Yazıda Başsavcı'nın iddianamesinin Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmesiyle başlayan süreç 'darbe girişimi' olarak nitelendirildi.
Byford, makalesinde özet olarak şu ifadelere yer verdi:
Darbe denince genel olarak akla askerlerle tanklar gelir. Hal böyleyken, 14 Mart'ta Türkiye'nin Başsavcısı, cüretkârlığı ve bir iddianameyle silahlanmış olarak Anayasa Mahkemesi'ne bir darbe önerisinde bulundu. Anayasa Mahkemesi de iddianameyi görüşmeyi kabul etti.
Mahkeme yargıçlarının bir darbe üzerinde düşündüğünü söylemek fazla sert bir ifade değil. Demokraside seçmenler sadece hükümeti seçme imtiyazına değil, 'işe yaramayanları devirme' hakkına da sahiptir. Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya'nın önerdiği, Anayasa Mahkemesi'nin iktidardaki AK Parti'yi kapatması ve hakkıyla seçilmiş hükümeti ortadan kaldırmasıdır. Aynı zamanda mahkemenin, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdulah Gül'e, AK Parti'nin önde gelen 69 üyesiyle birlikte 5 yıl siyaset yasağı getirmesini istemektedir. Başsavcı, başörtüsü yasağını kaldırmak isteyen AK Parti'yi laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmakla suçlamaktadır.
AK PARTİ'NİN ALTERNATİFİ YOK
Türk Anayasa Mahkemesi'nin uzun ve tartışmalı bir parti kapatma tarihi var ancak mahkeme daha önce iktidarda olduğu sırada bir partiyi hiç kapatmadı. Özellikle de, generallerin darbe tehdidine rağmen 8 ay önce yüzde 47 oy almış bir partiyi.
Halihazırda AK Parti'nin akla yatacak sivil bir alternatifi bulunmamaktadır. Talep ettiği şeyin ciddiyetini göstermek amacıyla Yalçınkaya AK Parti'nin laik cumhuriyetı yıkmayı planladığını gösteren 'dumanı tüten silah' hükmündeki kanıtlara ihtiyaç duyacaktı. Ama hazırladığı iddianame, bunu bulamadığını gösteriyor.
İDDİANAME ZAYIF
İddianamede herhangi bir demokratik rejimde 'kaşların çatılmasına' neden olacak birşey yok. Yalçınkaya'nın gösterdiği şey, darbe girişimini 'hukuki' kılan anayasanın hakikaten 1980 askeri müdahalesinin çocuğu olduğu ve bütünüyle gözden geçirilmesi gerektiğidir.
Belki de Yalçınkaya, askeri darbeye yol açacak bir kaosu tahrik etmeyi umuyor. Ancak Türk halkının kendi safında yer alacağını tahayyül ettiğine inanmak çok zor.
Mahkemenin kapatma davasını karara bağlaması aylar alacak. Bu arada ateşi yükselen piayasalar, Türk ekonomisinde belirsizliğe yol açacak, Kıbrıs ve Kürt meselesi gibi konularda gelişme sağlanmasına yönelik gerçek fırsatlar da bu tıkanıklığa kurban gidecek. Bu nedenle AK Parti, anayasada değişiklikler yapmayı, muhtemelen Türkiye'nin parti kapatmayla ilgili yasalarını Avrupa normlarına getirmeyi ve uygulanmasını da sadece şiddeti savunan partiler hasretmeyi planlıyor.
MHP'NİN İKİLİ OYUNU
AK Parti, anayasa değişikliklerini referanduma götürecek yüzde 60 çoğunluğa sahip ancak zaman harcayacak bu adımdan kurtulmak için gereken yüzde 65'e sahip değil. MHP'nin desteği bunu sağlayabilir ancak MHP, AK Parti'nin kapatılmasını önlemeye yardım etmeyi isterken, diğer yandan da partinin önde gelen isimlerinin (özellikle karizmatik Erdoğan'ı) siyasi hayattan uzaklaştırılmasına engel olmak için yardım etmete istekli olmadığı görülüyor. Partinin kapatılması konusunda referandum muhtemel görünüyor.
BATI SAĞLAM DURMALI
Türk demokrasinin kaderi ve ülkenin son dönemdeki ekonomik canlanması kesinlikle Batı'nın hayati çıkarıdır.
Alman ve İsveç dışişleri bakanları ile AB'nin genişlemeden sorumlu komiserinin dışında Batlı yetkililerden hiçbiri 'Faul' demedi.
ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Matt Bryza, 'demokratik kurumlar ve hukukun üstünlüğüne' saygı gösterilmesi çağrısında bulunarak nereye çekileceği belli olmayan bir beyanda bulundu. Peki hukuki olanın demokratik meşruiyetten yoksun olduğu yerde bu ikisine nasıl saygı gösterilebilir? Kısa süre önce Ankara'da olan Dick Cheney de sessizliğini korudu.
Batılı liderler, kamuyouna açık konuşmalarda ve özel görüşmelerde Türkiye'nin Kemalist 'müeesses nizamı' ve onunla birlikte olan generallere demokrasinin esas unsurlarından birini izah etmeli: Seçimleri kaybedenler sonuçları kabul etmeli. Batı kesin ve şüpheye yer vermeyecek şekilde konuşmalı. Şimdi, Türkiye'nin Batı ve NATO'daki yerinin bedeli demokrasi yoluna girmelidir' diyen Harry Truman'ın sözündeki ruhu hatırlama zamanı.
(Grenville Byford, Türkiye ve İslam dünyası üzerine araştırmaları ve yazılarıyla tanınıyor. Harvard Kennedy School of Government'ın eski üyesi)
Kaynak: Star Gazetesi