İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş, Türkiye'nin 2002-2007 döneminde başarılı bir ekonomik performans sergilediğini belirterek, ''Türkiye makroekonomik verilerini düzeltti. Bundan sonra büyümenin sürdürülebilir olması için Türk özel sektörünün karlı olması, para kazanması gerekir'' dedi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) toplantısına katılan Yalçıntaş, son dönemde yaşanan ABD kaynaklı ekonomik dalgalanmanın nedenleri hakkında bilgi verdi.
Yalçıntaş, bu dalgalanmanın bir resesyon beklentisine dönüştüğünü, bunda da emtia fiyatlarının büyük hızla yükselmesinin ve gıda fiyatlarındaki artışın rol oynadığını ifade ederek, 2004-2007 döneminde dünyanın ortalama büyüme hızının yüzde 4,8 olduğunu, önümüzdeki yıllarda ise önce yüzde 3,8'e, sonra da 3,5'e düşmesinin tahmin edildiğini dile getirdi.
Ayrıca gelişmiş ülkelerdeki büyüme hızında yaşanan düşüşün daha önemli olduğunu asıl talebin buradan kaynaklandığını ifade eden Yalçıntaş, 2004-2007 döneminde yüzde 2,9 olan oranın yüzde 1,3'e gerilediğini kaydetti.
Amerikan Merkez Bankası'nın (FED) son faiz düşürme kararını da değerlendiren Yalçıntaş, FED'in doların değer kaybetmesi nedeniyle faizleri yükseltmesi beklenirken, ABD ekonomisinin büyümesini, doların değer kaybından önemli görerek böyle bir karar aldığını anlattı.
Yalçıntaş, gelişmekte olan ülkelerde ortalama büyüme hızının yüzde 7,6'dan yüzde 6,6'ya düşmesinin beklendiğini, bu düşüşün çok olmamasının bu ülkelerin enerji ve emtia zengini ülkeler olmasından kaynaklandığını belirtti.
''BENİ ÜZÜYOR VE TELAŞLANDIRIYOR''
Murat Yalçıntaş, son dönemde Ortadoğu'dan gelen sermaye ve Türkiye'nin Ortadoğu ülkeleriyle ticareti hakkında zaman zaman olumsuz yazılar yazıldığını kaydederek, şöyle konuştu:
''İstanbul'da işadamlarının başı olarak bu beni üzüyor ve telaşlandırıyor. Önümüzdeki yıllarda batı ekonomilerinde ciddi bir yavaşlama olacak ama ham madde kaynaklarına sahip olduklarından, emtia ve enerji fiyatları yükselmeye devam edeceğinden dolayı bu ülkelerde fazla bir gerileme olmayacak. Bizim iş alemi olarak bu ülkelerde üretilen zenginliklerden payımızı alabilmemiz lazım. İTO olarak yaklaşık 5-6 aydır Katar'a bir ticaret misyonu götürmeye çalışıyoruz. Özellikle küçük ve orta boylu ince iş yapan ve inşaat malzemesi satan şirketleri, çünkü orada büyük inşaat hamlesi var. Bir çok inşaat, inşaat malzemesi ve ince işçilik yapacak müteahhit bulamamaktan dolayı durmuş durumda. (Niye götüremiyorsunuz?) diye sorarsanız, adamlara o kadar çok gidip gelen var ki, fuar alanları o kadar dolu ki, boş vakitlerini bulamıyoruz. Benim gördüğümü, başta batılılar olmak üzere herkes görüyor.''
Yalçıntaş, Türkiye'nin kendi iç işlerine çok fazla dalmış olduğu için dünyanın nereye gittiğini ve ortaya çıkan fırsatları göremediğini dile getirdi.
Türkiye'nin 2002-2007 döneminde başarılı bir ekonomik performans sergilediğini işaret eden Yalçıntaş, ''Türkiye makroekonomik verilerini düzeltti. Bundan sonra büyümenin sürdürülebilir olması için Türk özel sektörünün karlı olması, para kazanması gerekir'' diye konuştu.
Yalçıntaş, bunun gerçekleştirilmesi için mikro reformların büyük önem taşıdığını vurgulayarak, bu reformların geçen sene ve bu sene gerçekleştirilmesini beklediklerini, ancak ülkenin bambaşka yerlere gittiğini ve bambaşka şeylerin konuşulmaya başlandığını söyledi.
''EKONOMİ TAMAMEN BEKLENTİLER ÜZERİNE KURULUDUR''
Siyasi istikrar olmadan ekonomik büyümenin gerçekleştirilemeyeceğini kaydeden Yalçıntaş, ''Ekonomi tamamen beklentiler üzerine kuruludur. Yarından emin değilseniz, ne yatırım yaparsınız, ne para harcarsınız, hiçbir şey yapmazsınız. Hiçbir şey yapmadığınızda da bu bir kartopu etkisi gibi büyür ve hakikaten ekonomi krize girer'' dedi.
