Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın AK Parti'nin kapatılmasına yönelik açtığı davada süreci başlattı. Davayı oybirliğiyle kabul eden üyeler, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yargılanması konusunda görüş ayrılığına düştü. Yüksek Mahkeme üyeleri, Gül'ün de dava kapsamında yargılanmasını oyçokluğuyla kabul ederken karara 4 üye karşı çıktı. İddianamenin gönderilmesinin ardından AK Parti 1 ay içinde ön savunma verecek ya da ek süre isteyecek. Kararın hemen ardından AK Parti kurmayları parti kapatmayı zorlaştıracak anayasa değişikliğini hayata geçirmek için düğmeye bastı. Teklifin bu hafta içinde Meclis gündemine getirilmesi bekleniyor. AK Parti, değişiklik öncesi muhalefet partileri ile uzlaşma arayacak. Bu sağlanamazsa referandum için 330 oy yeterli geldiği için tek başına anayasa değişikliğini halkoyuna sunma gücü bulunuyor. Davanın kısa sürede tamamlanma riskini de göz önünde bulunduran AK Parti kurmayları, referanduma gitme süresini 45 güne düşürmeyi ve en geç haziran ayında halkoylamasına gitmeyi hesaplıyor.
Anayasa Mahkemesi, dava sürecini başlattı
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın AK Parti hakkında açtığı kapatma davasında süreci başlattı. Davayı oybirliğiyle kabul eden üyeler, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yargılanması konusunda görüş ayrılığına düştü. Yüksek Mahkeme üyeleri, Gül'ün de dava kapsamında yargılanmasını oyçokluğuyla kabul etti. Gül ile ilgili karara 4 üye karşı çıktı. İddianamenin kabul edilmesi, yargı sürecinin başladığı anlamına geliyor. Buna göre, iddianame, ön savunmasını yapması için AK Parti'ye gönderilecek. AK Parti yasal olarak 1 ay içinde ön savunmasını verecek ya da ek süre isteyecek. Yüksek Mahkeme, AK Parti hakkında hazırlanan iddianameyle ilgili raportörün hazırladığı raporu görüşmek için sabah saat 10.00'da toplandı. Yaklaşık 4 saat süren toplantıda raportör Osman Can'ın hazırladığı iade ve kabul seçenekli raporu görüşüldü. Toplantının ardından açıklamayı Başkan Vekili Osman Alifeyyaz Paksüt yaptı. Paksüt, iddianamenin Abdullah Gül dışında kalan bölümünün oybirliğiyle kabul edildiğini bildirdi. Paksüt, konuyla ilgili soru sorulmasına izin vermedi. 'Soru veya yorum yapılmamasını özellikle rica ediyorum.'' dedi. Hukukçular, Yüksek Mahkeme'nin, iddianamedeki eksiklik ve usul hatalarından dolayı iade kararı verebileceğini belirtiyordu. Ret gerekçeleri olarak şunlar sıralanıyordu: 'Kesin hüküm için deliller yetersiz. Yalanlanmış haberler de iddianamede yer aldı. Anayasa'nın Cumhurbaşkanı'nın yalnızca vatana ihanet suçundan yargılanabileceği maddesine aykırı davranıldı.' Mahkeme üyeleri, iddianamenin dava açma şartlarına ve Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 174. maddesine uygun olduğuna karar verdi.
Edinilen bilgilere göre üyeler, iddianamenin kabul şartlarının oluştuğu konusunda birleşti. Ancak Cumhurbaşkanı'nın siyasi parti kapatma davasında yargılanıp yargılanamayacağı hususunda tartışma yaşandı. Üyelerin, 'Gül'ün parti kapatmaya konu olan eylemlerinin cumhurbaşkanlığı görevinden önce ve sonra' ayrımı yaptığı ifade edildi. Bazı üyeler, Gül'ün eylemlerinin cumhurbaşkanlığına seçilmeden önceki dışişleri bakanlığı dönemine ait olduğunu, Anayasa'nın 105. maddesiyle ilgisi bulunmadığını savundu. 7 üye, Gül'ün de yargılanması gerektiği yönünde oy kullandı. Cumhurbaşkanı'nın Anayasa'nın 105. maddesine göre sadece vatana ihanet iddiasıyla suçlanabileceğini ifade eden 4 üye ise, 'Gül'ün eylemleri dışişleri bakanlığı dönemine ait olsa bile, dolaylı olarak cumhurbaşkanlığı görevindeyken yargılanmış olacaktır. Bu, Anayasa'ya aykırıdır.' görüşünü savundu.
