Ankara Üniversitesi (AÜ) araştırmacıları, yaklaşık dört yıl süren araştırmaları sonunda dünyada üretimi çok az, birim fiyatı çok yüksek olan insan büyüme hormonunu tamamen yerli kaynaklarla üretti.
Araştırmacılar, geliştirdikleri biyoteknolojik süreçle elde ettikleri insan büyüme hormonunu üretim ortamından 99.8 saflıkta ayırabilen orijinal bir yöntem de geliştirdiler.
Türkiye'nin yurt dışından satın aldığı büyüme hormonu, cücelik, yanık, kemik kırıkları, mide kanamaları, yaralar, beslenme yetersizliği gibi pek çok hastalığın tedavisinde ve yaşlanmayı geciktirici uygulamalarda kullanılıyor.
Araştırmacıların ürettiği orijinal sistem, büyüme hormonunu hücre parçalanmadan üretim ortamına aktardığından, hormonun üretim maliyetlerini de önemli ölçüde düşürüyor.
AA muhabirine bilgi veren AÜ Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Öğretim üyesi Prof. Dr. Tunçer H. Özdamar, büyüme hormonunun dünyada yılda yaklaşık 20 kilogram üretildiğini ve sadece ilaç formunda satılmasına rağmen kilogram fiyatının yaklaşık 2-3 milyon dolar olduğunu söyledi. Özdamar, büyüme hormonunun ABD'deki üretim teknolojisi hücre içi üretime dayandığından maliyetin çok yüksek olduğunu dile getirdi.
Dünyada yaklaşık 7 firmanın bu hormonun üretimini ve ticaretini yaptığını belirten Özdamar, Türkiye'nin de bu hormonu satın alan ülkeler arasında bulunduğunu kaydetti.
Beynin ön-lobundaki hipofiz bezinde doğal olarak her sağlıklı insanda yaşam süresince üretilen büyüme hormonunun derin uyku sırasında sentezlenip salgılandığını anlatan Özdamar, sağlıklı bir insanda bu hormonun her zaman üretilmesi ve kanda belli bir erişimde bulunması gerektiğini vurguladı.
Bu hormonun eksikliği durumunda cücelik, kemik kırılmaları ve bozulmaları, hızlı yaşlanma ve sağlık sorunlarının ortaya çıktığını dile getiren Özdamar, hormonun fazla salgılanması durumunda ise kemiklerde kontrolsüz bozulmaların görüldüğünü söyledi.
''KISA SÜREDE HEDEFE ULAŞACAK''
Prof. Dr. Özdamar, geliştirdikleri hücre dışı üretim sistemi ile yeni bir biyoteknolojik süreç ile yurt dışı firmaların ticaretini yaptığı sistemlerin dışında yeni bir sistem tasarımı yaptıklarını ifade etti. Özdamar, geliştirdikleri yeni yöntemin hücre dışı üretime dayanması nedeniyle üretim maliyetlerini önemli ölçüde düşürdüğünü bildirdi.
İnsan büyüme hormonunun üretimi için ''sentezlenen genin'' insan DNA'sındaki gen ile aynı dizinde olduğunu, bu nedenle bu hormonun üretiminde insan hücresinden DNA alınmasına gerek olmadığını belirten Özdamar, ''İnsan Genom Projesi'' sayesinde gen dizinlerinin bilindiğini ve genetik mühendisliği teknikleriyle sentezlenebileceğini kaydetti.
Projelerinde metabolik mühendislik tasarımlarıyla insanda doğal olarak üretilen biyo-moleküllerin mikroorganizmalarda biyoteknolojik süreçlerle üretilebileceğini bildiren Özdamar, büyüme hormonu üretim sürecini şöyle anlattı:
''Endüstriyel enzimlerin üretimini, hücre içinde sentezini yapıp hücre dışına aktaran Bacillus grubu mikroorganizmalarda gerçekleştirdik. İnsan büyüme hormonu üretiminde ise bu doğal sistemi uyguladık. İnsan DNA'sındaki insan büyüme hormonu gen dizinini, hücre dışı enzim sentezini gerçekleştiren sinyal dizinin arkasına kimyasal bağlarla klonlayarak metabolik tasarım oluşturduk.
Bunu DNA benzeri bir makromolekül olan bir plasmite klonladık ve orijinal rekombinant plasmidi elde ettik. Böylece insan büyüme hormonu üretim sistemini içeren rekombinant plasmidi hücre dışı enzim sentezleme potansiyeli olan mikroorganizmaya aktardık. Bu mikroorganizmaların biyoreaktörlerdeki endüstriyel ölçekte üretim yapacakları koşulları da araştırdık ve belirledik.''
TÜBİTAK tarafından desteklenen projelerinin geçen yıl tamamlandığını, TÜBİTAK'a sundukları ve yeni yürürlüğe giren ikinci projeyle de büyüme hormonunun endüstriyel üretim koşullarını araştırdıklarını ifade eden Özdamar, ilk aşamada litrede 70 miligram büyüme hormonunu elde ettiklerini bildirdi.
İnsan büyüme hormonunu geliştirdikleri orijinal özel sistemle yüzde 99.8 saflıkta ayırabildiklerini ifade eden Özdamar, ''Büyüme hormonunun ayırma işlemleri ile ilgili kritik noktaları belirlediğimiz için proje kısa sürede hedefine ulaşacak'' diye konuştu.
Prof. Dr. Özdamar, bu yılın sonunda üretimle ilgili tüm koşulları tamamlayacaklarını ve bu konuda endüstriyel üretime geçmek için gereken teorik ve pratik altyapılarının hazır olacağını bildirdi.