Yalçıntaş, geçmiş yıllardaki likidite bolluğunun sona ermesinin Türkiye ekonomisi için diğer bir dezavantaj olduğunu ifade ederek, ürettiğinden çok tüketen bir topluma sahip Türkiye'de iç ve dış piyasada para bulmanın artık zorlaştığını, özel sektörün son yıllardaki yatırımlar için aldığı borçlarla bu likidite azalmasına yakalandığını aktardı.
Murat Yalçıntaş, siyasi istikrar sağlandığı takdirde ekonominin geleceğinin de iyi olabileceğini belirterek, iş alemi olarak tamamen kendi kontrolleri dışında bir parametreye kitlenmiş olduklarını söyledi.
Türkiye'nin 2007 yılına kadar olan dönemde mali alanda IMF, siyasi alanda ise AB gibi iki önemli çıpası bulunduğunu söyleyen Yalçıntaş, ''Bugün bu çıpalarda oluşan soru işaretleri bütün bu olanların üzerine tuz biber ekti'' dedi.
Anglosakson kültürlerde ''vital interest'' denilen milli çıkar kavramı bulunduğunu anlatan Yalçıntaş, ''Türkiye olarak en büyük sıkıntımız bu. Millet olarak sosyal barışımızı bir türlü oturtamadık. Kendi kendimizi ötekileştiriyoruz. Bundan dolayı bir türlü omuz omuza gelemiyoruz. Bunlardan dolayı medeniyet yarışında insanlar bizi geçiyor. Türkiye çok gelişti. Çok mesafe katetti ama biz bu mesafeleri katederken diğer gelişmekte olan ülkeler hangi mesafeleri katettiler? Buna da bakmak lazım'' diye konuştu.
Yalçıntaş, bugün dünyada antidemokratik yönetimi olan ve refaha ulaşmış hiçbir ülke olmadığını, antidemokratik olup zengin ülkeler olduğunu ancak bunların refah ülkesi olmadığını belirterek, şunları söyledi:
''Katılımcı demokrasi ve refah birbiriyle yakından ilişkilidir. Dolayısıyla biz ekonomi anlamında ileriyle gitmek için ne kadar çaba harcıyorsak, bunun temeli olan demokratikleşme anlamında da o kadar çaba harcamalıyız. Demokrasiden feragat edersek, refah toplumu olma yolundan da uzaklaşmışız demektir.''
MÜSİAD BAŞKANI
MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan da konuşmasında, son 5 yılda yaşanan olumlu ekonomik gelişmelere işaret ederek, bu dönemde artık sistemden kaynaklanan riskler, belirsizlikler, öngörülemezlikler, tahmin edemezliklerin ortadan kalktığı, insanların güvenli bir ortamda şahsi ve işin tabiatı gereği riskleri alarak yatırımlara girdikleri bir ortam oluştuğunu anlattı.
ABD kaynaklı olarak başlayan global çalkantılar sonucunda insanların şu anda tereddüt içinde olduklarını kaydeden Vardan, ''İşte bu noktada hükümetin insanlarımızı, işletmelerimizi rahatlatacak yeni bir açılıma, yeni bir kalkınma programına geçmesi, alternatif araçlarla piyasaya ivme kazandırması önem arz etmektedir'' dedi.
Vardan, bu çerçevede 1 Mayıs itibariyle uygulamaya geçirilen 1.000 1.000 KOBİ'ye verileceği duyurulan faizsiz kredi desteğinin, kanunlaşan sosyal güvenlik yasasının, bunun ardından ele alınan istihdam paketinin olumlu gelişmeler olduğunu ifade etti.
Merkez Bankasının yıl sonu enflasyon hedefini tutturamayacağını anlamış olmasının ileriye dönük kararların alınmasında realiteleri görmek açısından önem taşıdığını dile getiren Vardan, hedefte yüzde 4'den yüzde 9,3'e bir sapma olacağı gözlense de, dünyada yaşanan çalkantılara bakıldığında bunun bile tutturulması zor bir hedef olduğu görüşünde olduklarını aktardı.
Vardan, şunları söyledi:
''Şimdi hükümetin görevi yıl sonu için yeniden tahmin edilen enflasyon oranını, şu ana kadar çok başarılı götürdüğü mali disiplini bozmadan tutturabilmeyi başarmalıdır. Bunun yanında bizler, bugün hala faiz oranlarının oldukça yüksek olduğunu ve düşürülmesi gerektiğini savunuyor, yeni enflasyon tahminine bağlı olarak yükseleceği imajı pampalanan faiz için, gelinen bu noktada Merkez Bankasının bu silaha dokunmaması gerektiğine inanıyoruz.''
'Ekonomi performansımız başarılı'
MÜSİAD'da 'iç ve dış gelişmelere göre Türkiye ekonomisinin değerlendirilmesi' yapıldı.
18 Yıl Önce Güncellendi
2008-05-03 14:48:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara