Dolar

34,8748

Euro

36,7125

Altın

3.040,66

Bist

10.115,82

Yargıtay'a karşı görüş 'bildiri' yorum

Yargıtay bildirisine karşı medyada da farklı sesler çıktı. Bazı yazarlar bildiriye sert tepki gösterirken, bazıları keyfini saklayamadı. Doğan medya grubu içinde ise yalnızca Radikal gazetesi bildiriye açıkça tepki gösterdi.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-05-22 13:12:00

Yargıtay'a karşı görüş 'bildiri' yorum

 

Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun dün yayınladığı bildiri gündeme bomba gibi düştü. Hükümet ile Yargıtay arasında krize neden olan bildiriye hükümet kanatından da cevap gecikmedi. Önce Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, ardından Cemil Çiçek'in yanıtlarıyla gerilen ortam Yargıtay Başkanvekili Osman Şirin'in açıklamarıyla bugün de sürdü. Bildiriye karşı içte ve dışta tepkiler gelirken, destek çıkanlar da oldu. Medyada da farklı tepkiler gözlendi. Radikal gazetesi hariç Doğan medya grubuna ait diğer gazete ve televizyonlarda bildiriye tepkiden çok destek çıkan yorumlar yer aldı. Radikal gazetesi manşetine taşıdığı bildiriyle ilgili 'Yargıtay?dan siyasi parti gibi bildiri' yorumunu yaparken, Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan ise köşesinde 'bu bildiriyle yargının açıkça siyasallaştığını' ifade etti. Bugün bazı yazarlar bildiriyi köşelerine taşıdı. Kimi yazarlar sert tepki gösterirken, kimi de yargıya destek verdi.... İşte farklı bakışlar, farklı sesler...

İsmet Berkan / Radikal

Bu kez darbeyi Meclis yapsın

Tam yazıya oturdum, büyük romancımız Adalet Ağaoğlu aradı. İki gündür bu köşede çıkan ve demokrasimizin içinde bulunduğu çıkmazdan çıkış yollarını araştıran yazılarımdan hareketle, ?İsterseniz? dedi Adalet hanım, ?İsterseniz buna bir romancının, bir yazarın fantezisi deyin ama aklıma bir şey geldi. Bugüne kadar darbelerin, darbecilerin anayasalarıyla yaşadık hep. Acaba bu kez darbeyi Meclis yapsa ne olur??
Tam da bunu konuşuyoruz işte. Tam da, çok partili tarihimizde bir kez olsun, Meclis?in ülkenin en temel meselesine el koymasını, katılımcı bir yöntemle bu soruna köklü ve kalıcı bir çözüm bulmasını temenni ediyoruz.
O yüzden Adalet Ağaoğlu?nun düşüncesini ?romancı fantezisi? olarak görmemeli, onun yerine bu temenninin hayata geçmesinin mekaniği üzerinde düşünce üretmeliyiz.

'...Yakın zamana kadar, beğenmesek de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer bu denetleme, dengeleme ve frenleme işini yapıyordu. Şimdi, bugünkü manşetimizde artık açıkça yazdık, bu görevi sanki yargı üstlenmiş gibi bir durum var. Artık baştan sona siyasi meselelerde bile görüş açıklıyor yargı kurumları.'


Mümtazer TÜRKÖNE / Zaman

Yargıtay Başkanlar Kurulu bildiri yayınlayabilir mi?

Zaman gazetesi yazarı Mümtazer Türköne, Yargıtay bildirisini analiz ederek çelişkileri ortaya koyuyor.

'Asıl bu bildirinin yol açacağı telafisi mümkün görünmeyen tahribat, yargının itibarına ve bağımsızlığına yönelik. Yargı bağımsızlığı, sadece yargı dışındaki kuvvetlere karşı değil, yargının kendi içinde de geçerlidir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun yayınladığı bildiri, şu anda bir başka yüksek yargı organında, Anayasa Mahkemesi'nde görülmekte olan iki dava hakkında hüküm tesis ediyor. Anayasa'nın 10. ve 42. maddeleriyle ilgili değişikliğe bildiri, aleni bir şekilde karşı çıkıyor. İkinci olarak Anayasa Mahkemesi'nde görülen ve asıl yargıyı tartışma haline getiren AK Parti'nin kapatılması davasında, savcının hazırladığı iddianameyi bir bütün halinde savunarak adil ve tarafsız yargılama ilkesini ortadan kaldırıyor. Bildiri, iddianameye yönelik eleştirileri 'akla, mantığa ve hukuka aykırı' ilan ederek, Anayasa Mahkemesi'ni iddianame doğrultusunda etki altına alıyor. Savcılık taraftır, ama yargıçların üstelik Yargıtay daire başkanlarının başka bir mahkemede görülmekte olan bir dava hakkında savcıdan yana taraf olmaları, artık adil ve tarafsız yargılama imkânının kalmadığı anlamına gelmez mi? '


Emre AKÖZ / Sabah

Yargıtay 'taraflı ve siyasi' olduğunu dün ifşa etti!

