İsrail?in 60. kuruluş yıl dönümünde Ortadoğu?yu ziyaret eden Amerika Başkanı Bush, Suudi Arabistan, İsrail ve Mısır ile bulunduğu temaslarda gündemde neler vardı? Irak işgalinin asıl kazananı kim? Nüfuzunu arttıran bir İran karşısında Amerika neler yapıyor? Amerika hangi tarihi hatayı yapıyor? Güçlenen İran, Türkiye?nin çıkarlarını tehdit eder mi? Ortadoğu?da değişen dengeler Türkiye?yi nasıl etkiler? Türkiye başkalarının yazdığı senaryoların figüranı mı?
Son günlerde gündemi meşgul eden bu soruları Kanal A'da yayınlanan Gündem Ankara?ya katılan Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu, Prof. Dr. Doğu Ergil ve Gazeteci-Yazar Hüsnü Mahalli (telefonla) cevapladı.
BUSH, FİLİSTİN SORUNUNDA ?İKİ DEVLET? TABİRİNİ KULLANAN İLK BAŞKAN
- Bush?un son Ortadoğu gezisi ne anlam ifade ediyor?
Faruk Loğoğlu: Bush, iç politikadaki sıkıntılar ve Irak işgalindeki başarısızlıklardan sonra hiç olmazsa dış politika alanında başarılı bir miras bırakmak istiyor. Bush, Filistin-İsrail görüşmelerinde ?iki devlet? tabirini kullanan ilk Amerikan başkanı. Koşulsuz olarak İsrail?in arkasında bulunan bir Amerika?nın, Filistin devletinin kurulmasından bahsetmesi önemli bir husus Filistin sorununda ilk defa bir Amerikan yönetimi elini ateşin altına koyarak bu sorunu çözme yolunda adım atıyor. Bu girişimleri küçümsememek lazım.
ESAS ÇELİŞKİ FİLİSTİN?İN KENDİ İÇİNDE YAŞADIĞI ÇATIŞMADA ARANMALI
- ?Barış?tan söz eden Bush, Filistin halkının 3/2?sinin oyunu alan bir HAMAS?ı terörist ilan edip dünyadan tecrit etmeye çalışıyor. Sizce bunda bir çelişki yok mu?
Loğoğlu: Evet bir çelişki var. Ama bu çelişkiyi sadece ABD yaşamıyor. AB, hatta Türkiye de yaşıyor. Suriye?den HAMAS lideri Halid Meşal Türkiye?ye geldiğinde yaşanılan sıkıntılara hepimiz şahit olduk. Ama esas çelişkiyi dışarıda değil, Filistin halkının içindeki bölünmede aranmalıdır.
IRAK İŞGALİNİN NET KAZANANI İRAN?DIR
- Bush?un, Ortadoğu ziyaretinin amacı nedir?
Doğu Ergil: Oğul Bush, Amerikan siyasal tarihinde gelmiş-geçmiş en kötü başkanlardan biri olarak anılacaktır. Öyle ki Amerika?da yapılan ara seçimlerde Cumhuriyetçilerin kaleleri olarak bilinen yerlerde Demokratların kesin zaferinden sonra Cumhuriyetçiler, adaylarına ?kendinizi Başkan Bush?tan ayrı, bağımsız olarak tanıtın? demek zorunda kaldılar. Bu kadar kötü bir imaja sahip olan Bush son Ortadoğu gezisinde ?barış?tan yana adımlar atarak bunu düzeltmek istiyor. Ama gezinin tek amacı bu değil. Amerika?nın Irak?a müdahalesinden sonra bu sürecin net tek bir kazananı vardır, o da İran?dır. Amerika ise net kaybedenidir. Etkinliğini her geçen gün arttıran İran?a karşı Sünni cephe oluşturmak bu gezinin bir diğer amacı? Bush, Arap dünyasının siyasal merkezi olan Mısır ve petrol ülkesi Suudi Arabistan?a bu sebeple gidiyor. Ama zengin petrol kaynaklarına sahip Sünni ülkeler, petrol fiyatlarının artışından memnun olduklarından Bush?un isteklerine olumlu cevap vermeleri pek mümkün görünmüyor.
GÜÇLENEN BİR İRAN, SUUD REJİMİNİ YIKACAKTIR
- Bush, Mısır ve Suudi Arabistan?dan somut olarak neler istiyor?
Ergil: Suudiler, Amerikalıları İran?a karşı kışkırtıyorlar. Biliyorlar ki İran nüfuzunun artması eninde sonunda Suudi rejimini yıkacaktır. Suudi Arabistan?ın sahip olduğu Şii azınlık ta bu durumu daha hassas kılıyor. Lübnan?da Hizbullah?ı, Filistin?de de HAMAS?ı kullanan İran buralarda büyük bir nüfuz elde ediyor. Mısır da bu durumdan rahatsız.
