Uluslararası Türk-Asya Kongresi?nin 3?üncüsü, 21?22 Mayıs 2008 tarihleri arasında, İstanbul Cevahir Kongre Merkezi?nde gerçekleştirildi. Rusya, Çin ve Hindistan başta olmak üzere 10 ülkeden toplam 34 bilim adamının katıldığı kongrede Asya Kıtası ve Türkiye arasında yeni işbirliği alanları tartışıldı.
Açılış konuşmalarında söz alan TASAM Başkanı Süleyman Şensoy, kongrenin bugüne dek Çin, Hindistan ve Rusya?nın Asya kıtasındaki stratejik açılımlarını ve etki unsurlarını konu alan ilk kongre olma özelliğine sahip olduğunu belirtti. Asya Kıtası, yüzyıllar boyunca Pasifik?ten Atlantik?e, Kuzey Denizi?nden Hindistan Altkıtası?na kadar oldukça önemli bir jeostratejik ve ekonomik alan olarak varlığını sürdürdüğünü belirten Şensoy, ?Soğuk Savaş?ın sona ermesinin uluslararası sistemde meydana getirdiği değişim sürecine paralel olarak, Asya-Pasifik Bölgesinin güvenlik ve barış stratejileri de ciddi ölçüde farklılaştırmıştır. Bölgedeki güç dengelerinin enerji, nüfus artışı, ekonomik büyümenin getirdiği pazar ve ileri teknoloji mücadelesi, aktörlerin güven ve istikrar arayışlarını körükleyerek silahlanma ve savunma ittifaklarını güçlendirme eğilimlerini ön plana çıkarmaktadır? dedi.
Asya Kıtasının gelecekte de yükselen siyasi ve ekonomik gücü ile önemli bir konuma sahip olmayı sürdüreceğini vurgulayan Şensoy; ?Türkiye?nin küreselleşme sürecini yakından izlemesi ve bu ülkelerle ile geliştirilecek ilişkilerin yönünü ve stratejisini iyi belirlenmesi gerekiyor? dedi. TASAM Başkanı Şensoy şunları söyledi:
?21. yüzyılın ilk on yılı içerisinde yaşanan gelişmeler nerdeyse tüm yüzyılı etkileyecek potansiyele sahiptir. Asya kıtasının önemini artmaktadır. Asya?nın, yeni yüzyılın dinamik ve belirleyici gücü olacağına dair ortak bir kanı vardır. TASAM olarak biz de bu görüşü paylaşıyoruz. Asya?yı ülkemiz için fırsat alanı olarak görmekle birlikte, bölgeyi yeniden tanımlayan dinamiklerden güvenlik, ekonomi ve enerji alanlarında ortak paydaşlar çıkarmalı ve işbirliği olanaklarını geliştirmemiz gerekmektedir. Ülkemiz ve Asya?nın çıkarları bağlamında yeni Asya?nın şekillenmesinde Türkiye?nin nasıl etkili olabileceğinin ortaya konulması gerekmektedir. III. Uluslararası Türk-Asya Kongresi?ni gerçekleştirmedeki temel gerekçemizi bu inanç oluşturmaktadır.?
?Türkiye?nin sorumluluğu var?
Kongrenin ?Bölgesel Güvenlik ve Asya Jeopolitiği? oturumunda bildiri sunan, Rusya Bilimler Akademisi Direktörü, Ord. Prof. Dr. Mikhail Titarenko, önemli bir imparatorluk geçmişi olan Türkiye?nin dünyanın her yerinde meydana gelen önemli sorunlarla ilgilenmek zorunda olduğunu belirtti. Titarenko?ya göre, Türk dış politikasının güvenlik boyutunun daha verimli bir şekilde ele alınabilmesi için Asya jeopolitiği ile daha yakınan ilgilenmek gerekmektedir.
Titarenko, ?SSCB?nin dağılmasının ardından iki kutuplu sistem sona ermiş, tüm dünyada olduğu gibi Asya bölgesinde de yeni güçlükler ve sorumluluk alanları ortaya çıkmıştır. ABD?nin tek süper güç olma çabalarına karşın söz konusu üç ülkenin etki ve sorumluluk alanları her geçen gün biraz daha genişlemektedir. Söz konusu ülkeler arasındaki işbirliği imkanı önündeki güçlüklerden en önemlisi entegrasyon oluşturma zorluğudur. Üç ülke arasındaki işbirliği bir askeri ittifak, bloklaşma ya da diğer taraflara karşı bir cepheleşme değildir. Üç ülke arasında yaklaşık sekiz yıldır devam etmekte olan diyalog çalışmalarında bu yönde önemli uyarılar ve öneriler hazırlanıp sunulmuştur. Tüm bu çalışmalar sonrasında uluslararası ticaret beş kat arttı. Hindistan?ın yakaladığı yüksek kalkınma hızı bu ülkenin küçük kardeş kompleksinden kurtulmasına yardımcı oldu. Bu noktada Rusya ve Çin, Hindistan?ı aktif olarak desteklemektedirler. Bu üçlü sistemde, ABD faktörü iyi değerlendirilmelidir. ABD bu sürecin kendisine karşı başlatılmış bir süreç olduğu vehmine kapılabilir ama Çin, Hindistan ve Rus dışişleri bakanları ve diğer yetkiler ABD ile ilişkilerini geliştirmek istemektedirler.? dedi. Ord. Prof. Dr. Titarenko şunları söyledi:
?Üç ülkenin bilim adamaları arasında bir diyalogun gerçekleşmiş olmasından ve cesur bir girişim olan bu kongrenin Türkiye?de gerçekleşmiş olmasından son derece büyük memnuniyet duyduğumuzu ifade etmeliyiz. Türkiye?nin bu sürece duyduğu ilgi son derece büyük memnuniyet kaynağıdır. Türkiye diyaloga katkı sağlama yönünde büyük bir potansiyele sahiptir ve bu noktada büyük çaba harcamaktadır. Konuşmalarda ön plana çıkan en ilginç kavramın Yeni Avrasyacılık kavramı olduğu ve Türkiye?nin, Medeniyetler Arası Diyalog çalışmaları çerçevesinde çok önemli katkılar sağlayabileceği vurgulanmalıdır.?