Sabah'ın keskin dilli yazarı Emre Aköz'de bildiriye en sert tepki gösteren yazarlardan. Aköz yazısında, 27 Nisan E-Muhtırası'ndan farkı olmadığını belirttiği bildirinin siyasi olduğunu ve tehdit içerdiğinin altını çiziyor.

'Bu bildirinin, Baykal'ın '367 gereklidir kararı alınmazsa çatışma çıkar' tehdidinden ya da 27 Nisan 2007'de yayınlanan askeri muhtıradan farkı yok.
Diğerleri gibi bu da, Anayasa Mahkemesi'nin önümüzdeki günlerde alacağı kararları etkilemek amacıyla yayınlanmış siyasi bir bildiri. Yargıtay, AYM'yi etkilemeye çalışıyor: 'Yetkini aşarak, 10'uncu ve 42'nci madde değişikliklerini iptal et... Aksi halde iddianamenin çok önemli bir ayağı eksik kalır... Sonra da AKP'yi kaparsın, olur biter' denmekte. Maşallah!'


Ergun Babahan / Sabah

Anayasa herkesi bağlar, yargıyı da

Bildiriye en sert tepkiyi Sabah gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan bugünkü köşesinde gösterdi. Babahan, dünkü Yargıtay bildirisinin 27 Nisan'daki 'E-Muhtıra'dan farklı olmadığını söylediği yazısında arasındaki benzerlikleri analiz ediyor.

'Bu bildirinin 27 Nisan gecesi Genelkurmay sitesine konulan e-muhtıradan bir farkı yoktur.
O muhtıra Anayasa Mahkemesi'nin 367 kararını etkilemeye yönelikti, bu bildiri de Anayasa değişikliğinin iptali ve AK Parti'nin kapatılmasını sağlamaya yönelik.
Bu, işin bir yönü.
Yargıtay bildirisinin diğer yönü ise, kullandığı dil bakımından yargının ne kadar siyasallaştığını göstermesi açısından ibret vesikası...
Yargıtay Başkanlar Kurulu, AB yetkilileri ile Avrupalı siyasetçilerin kapatma davasıyla ilgili açıklamalarına tepki gösteriyor.
Peki aynı Yargıtay başkanları dava açıldığında kanal kanal gezip partinin kapatılması gerektiğini söyleyen eski başsavcılara neden tepki göstermedi, diye sormak gerekmiyor mu?
Yargıtay açısından, partinin kapatılması yönünde beyan vermek yasal bir tutum ama aksi bir görüş söylemek mahkemeyi etkileme çabası oluyor. '

Ahmet KEKEÇ / STAR

Yargıtay'ın Konuşmaya hakkı var mı?

Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç bildiride yer alan çelişkileri ortaya koyarak meselenin 'üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğunu' gösteriyor.

Bildiride, son zamanlarda yargıya yönelik ?maksatlı ve sistemli? bir çürütme kampanyası başlatıldığı iddia ediliyor.

Kısmen doğru...

Maksatlı ve sistemli olmasa da, yargıya yönelik bir ?işlevsizleştirme? çabası var.

Bu, özellikle birileri böyle bir çaba içinde olduğu için değil, yargı erki kendisini tartışılır kılan kararlara imza attığı için böyle.

Başkanlar Kurulu, İstiklal Mahkemeleri?ni nasıl izah ediyor?

Başbakan asan Yassıada Mahkemesi?ni nasıl izah ediyor?

Darbe dönemlerinde ?özel mahkeme? statüsünde çalışan DGM?leri nasıl izah ediyor?

Başbakan asanlardan andaç ?Tedbirler Kanunu?nu nasıl izah ediyor?

Durduk yerde ?kural? ihdas eden Anayasa Mahkemesi?ni...

Parti kapatma davalarını...

İdeolojik tavır alışları ve 367 saçmalığını...

