Uri Avnery*
'Savaş, askerlere bırakılamayacak kadar ciddi bir şeydir?, Talleyrand'in hafızalardan çıkmayacak sözüdür. Aynı anlayışla başka birisi de, ? Amerikan başkanlık seçimleri Amerikalılara bırakılamayacak kadar ciddi bir şeydir.?
Amerika, şimdi yeryüzündeki tek süper güç. Uzun bir süre daha böyle kalacak. Amerikan başkanının kararları bu gezegendeki tüm insanları etkiliyor.
Maalesef, dünyanın diğer yerlerindeki insanlar bu seçimlerde yer alamıyor. Ama en azından fikirlerini söyleyebilirler.
Bu hakkımı kullanarak şunu söylüyorum: Ben Barack Obama?yı destekliyorum.
* * *
İlk önce itiraf etmeliyim ki: benim Amerika?yla ilişkim karşılıksız bir aşk. Gençliğimde büyük bir hayranıydım. Benim kuşağımdan birçok kişinin olduğu gibi yeni, insanların idealindeki ve dünyanın özgürlük meşalesi olan bir ülke efsanesiyle büyüdüm. Köleleri azat eden Abe Lincoln?e ve kuşatma altındaki İngiltere?yi kurtarmak için acele eden, Nazi canavarına karşı tek başına direnen ve II. Dünya savaşına tam zamanında giren Franklin Delano Roosevelt?e hayrandım. Vahşi Batı filmleriyle büyüdüm.
Yavaş yavaş bu aldanıştan kurtuldum. Joe McCarthy bana bu yolda yardımcı oldu. İç karartıcı bir düzende Amerika?nın histeri ya da başka bir şeylerin altında olduğunu öğrendim. Ama her defasında uçurumun kenarına geldiğimde beni bir şey geri çekiyor.
I. Vietnam savaşı sırasında gösterilerde yer aldım. 1967 yılında Amerika?daydım ve yaklaşık yarım milyon insanın Pentagon?a yürüdüğü o efsanevi yürüyüşte yer aldım. Binanın girişine ulaştım ve önümde bir sürü soğuk bakışlı askerin ateş etmeye hazır bir vaziyette dikildiğini gördüm. Son anda, İsrail Parlamentosu (Knesset) üyesi biri olarak böyle bir işin içene karışmış olmamın uygunsuz olacağını düşünerek, girişte bulunan pencere aralığından aşağıya atlayıp, ayak bileğimi burktum.
Bir şekilde CIA?in ( veya FBI) kara listesine girdim. Türlü türlü güçlüklerle vize almayı başardım ve sonsuza kadar Amerikan elçiliğinin Tel Aviv?de verdiği hiçbir davette, davetliler listesinde yer alamadım. Bunun, o protestolardan dolayı mı, yoksa Filistin Kurtuluş Örgütüyle bağlantıya geçmemizi sağlayan Mısırlı Yahudi Henri Curielle olan dostluğumdan dolayı mı olduğunu bilmiyorum. Amerikalılar, onu apaçık bir hata sonucu, KGB ajanı olmaktan dolayı yakalamıştı.
Aynı zamanlarda adım, Sovyetlerin İsrail?den insanları davet ettiği listesine de takılıp kalmıştı. Belki de beni CIA ajanı zannediyorlardı. (İsrailli komunist bir parti gazetesi benim için öyle demişti). Böylece aynı anda hem Amerika?nın, hem de Sovyetlerin kara listesinde adı geçen dünyadaki sayılı insanlardan biriydim ? bu benim için gurur vesilesiydi.
Şimdi Amerika?daki Filistin Kurtuluş Örgütünün baş temsilcisi olan arkadaşım Afif Safieh, ?iki Amerika?nın? olduğunu; birincisi yerli Amerikalıları yok eden, siyahları köle yapan Hiroshima ve McCarthy?nin Amerika?sı, diğer de Bağımsızlık Bildirisinin, Lincoln,Wilson ve Roosevelt?in Amerika?sı olduğunu söylüyor.
Buna göre George Bush ilk gruba ait. Obama ise, her yönden onunla zıt biri olarak ikinci grubu temsil ediyor.
* * *
Bir çıkarma işlemiyle biri Obama?ya ulaşabilir. John McCain, Bush?un bir devamıdır. Daha etkileyici, belki de daha zeki ( çok zeki anlamına gelmez). Ama, sonuçta onun aynısı. Aynı politika - çok tehlikeli bir basit fikirlilik ve zehirli güç karışımı. Vahşi batı efsanesinin aynı dünyası, İyi adamlar (Amerikalılar ve yardakçıları) ve Kötü adamlar (diğerleri). Sahte erkekliğin maço dünyası, her şeyin silah namlusunun ucunda göründüğü bir dünya.
McCain, savaşlara devam edecek ve yenilerini de başlatabilir. Ekonomi gündemi aynı ?hayvani kapitalizm? (Shimon Peres'in sözü), olacak ki bu Amerikan ekonomisini ve hepimizin ekonomisini de felakete sürükledi.
Bush?la sekiz yıl yeter. Teşekkürler.
Hillary? Gerçekten, bir kadının dünyanın en güçlü ülkesinin liderliğine aday olmasında potansiyel bir pozitif durum var. Eski bir Yahudi şükran duasının söylediği gibi: ? Sana şükür, Tanrım, Tanrımız, bize bu günleri gösteren.? Feminist devriminin, binlerce yıldır devam eden sosyal dokuyu ve belki de milyonlarca yıllık biyolojik yapıyı değiştirmesinden dolayı, 20. yüzyılın en önemli hareketlerden biri olduğuna inanıyorum.
Bu devrim hala devam ediyor ve kadın bir başkanın seçilmesi bir kilometre taşı olacaktır.
