ULUSLARARASI UYUŞTURUCU TRAFİĞİNDE IRAK'TAKİ ABD ASKERLERİNİN ROLÜ NE?
Irak?ta bir Amerikan askerinin kaybolmasının ardından, ailesinin oğullarını bulmak için verdiği mücadeleyi anlatan film, Irak?ta yaşanan gerçekleri de gözler önüne seriyor.
Buna göre; Irak?ta görev yapan Amerikan askerleri Kuveyt?ten gelen uyuşturucuyu Meksika çetelerine yönlendiriyorlar.
Bölgede görev yapan ABD askerleri hem kendileri uyuşturucu kullanıyor, hem de Irak?taki uyuşturucu ticaretini yönlendiriyor.
Amerikan askerlerinin kaçakçılarla birlikte kaçırdığı uyuşturucu da ABD? de satılıyor.
ABD ordusunda bütün askerlere yapılan uyuşturucu testi, Irak'taki askerlere ise uygulanmıyor.
Filmin ele aldığı diğer bir konu da Irak?ta savaşan ABD askerlerinin yaşadığı travmatik durum.
Filmde, Irak?ta bulunmuş ve savaştan yeni dönmüş birkaç eski asker, bir kavgaya karışıyor ve rakiplerini işkenceyle parçalıyor.
Üstelik, bu olaydan sonra hiçbir şey hissetmiyorlar.
Öykünün temel çıkış noktalarından biri, ABD?nin Irak?ta yaşattığı terör ve insani yıkım.
Film bunu son sahnedeki bayrak metaforuyla da ifade ediyor. Filmin sonunda ters şekilde göndere çekilen bayrak, filmin temel derdini de anlatıyor aslında.
Çünkü uluslararası literatürde göndere ters çekilen bayrak ?yardım çağrısı? anlamına geliyor. Ve film tüm dünyaya ABD için ?insani? yardım çağrısında bulunuyor?
Odatv
Filmin fragmanını izlemek için tıklayın
Zaman gazetesinden E. Nesibe Özbudak'ın yazısı...
[TANRI'NIN VADİSİ'NDE] Gözleri var, görmezler...
Elde silah bulundurmanın, kişiyi güçlü kılacağı çocuk yaşlarda kazınmıştır beynimize. Silahın verdiği güç ile insanlar, Musa peygambere 'Ben de öldürebiliyorum' diyen Firavun gibi kendilerine yarı-tanrısallık bile atfedebilirler.
Özellikle savaşta bu duruma daha çok rastlanır. Çünkü orada kişi tek başına bir güç olmaktan çıkmış, arkasına bir orduyu almıştır. Dahası kimi niçin öldürdüğünün hesabını vermek zorunda değildir. Bu da onun yaşatıp-yaşatmama hakkını elinde bulundurduğu inancını perçinler. Çoğu savaş filminde esirler ve askerler arasında yaşanan bu ikileme oldukça sık rastlarız. Bu psikolojik durum savaş sonrasında da devam edebilmektedir. 'Tanrı'nın Vadisinde', bu devamın yol açacağı karmaşık problemlere çarpıcı bir örnek.
Emekli asker Hank (Tommy Lee Jones), milliyetçi bir Amerikalıdır. Öyle ki Amerikan bayrağı göndere çekilirken bile yere değmesine tahammül edemez. Irak Savaşı'na katılan oğlu Mike, babasının gözünde Ortadoğu'ya demokrasi götürmeye giden kahraman bir Amerikan askeridir. Hank, Irak dönüşü ortadan kaybolan Mike'ı bulmaya çalışır. Bu arayış sırasında ona polis memuru Emily (Charlize Theron) eşlik eder. Zamanla Hank'in inandıkları ile gün yüzüne çıkan gerçekler arasında ciddi uçurumlar oluşmaya başlar. Oğlunun öldürülme şekli ise Hank'i çok daha fazla şoke edecektir.
Film, adını İncil'deki Davut ve Calut arasında geçtiği varsayılan bir hikâyeden alıyor. Hank, filmde, Davut'un Filistinli dev Calut'u korkusuzca yenişini bir çocuğa masal niyetiyle anlatıyor. Hikâyeyi dinlerken aklınızda o bildik düşünce beliriveriyor: Amerika'nın Irak'a girmesi gerçekten söylenildiği gibi iyi niyet göstergesi mi? Hank da bu düşünce ile vadiye iniyor. Yaşadığı fikri çatışma, Amerika-Irak mevzuunda kafa patlatan herkesin yaşadıklarına ayna oluyor. Daha genel bir söylemde ise adaleti Tanrı yerine insanlar sağlamaya kalkışırsa olabilecekleri yansıtıyor. 'Tanrı'nın Vadisinde'nin senaristi ve yönetmeni Paul Haggis de koskoca ordu dururken bir genci (Davut), elindeki sapanla devin karşısına gönderen kralın ve Irak'a asker gönderenlerin zihniyetinin benzeştiği düşüncesiyle filme bu adı verdiğini söylüyor.
Film boyunca yaşadıklarına rağmen Hank'in Amerika'ya olan inancı tamamen değişir sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Hank, oğlunun gönderdiği eskimiş bayrağı göndere çektirip, 'Bu iyi kullanılmış bir bayrak.' diyebilmektedir filmin sonunda. Ama bir farkla. Bayrağı ters olarak göndere çeker Hank. Bu da yardım çağrısı anlamına gelmektedir. Çünkü Amerika'nın gerçekten insani yardıma ihtiyacı vardır.
Sonuç olarak geçtiğimiz ay vizyona giren Brian de Palma'nın 'Örtülü Gerçek' filmi kadar cesur bir yüzleşmeye sahip değil 'Tanrı'nın Vadisi'. Ama olayların Amerikan halkındaki yansıması noktasında daha gerçekçi bir yaklaşımı var. Film, bir sürü ikilemi içinde barındıran, ama boşluklarla zaafa düşmeyen senaryosuyla, bir yerlere gizlediği düşünceleri seyircinin aklına yeniden getiriyor.
E. Nesibe Özbudak / Zaman