Delikanlılığından beri Muhammed 'apaçık adaletsizlik' diye gördüklerine karşı kampanya yürütmüş bir kişi.
Önce Fransız sömürgecilere karşı protestoda bulunuyordu. Derken, onların yerini alan krallara karşı protestoya başladı.
Eskiden beri solculuğa baş koymuş, insan hakları savunucusu bir kişi olan Muhammed Bugrin, devlete karşı silahlı direniş hareketlerine katıldığını itiraf etmekten de kaçınmıyor.
Evine gittiğimde, sırtında kahverengi ceketi, beyaz sapkası, yüzünde dostça bir gülümsemeyle kapıyı açtı bana.
Küçük ama çok temiz ve tertipli evinden içeri girdiğimde geleneksel Fas konukseverliğiyle beni ağırlıyor. Karısı Fatma bir gümüş çaydanlıktan nane çayı koyup, börekler ve çöreklerle ikramda bulunuyor.
Ama Muhammed altı kez nasıl hapse atıldığını anlatmaya başlayınca, bu yumuşak görünüşlü kişinin ne kadar kararlı, güçlü bir insan olduğu hemen anlaşılıyor.
'İlk kez 17 Mart 1960'da tutuklandım' diyor. Sıraladığı bütün tarihler sanki bir daha unutulmamak üzere beynine kazılmış.
'30 Aralık 1966'da serbest bıraktılar' diye devam ediyor. Kraliyet ordusuna karşı silahlı mücadeleye başlayınca hapiste temiz bir dayak yemiş.
Üç kralın mahkumu
Ama vazgeçmemiş düşüncelerinden.
Daha sonra tahta geçen Fas Kralı İkinci Hasan döneminde de dört kez hapse girmiş.
Kimi kez direniş hareketlerini desteklediği için, kimi kez siyasi eylemlere katıldığı için hapis cezası almış.
Kral İkinci Hasan siyasi becerileri nedeniyle büyük övgü toplayan bir yöneticiydi ama tam bir dikta yönetimine başkanlık ediyordu.
Onun döneminde insan hakları savunucuları sürekli olarak yakalanır ve işkence görürdü. Muhammed kendisini hapse götüren suçları işlediğini inkâr etmiyor.
Tersine yönetime karşı eyleme girmekten gurur duyan bir hali var.
Ama tam öyküsünü anlatırken birden sesi titremeye başlıyor.
Arkadaşlarından yirmi altısının hapisteyken öldüğünü söyledikten sonra boğazı düğümleniyor.
Sesi çatlıyor.
Ardından, her ikisini de utandırmak, aşağılamak için kayınvalidesini damadının gözleri önünde çırılçıplak soyuyorlar.
Bunları anlatırken hala dimdik duran yaşlı savaşçı birden gözyaşlarını tutamıyor.
Karısı Fatma eline bir kâğıt mendil sıkıştırıyor gözyaşlarını silsin diye...
Muhammed mahçup oluyor benim önümde. Kusuruma bakmayın diyor.
Ardından ekliyor' Eşimi çok severim ben.' Bunu söylerken de gururla gülümsüyor.
Muhammed'in hapiste geçirdiği yıllarda ailesi çok güç günler geçirmiş.
O hapisteyken doğan oğlu ömrünün ilk beş yılını babasını görmeden geçirmiş. Ve geçen yıl yeniden tutuklanıp hapse atılınca herkes çok şaşırmış. Affa uğrayıp salıverilmesi ise yeni kral Altıncı Muhammed'in bölgeyi dolaşırken Beni Mellal kentine uğramasından bir kaç gün önceye rastlamış.
'Daha iyi bir Fas için'
Muhammed Bugri'nin evine giden yolun adı, Kral İkinci Hasan.
Şimdi bu yol, yeni kralın kenti ziyaretini kutlama amacıyla kırmızı yeşil Fas bayraklarıyla süslenmiş.
Yıllardır değişmeyen, krala neredeyse taparcasına itaati simgeleyen bir olay bu. Yeni Kral'ın önderliğinde Fas'ta yaşamın daha iyileşip iyileşmediğini Muhammed Bugrin'den öğrenmek istedim.
İkinci Hasan'ın oğlu Kral Altıncı Muhammed 1999 yılında tahta geçtikten sonra, Fas'ın dış dünyaya açılmasını sağladığı için büyük övgü toplamıştı.
Tutuklular salıverilmiş, halka yeni haklar tanınmış, geçmişteki insan hakları ihlallerinden bazılarını yöneticiler ilk kez itiraf etmişti.
Ama yine de bana bunları anlatan beyaz şapkalı yaşlı adam pek ikna olmuşa benzemiyordu.
'İkinci Hasan ülkeyi tam bir demir yumrukla idare etti ama Altıncı Muhammed, kadife eldiven içine sakladığı demir yumrukla yönetiyor ülkeyi' dedi bana.
'İnsani konulardan, uzlaşmadan söz ediyor ama bunların hepsi blöf bence.'
Muhammed Bugrin, kendisini hapse atmış üç krala karşı sorunu olmadığını, hiç intikam hissi beslemediğini söylüyor.
Ama ülkesi için gerçek bir demokrasi özlemi var onda. Hemen hemen tüm Arap ülkelerinde despotların yönetimde olduğu inancında.
Bugrin?in, büyürken babasının yüzünü zor gören 27 yaşındaki oğlu da babasının izinden gitmeye hazır bir insan hakları savunucusu.
Evlerinden ayrılıp başkent Rabat'a doğru yola çıkmadan Muhammed Bugrin'e bir soru daha sordum.
Toplam on yılı aşkın süre hapiste kaldıktan, işkence görüp aşağılandıktan sonra, şimdi iyice yaşını başını almışken, inançları uğruna yeniden hapse girmeye hazır mı acaba?
Verdiği yanıt, bu olağanüstü adamın inançları kadar değişmez ve sağlamdı: ' Doğrusu hapse girmemin son olduğunu düşünmüyorum. Yeniden hapse atılmaktan hiç korkum yok çünkü ben daha iyi bir Fas için savaşıyorum.'
Kaynak: BBC