Cumhurbaşkanı Gül hakkında dışişleri bakanlığı dönemindeki açıklamaları ve büyükelçilere gönderdiği kriptolar sebebiyle siyaset yasağı istenmişti. Yalçınkaya'nın bu talebi, hukukçular tarafından 'hata' olarak değerlendirilmişti. Anayasa'nın 105. maddesine göre, cumhurbaşkanı sadece vatana ihanet sebebiyle suçlanabiliyor. Metin Arslan - Ankara
Gül'ün yargılanmasına 4 üye karşı çıktı
Cumhurbaşkanı Gül'ün davaya dahil edilmesine mahkemenin 4 üyesi karşı çıktı: Haşim Kılıç, Sacit Adalı, Serdar Özgüldür ve Serruh Kaleli. 'Yargılansın' diyen üyeler ise şunlar: Osman Alifeyyaz Paksüt, Fulya Kantarcıoğlu, Ahmet Akyalçın, Mehmet Erten, A.Necmi Özler, Şevket Apalak, Zehra Ayla Perktaş.
İDDİANAME AK PARTİ'YE GÖNDERİLECEK
Anayasa Mahkemesi'nin davayı kabulünün ardından süreç başladı. Mahkeme, iddianameyi, ön savunmasını yapması için AK Parti'ye gönderecek. AK Parti yasal olarak 1 ay içinde ön savunmasını verecek. Ek süre talebinde bulunulursa bunu da Anayasa Mahkemesi değerlendirecek. Ön savunmanın mahkemeye verilmesinin ardından Başsavcı Yalçınkaya, esas hakkındaki görüşünü bildirecek. Yalçınkaya'nın esas hakkındaki görüşü AK Parti'ye gönderilecek. Daha sonra belirlenecek bir tarihte Yalçınkaya ve AK Parti yetkilileri sözlü savunma yapacak. Bu sürecin ardından raportör, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Raporun, Anayasa Mahkemesi'nin 11 üyesine dağıtılmasının ardından, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, bir toplantı günü belirleyecek. Üyeler, belirlenen günde bir araya gelerek kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak. Kapatma davasını, 11 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi heyeti karara bağlayacak. Asıl üyelerden herhangi birinin bulunmaması veya emekliye ayrılması halinde 4 yedek üyeden en kıdemlileri heyete katılacak. Anayasa'ya göre bir siyasi partinin kapatılmasına karar verilebilmesi için nitelikli çoğunluğun oyu aranacak. Buna göre, kapatma kararı için Anayasa Mahkemesi'nin 11 asıl üyesinin en az 7'sinin oyu gerekecek.
8 üyeyi Sezer atadı
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç: Özal tarafından 1990'da üyeliğe seçildi.
Başkan Vekili Osman Paksüt: Sezer tarafından 2005'te atandı.
Üye Sacit Adalı: Özal tarafından 1993'te seçildi.
Üye Fulya Kantarcıoğlu: Demirel atadı.
Üye Ahmet Akyalçın: Sezer tarafından atandı.
Üye Mehmet Erten: Sezer tarafından seçildi.
Üye Serdar Özgüldür: Sezer, 2004'te Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kontenjanından atadı.
Üye Abdullah Necmi Özler: Sezer tarafından Askeri Yargıtay'dan üyeliğe atandı.
Üye Şevket Apalak: Sezer tarafından Danıştay üyeleri arasından 2005'te atandı.
Üye Serruh Kaleli: Sezer tarafından atandı.
Üye Ayla Perktaş: Sezer tarafından seçildi.
Yedek üye Mustafa Yıldırım: Sezer tarafından Malatya Valisi iken 2003'te yedek üyeliğe seçildi.
Yedek üye Cafer Şat: Sezer tarafından atandı.
Yedek üye Ali Güzel: Sezer tarafından atandı.
Yedek üye Fettah Oto: Sezer tarafından atandı.
Yasal düzenleme şart!
Muhsin Yazıcıoğlu (BBP lideri) Keşke zamanında değişiklik yapılsaydı
Türkiye'nin istikrarını bozacak, ülkemizi daha derin ve kaygı verici istikrarsızlığa sürükleyecek bir gelişme olmamasını temenni ediyorum. Keşke yasalarımız, zamanında demokratik kurallar çerçevesinde daha sağlıklı bir yapıya kavuşturulmuş olsaydı.
Cihan Paçacı (MHP Genel Sekreteri): Kimse toplumu germesin
Bu süreç, hukukî bir prosedürün yerine getirilmesidir. Hukukun üstünlüğüne ve yargının bağımsızlığına herkes saygı göstermelidir. İddianamenin gönderilmesinden itibaren siyasî sonuçlarının sıkıntılı olduğunu daha önce ifade ettik. Bundan sonraki süreçte herkesin gerginliği artıracak beyan ve tutumlardan kaçınması gerekir.
Selahattin Demirtaş (DTP): Yeni, demokratik bir anayasa yapılsın
AK Parti bu aşamadan sonra parti kapatılmasını zorlaştırmayı gündeme getirmeli. Sadece AK Parti'yi kurtaracak bir girişime destek vermeyiz; ama demokrasi paketiyle bir bütün olarak parti kapatmalar zorlaştırılabilir. Sivil Anayasa gündeme taşınıp tümden bir demokratikleşmeye gidilmeli.
Fikri Akyüz (Yeni Şafak yazarı): Kabul, vahametin göstergesi
AK Parti yöneticileri ve parti hakkında alınan karar bekleniyordu. Ancak 4'e karşı 7 oyla Abdullah Gül'ün de davaya dâhil edilmesi, Türkiye'de olayların ne kadar vahamet arz ettiğinin bir göstergesidir. Gül'ü davaya dâhil eden 7 üyenin kapatmaya karşı ret oyu kullanmasını beklemek saçma olur.
Celal Beysel (Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu Başkanı): Bu anayasa Türkiye'ye yakışmıyor
AK Parti'nin planladığı anayasa değişikliğini destekliyoruz. Ancak çözüm olan kısa vadeli, günü kurtaracak değişiklikler değil kökten bir değişiklik yapılması. Sorun halen yürürlükte olan 1982 Anayasası'ndan kaynaklanıyor. Bu anayasa çağdaş demokrasilere uygun olmayan bir anayasadır.
Avni Özgürel (Radikal Gazetesi yazarı): Anayasa değişikliği yapılmalı
Bu davanın açılmış olması, başlı başlına sıkıntılı bir döneme girileceğini gösteriyor. Yeni bir tartışma zemini oluşturuldu. Yetkiler tartışmaya açık hale geliyor. Umarım anayasa değişikliği gerçekleşir.
Yargı iflas etmiş
15 gündür halkla temas halindeyim. Halkın mahkemeye bakışı çok olumsuz. Zihinlerde 367 kararı tazeliğini koruyor. Cumhurbaşkanı'nın siyasetle ilgisinin olmadığı ve sadece 'vatana ihanet'le yargılanabileceği Anayasa'da yer alırken buna aykırı karar nasıl verilebilir? Bunun siyasi olmadığını nasıl düşünebilirsiniz? Böyle bir kararın tarafsız olduğunu düşünemeyiz. Ortada hak, hukuk, adalet yok. Gayet açık bir oyun oynanıyor. Yargı tamamen iflas etmiş. Hasan Celal Güzel (Eski bakan)
Hukuk dışına çıkıldı
İddianamenin kabul edileceğini bekliyordum. Fakat cumhurbaşkanının dahil edileceğini düşünmüyordum. Ama her şerde bir hayır vardır. Bu olayla bu zihniyetin nerelere vardığını ve nasıl hukuk dışına çıkabildiğini gördük. Bu olay buradaki zihniyeti gösterdi. Halka 'Kardeşim biz her şeyi yaparız.' dediler. Bu süreçte hükümetten Güneydoğu, ekonomi, Avrupa Birliği, asayiş, işsizlik gibi konularda mücadele etmesi de beklenemez. Emre Aköz (Sabah Gazetesi yazarı)
[Mahkemeden notlar] Gazeteciler dondu Borsa beklenmedi
Karar 4,5 saatlik bir bekleyişin ardından geldi. Toplantı saat 10.00'da başladı. Üyeler, yemek arasının ardından tekrar toplandı. Karar 14.30'da açıklandı.
Kararı bir medya ordusu izledi. Canlı yayın istasyonlarıyla ulusal televizyonlar, Başkan Vekili Paksüt'ün açıklamalarını naklen yayınladı.
Gazeteciler, önceki uygulamaların aksine, soğuk havada dışarıda bekletilmelerine tepki gösterdi. Canlı yayın için kameraların içeri yerleştirilmesine izin verildi.
Anayasa Başkan Vekili Osman Paksüt'ün kararı açıklarken Abdullah Gül için cumhurbaşkanı ifadesini kullanmaması dikkat çekti. İddianamede de Abdullah Gül için cumhurbaşkanı sıfatı kullanılmamıştı.
Mahkemenin Borsa'nın kapanma saatini bekleyeceği yönündeki tahminler tutmadı.
İddianamenin bazı bölümleri İP'de çıkmıştı
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, kapatma davasını 14 Mart'ta (cuma) akşam saatlerinde açtı. Yalçınkaya'nın 162 sayfalık iddianamesi tartışma doğurdu. Hukuki yönden eksiklikleri sıralanırken, daha çok 'siyasi' yönüyle irdelendi. Dava ile sürmekte olan Ergenekon soruşturması arasında bağ kuranlar çıktı. Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan bazı isimlerin 'kapatma davası açılacağını' önceden öğrendikleri iddia edildi. İddianamenin bazı bölümlerinin davadan önce İşçi Partisi'nde olduğu da basına yansıdı. Tartışmalar sürerken, Anayasa Mahkemesi raportörü, iddianame üzerinde ön incelemeyi yaptı. Raportörün mahkeme yönetimine teslim ettiği raporunda, 'iddianamenin iade edilebileceği ya da davanın kabul edilebileceği' yönünde iki görüş yer aldı.
71 AK Partili için yasak isteniyor
Dava, AK Parti'nin kapatılmasının yanı sıra aralarında Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan'ın da bulunduğu 71 siyasi hakkında 5 yıl süreyle siyaset yasağı talebini içeriyor. Kapatma kararı çıkarsa, Gül siyaseten yasaklı hale gelecek; ama cumhurbaşkanlığına engel bir durum söz konusu olmayacak. Erdoğan, milletvekilliğini kaybedecek. Bu, hükümetin düşmesi anlamına gelecek.
367 kararı çok tartışıldı
Anayasa Mahkemesi, 1 Mayıs 2007'de çok tartışılan bir karara imza attı. CHP, 27 Nisan'da yapılan 11. cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunun hemen ardından Anayasa Mahkemesi'ne iptal başvurusu yaptı. Yüksek Mahkeme, 3 gün sonra verdiği kararda Köşk seçiminin ilk turunu iptal ederken, ilk iki turda Meclis Genel Kurulu'nda 367 milletvekilinin bulunması şartını getirdi. Meclis tutanağında Genel Kurul Salonu'nda 368 vekilin bulunduğu belirtilmesine rağmen, mahkeme, birinci turu içtüzük değişikliği niteliğinde gördü. Bu kararla Cumhuriyet tarihinde ilk kez cumhurbaşkanlığı seçimi yargı tarafından durdurulmuş oldu. Meclis'in cumhurbaşkanı seçmesini im-kânsız hale getiren karar, hem hukukçular hem de siyasîler tarafından ağır bir dille eleştirildi. Mahkeme gerekçesinde anayasada ve kanunlarda yeri olmayan 'uzlaşma' kavramını ortaya attı. Ancak bunu hiçbir anayasa hukukçusu savunamadı.
ZAMAN