Dolar

34,8659

Euro

36,5745

Altın

3.042,88

Bist

10.058,47

Cunta neden yardımları kabul etmiyor?

On binlerce insanın hayatını kaybettiği Burma?daki generaller, gölgelerinden bile korkuyor. Paranoyak cuntanın psikanalizini El-Cezire için Larry Jagan yaptı.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-05-11 16:00:00

Cunta neden yardımları kabul etmiyor?

 

Haber Merkezi / TIMETURK

Ülkenin merkezindeki sığınaklarında Burma?yı yöneten generallerin tüm yabancılardan ödleri kopuyor. Üzerinden bir hafta geçmesine rağmen kasırganın vurduğu ülkeyi uluslararası yardıma açmak çağrılarının baskısı altında yönetimlerini devirmek için herkesi bir tehdit olarak görüyorlar. Yaraları sarmak yerine, cuntacı generallerin tek terdi sultalarının ve yakınlarının gelecekteki refahının korunması.

Dünyaya at gözlüğüyle baktıklarından tüm öncelikleri de askeri. Generallerin ulusalcı yabancı düşmanlığı /fobisinin kökleri, ülkenin ilk diktatörü General Ne Win?in evhamlarına ve saçma inançlarına kadar uzanıyor.

1962?de darbeyle yönetimi ele geçiren Ne Win?den beri Burma?yı cunta idare ediyor. Tuhaf kişiliğiyle Ne Win, Burma?yı tüm dünyaya kapatarak ülkeyi Asya?nın münzevihanesine çevirdi. Yönetiminin ilk yılları, Çinli ve Hint topluluklarına karşı yapılan katliamlara ve binlerce insanın ülkeden kaçışına sahne oldu. Okullarda İngilizce eğitimi de onun döneminde yasakladı.

Korku şehri

Avustralya Macquarie Üniversitesi?nden Burma uzmanı Sean Turnell, ?Burma?nın askeri rejimi hastalık derecesinde yabancı fobisine sahip. Her şeyden korkuyorlar? diyor. Yıllar boyunca generallerin en büyük korkusu, Amerikalıların kendilerine karşı bir harekât düzenlemesi oldu. Bunun için, Yongon?un 400 km ötesine kurdukları yeni başkent Naypyidaw?ın etrafında tavşanlar gibi sığınaklar kazdılar. Kasım 2005?te hükümet ve askeri binaları yeni şehre taşıdılar. Sivillere ise toplanmaları için sadece birkaç saat verildi.

Ülkeyi aylarca meşgul eden Ağustos 1988?deki demokrasi yanlısı gösterilerinin ardından, Amerikan Pasifik filosunun güney sahillerinde demirlemesiyle Amerikan işgalinden korktular ve bu onların Pekin?e yanaşmasına neden oldu. Bugün Çin, Burma?nın en önemli diplomatik müttefiki.

Rejim Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası yardım kuruluşlarına Batı?nın işbirlikçileri oldukları ve halkı cuntaya karşı kışkırtmak amacı taşıdıkları paranoyası ile aşırı şüpheyle yaklaşıyor. Kasırga felaketinden önce bile, uluslararası yardım kuruluşları çalışanları ülkede dolaşmada zorluk çekiyordu.

?Tüm beyaz suratlardan kurtulmalıyız?

Geçen sene Birleşmiş Milletlerin üst düzey temsilcisi Charles Petrie, hükümet politikalarına karışmakla suçlanarak sınır dışı edilmişti. Güvenilir kaynaklar, General Than Shwe?nin defalarca kabineye ?Tüm beyaz suratlardan kurtulmalıyız? dediğini bildiriyor. O zamandan beri hükümet Birleşmiş Milletler?den yöneticilerin Batılı olmasını kabul etmiyor. Geçtiğimiz yıl, bu nedenle birçok Avrupalı ve Amerikalı temsilci geri çevrilmişti. Onların yerine gelişen Asya ülkelerinden temsilciler atanmıştı.

Yardım çalışanlarının hareketlerine uygulanan kısıtlamalar, bu kişilerin hükümetin altını oymak için istihbarat toplayacağı endişesinden ve generallerin her şeyin kontrol altında tutma paranoyasından kaynaklanıyor. Bu kafa yapısıyla, bırakın barış gücü askerlerin ülkeye gelişini kasırga için gelen yardım gönüllerinin bile girişine izin verilmiyor. Rutgers Üniversitesi?nden Josef Silverstein, ?Gelecek barış gücü askerlerinin hükümeti devrilmesine ön ayak olacaklarından korkuyorlar? diyor. ?Generallerin perspektifinde? diyor Silverstein, ?yardım çalışanları halka vermek için silah taşıyabilir ya da hükümeti devirmek için onlara düşünce aşılayabilir!? 

Paranoya içerisindeler 

Yıllar boyunca yönetimdeki cunta, işlerine ve kültüre darbe vuracağından korkarak, daha kötüsü ifade özgürlüğü ve demokrasi gibi yıkıcı düşüncelerin gelişeceğinden endişe ederek, Burma?yı dış dünyaya kapadı. Ziyaretçilere 7 günlük vize verildiği 1970?lere kadar turistlerin girişine bile izin verilmiyordu.

Yabancı paranın ışıltısı kurallarda esneklik sağlamasıyla bu on yıl kadar önce değişti. Yine de sıkı kontrolden geçirilen turistler sürekli askeri istihbarat tarafından izleniyor. Bu arada gazetecilere karşı sürekli bir yasak bulunuyor. Gazetecilerin girişine anlamsız ve saçma ordu törenleri dışında izin verilmiyor.

Generallerin paranoyası ve güvensizliği tüm sivillere kadar uzanıyor. Cunta, sadece ordunun ülkeyi birlik içinde tutarak onları yabancı işgalinden koruyacağına inanıyor. Onların bakış açısında, ne iş adamları ne de politik partilerin hizipçi çıkarları değil yalnız ve yalnız ordu ulusu bir bütün olarak temsil edebilir.

Nuremberg korkusu

İroniyse tabi ki generallerin ülkeyi hiç olmadığı kadar bölmeleri. Politik partiler yasaklandı, 2 binden fazla siyasi mahkum hapislerde çürüyor, basına karşı sıkı bir sansür var ve halk taciz ve göz korkutmayla boyun eğmeye zorlanıyor

Geçen sene, toplumda saygı gören Budist rahiplerin yükselen gıda fiyatlarını protestoları sert bir şekilde bastırılmıştı. Sonuçta asıl konu kontrol ve askeri cunta bunu ya tek elde olacak ya da yok olacak olarak algılıyor.

Kontrolü, refah ve zenginliklerini kaybedip yerlerine gelecek sivil hükümetin kuracağı Nuremberg mahkemelerinde hesap vermekten ölesiye korkuyorlar. Hali hazırdaki askeri yöneticilerden özellikle General Than Shwe ve ailesinin, akrabalarına iltimas ve yağmayla uçsuz bucaksız servet edindiği biliniyor.

Nergis Kasırgası?nın yarattığı büyük acılara rağmen, generallerin referandum konusunda ısrar etmeleri ve yönetimlerini sağlamlaştırmaya çalışmalarına şaşmamalı.

 

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara