Haber Merkezi / TIMETURK
Nature Dergisi?nde yayınlanan bir araştırmada, bilim adamları, bir tür yosundan (Chlamydomonas) elde edilen proteini kullanarak kör farelerde ışığa duyarlılığı geri getirmeyi başardılar. Bu tekhücreli alglerin seçilme nedeniyse fototaksi özellikleri. Fototaksi, fotosentez için canlının güneşe göre konumunu değiştirebilmesi anlamına geliyor. Bu fenomeni genetik seviyede anlamak isteyen bilim adamları, algdeki ışık-hassas proteinleri oluşturan gen dizilimini keşfetti.
İsviçre Friedrich Miescher Enstitüsü?nden Dr. Botond Roska liderliğinde ekip, bu genleri yalıtarak kör farelerin gözlerine ekledi. Bilim adamları bu farelerin, davranışlarında ışık-hassasiyetlerini tekrar kazandıklarını gösteren davranış değişiklikleri gösterdiği sonucuna ulaştı.
Dr. Roska, araştırmasını açıklarken, ?Sadece ön sıradaki insanların size duyabildiği büyük bir toplantı odası? örneğini veriyor. Örnekteki ön sıra, retinanın arkasında yer alan ve gözden beyine giden bilginin ilk basamağını oluşturan ışığa hassas hücreleri simgeliyor. Ön sıradakiler, daha sonra ?algıladıklarını? arka sıradakilere aktarıyor. Eğer bu ön sıra çeşitli hastalıklardan dolayı hasar görmüşse, hala tüm diğer işlevler sağlıklı olmasına rağmen göz kör oluyor. Dr. Roska, bu durumu ?vizörü kapalı? kameraya benzetiyor.
Dr. Roska ve ekibi, bu ilk katmanın altındaki hücrelere, alg genlerini enjekte ederek, ?algının yankısını? artırarak ikinci sıradaki hücrelerin, sağır ön sıradakilerin duyamadığını, arka taraflara aktarmalarını sağlamayı düşünmüşler.
Tedavinin işe yarayıp yaramadığını ölçmek için, bir kör ve bir sağlıklı fare, bir saat boyunca karanlık bir kafeste tutuldu. Işıklar açıldığında, gören fareler kafesin içinde hareket etmeye başladığı diğerinin ise sabit oturduğu gözlendi. Tedavinin ardından deney tekrarlandığında, kör farenin de gören kadar hareketlendiği, yani aydınlıkla karanlık arasındaki farkı bilmeye başladıkları, ortaya çıktı.
Daha sonra, sadece ışığı mı algılamaya başladıkları yoksa şekilleri de ayırt edip etmediklerinin anlaşılması için fare, görme derecesinin araştırıldığı başka bir teste tabi tutuldu. Bunun için fareler, kendi boyutlarına uygun, üzerinde farklı kalınlıklardaki çizgilerin geçtiği bir ekranın önüne koyuldu. Tedavi edilen farenin çizgileri takip ettiği yani şekilleri ayırt edebildiği ortaya çıktı. Daha da şaşırtıcı ise, tedavi edilen farelerin gören farelerden iki kat ince çizgileri takip edebilmesiydi.
Dr. Roska ve ekibi, bir sonraki etapta, daha fazla çeşit ışık algılayıcısının işlevlerini geri kazandırmak. Sağlıklı bir gözde, tam bir görüş için artan (ON) ve azalan yoğunluğu (OFF) ölçen iki farklı hücre tipinden gelen verinin ortalaması alınır. Algden gelen genler sadece ?ON? hücrelerde çalışıyor. Fakat benzer araştırmalarla ?OFF? hücrelerde de çalışacak genlerin bulunabileceği bir mikro organizma bulunabilir.
Bu çalışmalar her ne kadar umut verici olsa da, insanlara uygulanması daha zaman alacak gibi görünüyor. Buradaki en büyük sorun, yüksek ışık yoğunluklarında tedavinin işe yarıyor oluşu. Mükemmel insan gözünde, farklı ışık seviyelerini algılamak için en az 40 çeşit farklı gen var. Burada ya farklı ışık seviyelerinde çalışabilecek genler bulunacak ya da otomatik kameralardaki ışık odağına benzer sonuçlar sağlanacak. Yine de Dr. Roska?nın araştırması ve buradan yola çıkacak benzer çalışmaların, görmeyen insanlara büyük bir umut değeri taşıdığı yadsınamaz.