SÜNGÜ UCUNDA GETİRİLEN ?DEMOKRASİ?
- Amerika?nın Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) niçin rafa kaldırıldı?
Ergil: Amerika BOP ile Ortadoğu?ya tabandan gelen bir demokrasi anlayışını inşa etmekten ziyade egemen seçkinlerin demokratikleştirilmesi yoluna başvurdu. Suud ve Mısır?da bu alanda atılan çok cüzi adımlar istenilen demokrasinin yerleşmesini sağlayamadı. Amerika, -Irak?a müdahalesiyle- demokrasiyi süngü ucunda getirmek gibi bir abesle işin içine girince zaten pratik ve ahlaki olarak bu proje iflas etmiştir.
BUSH, İSRAİL?İ SONSUZA DEK YAŞATMAK İSTİYOR
- Bush?un Ortadoğu seyahatinin amacı ne olabilir?
Hüsnü Mahalli: Bush kendi deyimiyle ?İsrail?i bir Yahudi devleti olarak sonsuza dek yaşatmak? istiyor. Amerika?nın Ortadoğu siyasetini bu amaç doğrultusunda değerlendirmek lazım. İsrail?in kuruluşundan bu yana 60 yıldır Amerika?nın Ortadoğu siyasetinde değişen bir şey yok.
- Bush, gerçekten bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını istiyor mu?
Mahalli: Başkanlığının ilk günlerinden itibaren 7 yıldır ?Filistin Devleti?nden bahseden Bush?un kendisi bile bu sözlerine inanmıyor. Amerika?da çok güçlü olan Yahudi lobisi hiçbir şekilde Filistin devletinin kurulmasını istemiyor Amerika?da bu lobiye rağmen kararların alınması pek mümkün görünmüyor.
İSRAİL?İN YÜZDE 70?İ ?NERDEN GELDİK BU ÜLKEYE? DİYOR
- İsrail ?barış? istiyor mu?
Mahalli: Temmuz 2006?daki Lübnan yenilgisi İsrail?in politikasını, ordusunu ve derin devletini çok ciddi bir şekilde sarstı. Yapılan anketlerde İsrail halkının yüzde 70?i ?nerden geldik bu ülkeye? derken, yüzde 80?i ?keşke geldiğimiz ülkeye geri dönebilsek? diyor, yüzde 60?ı ise umutsuz olduğunu söylüyor. İsrail?in iç dinamikleri barışı istemek zorunda kalıyor. Ama Amerika?daki Yahudi lobileri ve İsrail?i kurdurtan mantalite devam ettiği sürece barış olmayacak.
YAHUDİ LOBİSİ AMERİKALILAR TARAFINDAN SORGULANIYOR
- Amerika?daki Yahudi lobisi İsrail?deki barışı engelliyorlar mı?
Loğoğlu: Yahudi lobisinin her şeye rağmen barışı engelleme saplantısı yoktur. Mahalli?nin dediği gibi Yahudi lobisi Amerika?da çok güçlüdür. Fakat değişen birçok şey arasında Amerika?daki Yahudi lobisinin konumu da değişmektedir. Lobinin Amerika içindeki etkisi yine Amerika içinde sorgulanmaktadır.
- Amerikalılar neden Yahudi lobilerini tartışmaya açtılar?
Loğoğlu: Yahudi lobisinin Ortadoğu siyasetinde körü körüne hep İsrail?den yana tutum takınması eleştirilere sebep oldu. Bu durumun Amerika?nın çıkarlarına zarar verdiğini iddia ettiler.
AMERİKA HAYATININ TARİHİ HATASINI YAPMAK ÜZERE
- Bush, Mısır ve Suud ile yaptığı görüşmelerde neler istemiş olabilir?
Loğoğlu: Irak?ta Saddam?ın devrilmesi, Afganistan?da Taliban yönetimine son verilmesi bölgede İran?ın önünü açmıştır. Ortadoğu?da genelde başarısız olan Amerika, hayatının en büyük hatasını yapmak üzere. Yükselen İran?ın önünü kesmek, Şiilere karşı Sünnileri toplamak için Suudi Arabistan-Mısır-Ürdün Sünni bloğunu oluşturmak istiyor. Ortadoğu?yu mezhepler ekseninde yeniden saflaştırmak? Bu Ortadoğu?nun sonunu getirecek kadar tehlikeli bir yaklaşımdır.
- Amerika?nın asıl amacı da bu olamaz mı?