Gazete kupürlerini ekleştirip iddianame yazan Başsavcı?yı...

Aynı Başsavcı?nın akıllara ziyan ?laiklik? tanımını...

Bütün bunları nasıl izah ediyor?

Kaldı ki, dünyanın hangi demokratik ülkesinde, Türkiye?de olduğu gibi, olağanüstü yetkilerle donatılmış ve ?parlamento üstü siyasi erk? işlevi gören özel yargı kurumları bulunmaktadır?

Tamam, yargı bağımsızdır, hiçbir kurumun güdümüne girmemelidir, tarafsız olmalıdır...

İyi hoş da...

Başkanlar Kurulu, 28 Şubat?ın brifinglerine ve Deniz Baykal?ın apaçık yönlendirme girişimlerine (367 onanmazsa, iç savaş çıkarmış!) karşı çıktı mı ki, şimdi kalkmış ?yargı bağımsızlığı?ndan söz ediyor?


Oktay EKŞİ / Hürriyet

Y-Muhtıra


Hürriyet gazetesi yazarı Oktay Ekşi ise bildiriden keyif almış olsa gerek ki bildiriye 'Y-Muhtıra' ismini vermiş. Ekşi böylece, Genelkurmay'ın 27 Nisan E-Muhtırası ile bu bildiri arasında benzerlik olmadığını 'Y-Muhtıra' espirisiyle ortaya koymaya çalışmış.

'Dün Yargıtay Başkanlar Kurulu tarafından yayınlanan bildiriye de galiba 'Y-Muhtıra' demek gerekecek.

Şaka bir yana...

Genelkurmay?ınki ile dünkü bildiriyi aynı terazide tartmak yanlış olur.

Birincisi, hukuk sistemine ve onun bağımsızlığına 'müdahale' niteliği taşıyordu.

Dünkü 'hukuk sisteminin bağımsızlığını' vurguluyor ve sistemin sesini duyuruyor.

Birincisine 'hukuk' adına itiraz anlamlıydı. Buna hukuk adına itiraz saçmalıktır.

...Bize kalırsa bildirinin gözlemleri ve teşhisleri birebir doğrudur.

Ama bugünkü siyasi iktidarın, 'yargı'yı 'mutlak tarafsızlık' gerekçesiyle, (28 Eylül tarihli bildirideki ifadeyle) 'laik cumhuriyet ve ulusal birlik söz konusu olduğunda taraf olmaktan çıkarmayı' hedeflemesine değinmemiş olması, bildirinin büyük eksiğidir.

Çünkü Laik Cumhuriyet için asıl tehlike oradadır.'


Güngör MENGİ / Vatan

AKP fil gibi!

Vatan gazetesi yazarı Güngör Mengi, Yargıtay bildirisinin sert ve rencide edici olduğunu itiraf etmesine rağmen siyasi iktidarın hakettiğini söylerek Yargıtay'ı savundu.

'Yargıtay Başkanlar Kurulu dün AKP iktidarına karşı benzeri görülmedik ağırlıkta suçlamalar ve eleştiriler getiren bir bildiri yayınladı.

Bu bildiri, eleştirilerin dozuna ve ortaya koyduğu direnme iradesine bakıldığında rahatlıkla ?muhtıra? diye nitelenebilir.

Vahamet ortada

Bildiri kabul etmek zorundayız ki serttir, hatta rencide edicidir. Ama ?iktidar bunu hak etmedi mi?? diye sorulduğunda hiçbir vicdan sahibi Yargıtay?ın haksızlık yaptığını söyleyemeyecektir.

Zaten Adalet Bakanı Şahin?in hükümet adına verdiği tepki bile Türk yargısını mücadeleye sokan şartların vahametini kanıtlamaya yetiyor. Bakan Şahin Yargıtay bildirisi için çok seçkin (!) bir devlet adamı değerlendirmesi yaptı. ?Dam üstünde saksağan? dedi.

Bir Adalet Bakanı, ülkesinin Yargıtay?ını saçmalamakla suçlayamaz. Bu, hiçbir siyasetçinin haddi olamaz.

AKP ülkeyi inanılmayacak kadar kötü yönetiyor. Hedef olduğumuz kabalık ve ilkelliği ancak camcı dükkânına girmiş bir fil temsil edebilir. Terbiye görmemiş bir fil.
Başbakan Erdoğan?ın frene basacak basireti göstermesini diliyoruz.'

Haber Ara