkiye'nin tarihi boyunca zorlu dönemlerden geçtiğini belirterek, ?O zamanlar güç ve istikrar kaynaklarına ihtiyacımız vardı. Şimdi bu gücü her şeyden önce demokrasiden elde ediyoruz? dedi.
Babacan, kadınların resmi kuruluşlarda ve üniversitelerde başörtü takmalarına ilişkin görüşü sorulduğunda, ?Biz demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletiyiz. Üyesi olduğum parti ve hükümetin bu konuda açık bir görüşü var: İnsanlar, dinlerini nasıl uygulayacaklarına ve başörtüsü takmak isteyip istemediklerine özgürce karar vermeliler? dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya ziyareti sırasında yaptığı, ?Asimilasyon insanlık suçudur? şeklindeki açıklamalarını nasıl karşıladığı sorusunu yanıtlarken de Babacan, ?Başbakan Erdoğan, Almanya'da yaşayan Türklerin topluma iyi bir şekilde uyum sağlamalarını istiyor. İyi eğitimli ve iyi dil bilen iyi vatandaşlar olmalarını istiyor. Ancak aynı zamanda hedefin asimilasyon olamayacağını söylüyor? dedi.
Erdoğan'ın bu açıklamaları, Ludwigshafen kentinde meydana gelen ve 9 Türkün hayatını kaybettiği yangından sonra yaptığının hatırlatılması üzerine Babacan, ?İncelemeler hala sürüyor. Alman hükümeti ve yerel makamlar Ludwigshafen'deki yangından sonra çok aktif ve sorumlu şekilde hareket ettiler. Bu dikkatin ve sorumluluğun aynı şekilde sürdürülmesini diliyoruz. Bunun böyle olacağına da eminim? diye konuştu.
Berlin ziyareti sırasında, İstanbul'da Türk-Alman Üniversitesi kurulmasına ilişkin bir anlaşma imzaladığının hatırlatılması ve bu tür bir üniversitenin Almanya'da da kurulmasını isteyip istemediği sorusu üzerine de Babacan, ?İhtiyaç olup olmadığını, yeteri kadar öğrencinin ilgisi olup olmadığını inceleyebiliriz. Ancak öncelikle İstanbul'daki yüksek okul üzerine yoğunlaşmak istiyoruz? dedi.
Babacan, söz konusu üniversitenin ne zaman açılacağı sorusuna, ?Gelecekle ilgili tarihler konusunda çok dikkatli olmayı adet edindim. Meclisimizin öncelikle kurulma anlaşmasını kabul etmesi lazım, uygun arazi de hala aranıyor. Ancak bu konuda iyimserim? şeklinde yanıt verdi.
AA