Loğoğlu: Amerika?nın can damarı petroldür. Petrol ihtiyacının yüzde 65?ini dışarıdan ihraç eden bir ülke.. Bunun için ucuz petrol hayatiyet arz ediyor. Amerikan ekonomisini çökertmek istiyorsanız petrol fiyatını yükseltmeniz yeterli. Ortadoğu da istikrarı tehdit edecek yeni savaşlar petrol fiyatlarını çok daha yukarı çekeceği için Amerikan?ın bilerek böyle bir sonu istemesi pek mümkün değil.
BÖLGEDEKİ EN CAYDIRICI GÜÇ İRAN
- İran, Ortadoğu?daki değişen dengelerden nasıl faydalanıyor?
Ergil: İran, Irak Şii Başbakanı Maliki ve Mehdi Ordusu Lideri Muktada el Sadr aracılığıyla Amerika?nın Irak?ta hegemonya kurmasını engelliyor. Hizbullah?ın Lübnan?daki her kazandığı mevzi ise bu ülkeyi Suriye?ye yakınlaştırmakta, Suriye üzerinden İran?ın nüfuzunu arttırmaktadır. İran, İsrail-Filistin görüşmelerini sabote etmek için de HAMAS?ı destekliyor. Birçok yer etkinliğini arttıran İran, bölgedeki en önemli caydırıcı güç olma yolunda ilerliyor.
TÜRKİYE ?TEHDİT? DEĞİL, ?TEŞVİK? ETMELİ
- Güçlenen bir İran, Türkiye?yi rahatsız ediyor mu?
Ergil: İran ve Türkiye bölgede etkinliklerini arttırmak istedikleri zaman karşı karşıya geliyorlar. İki ülkenin çatışmadan ziyade ortak çıkar noktasında birlikte hareket etmeleri gerekiyor. İran, Amerika tarafından tehdit ediliyor. Körfez ülkeleri İran?dan korkuyor. Irak?ın bölünmesi durumunda büyük bir bölümünün İran?ın ağzına lokma olarak düşecektir. Bunu gören Türkiye, Irak?ın bütünlüğü içinde bütün unsurların birlikte yaşaması için elinden geleni yapıyor. Türkiye, Irak politikasını önce uzak durmak, daha sonra sadece Kuzey Irak üzerinden meseleye bakmak, Kuzey Irak?ı da terör örgütü bağlamında değerlendiriyordu. Bu politikadan vazgeçen Türkiye, olaya daha geniş bakarak, bölgesel Kürt yönetimi ile ilişkileri ?tehdit? zemininden, ?teşvik? ve ?diyalog? zeminine taşıyarak terör örgütü karşısında daha etkin olmuş ve bölgedeki ticaret hacmini arttırmıştır.
TÜRKİYE BAŞKASININ YAZDIĞI TARİHİ YAŞIYOR
- Ortadoğu?daki gelişmeler karşısında Türkiye neler yapmalı?
Ergil: Osmanlı?nın çöküşünden beri Türkiye, başkasının yazdığı tarihi yaşıyor. Artık başkasının yazdığı tarihte bize biçilen bir rolü oynamaktan vazgeçelim. Amerika karşısında Rusya ve Çin denge unsuru olarak ortaya çıkıyor. Bu dengeleme çabaları birçok düzensizliklere sebep oluyor. Bu ortam ise Türkiye?ye yeni imkânlar sunuyor. Türkiye psikolojik olarak bölünmüş ve düşmanını kendi içinde arayan bir toplum görünümünde. Kendisini hangi kimlikle tarif ederse etsin Türkiye?deki bütün unsurların Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olmaktan gurur duymaları, ama aynı zamanda onlara refah ve imkânların verilmesi sağlanmalıdır. Bunları yapamazsak dışarıda hiçbir inandırıcılığımız ve caydırıcılığımız olamaz. Türkiye kendi evini düzeltmek zorundadır. Türkiye dış politikasını çatışma ve tehdit ekseninde değil, işbirliği geliştirerek ve bunun içine muhakkak bir ekonomik akıl sokarak yapması lazım. Ekonomik aklı ihmal ettiği sürece siyasal ve askeri araçlarla bir yere varmamız mümkün değil.
Loğoğlu: Türkiye, siyasi ağırlıklı olan bir dış politika değil, ekonomi, ticaret yatırım ağırlıklı bir dış politikanın bölgede izlenmesinin daha yararlı olacağını düşünüyorum. İran?la yaptığımız enerji anlaşmaları hem Türkiye?nin faydasına hem de İran?ı uluslar arası sisteme entegre etme açısından akılcı bir politikadır. İçeride daha güçlü demokrasi ve laiklik, dışarıda ise ekonomi eksenli açılımlar lazım.
Kaynak: Kanal A haber