Ama sadece kadın olmak yetmez, hangi kadın olduğu da önemlidir.
Birkaç yıl, İsrail?in gelmiş geçmiş en kötü başbakanıyla mücadele etmekle geçirdim. Hemen hemen tüm kadın liderler ülkelerini savaşa soktu: Margaret Thatcher, Falklands savaşını başlattı, Golda Meir, Yom Kippur savaşının sorumlusu, Indira Gandhi, Pakistan savaşından sorumlu, Filipinlerin ve Sri Lanka?nın şimdiki başkanları da iç savaşların öncüleri.
Bunun klasik açıklaması, erkeklerin olduğu bir dünyada, kadın bir politikacının en az erkekler kadar sert olduklarını kanıtlama çabasıdır. İktidara geldiği zaman o da savaşabilir, ordulara komutanlık edebilir. Hillary, zaten Irak savaşına oy verdiği zaman sert olduğunu göstermişti.
(Yıllar önce, Filistin devleti için geldiğinde, Tel Aviv?deki Amerikan konsolosluğu önünde Gush Shalom onun onuruna bir gösteri yapmıştı. Ona bir demet çiçek vermek istedik. Elçilik görevlileri bize düşman gibi davrandı ve çiçekleri reddettiler. O zamandan beri Hillary?nin ağzından Filistinliler lehine bir kelime bile çıkmadı.)
Kocasının Beyaz Saray fikrine ne kadar destek olduğunu bilmiyorum. Başkanın karısı başkanın yanı başındaki kişidir ve başkan da karısının yanı başındadır. Her ne şekilde olursa olsun, Bill Clinton?un sekiz yıllık başkanlık döneminde İsrail-Filistin barışı adına hiçbir güzel şey olmadı. ?Barış ekibinde? birçok Amerikalı Yahudi vardı ama tek bir Amerikalı Arap yoktu. Tamamen İsrail lobisinin emri altındaydı ve onun gözetimi altında Filistin topraklarındaki İsrail yerleşimcilerin sayısı iki kat arttı.
İsrail?in aslında başka bir ?Billary? dönemine ihtiyacı yok.
Hillary, öğütülmüş politikacılardan biri. McCain, Bush?un bir devamıysa, Hillary de tüm Amerikan başkanlık sisteminin, şimdiki politikanın ve rutin gidişatın bir uzantısı. Ama dünyanın başka bir Amerika?ya ihtiyacı var.
* * *
Diğer Amerika?nın adı Obama. Tam adı: Barack Hussein Obama. Amerika?nın geçmişteki fırsatlar sunan haline olan inancımla, başkanlık yarışında çok ciddi bir yarışmacı olduğunu söyleyebilirim.
Senatör Joe McCarthy?nin aşırılıklarından sonra başkan John Kennedy vardı. Bush?un arkasından da Obama olabilir. Sadece Amerika?da.
Obama?nın büyük mesajı, Obama?nın kendisi. Üç kıtada kökleri olan biri (ve yarı bir başka kökü de Hawaii?de) Eğitimi tüm dünyaya yayılmış biri. Gerçeği Amerika, Afrika ve Asya bakış açısıyla görebilecek bir kişi. Hem beyaz, hem siyah olan bir kişi. Yeni bir tür Amerikalı, 21. yüzyılın Amerikalısı.
Düşünüldüğü kadar toy değilim. Konuşmalarında içerikten çok coşkunun olduğunu fark ediyorum. Başkan seçilirse ne yapacağını bilemeyiz. Başkan Obama bizi hayal kırıklığına uğratabilir. Ama onun rakibi olan diğer iki başkan adayının ne yapacaklarını peşinen bildiğimden dolayı, böyle bir adamın ne yapacağını görme riskini tercih ederim.
Seçim konuşmalarından çok da etkilenmiş değilim. Kendi başıma dört seçim kampanyası idare ettim ve birinin söylemesi ve söylememesi gereken şeyler olduğunu biliyorum.
Hep güvenilirlikle sınırlı. Ama tüm bu konuşmaların ötesinde bir şey milyonlarca kelimeden daha önemli: Obama, cesaret ve bütünlük gerektiren bir zamanda, ilk baştan itibaren Irak savaşına karşı çıktı. Hillary savaşa oy verdi ve duruşunu sadece kamuoyu değişince değiştirdi. McCain savaşı şimdi bile destekliyor.
Biz İsrail?de savaşa ilk başta karşı çıkmak, karar anında, bir ay sonra, bir yıl ya da beş yıl sonra karşı çıkmak arasındaki farkları biliyoruz.
Diğer taraftan, belki de derisinin renginden daha önemli bir gerçek, göbek adı ve belki de ?tecrübe eksikliği? onun aleyhine işleyecek. Seçmen, onlar haksızken haklı olan birini sevmez. İtiraf etmek gibi bir şeydir; o zekiydi, bizler ise aptaldık. Bir politikacı seçilmek istediği zaman, haklı olduğu gerçeğini saklamasının gerektiğini bilmelidir.
Kişisel bir not; doğuştan iyimser biri olarak Obama?nın iyimserliğini seviyorum. Umut kırıcı olmak yerine umut veren bir adayı daha çok tercih ediyorum. İyimserlik aksiyona vesile olur, kötümserlik ümitsizlikten başka hiçbir şeye yaramaz.
Amerika?nın tümden değişime ihtiyacı var. Sadece bir yıkama ya da cilalama ya da astar boyasına değil. Yeni bir motora, tüm liderliğin değişmesine ve dünyadaki övülen yerini tekrardan elde etmeye ve değerleri değiştirmeye ihtiyacı var.
Obama bunu yapabilir mi? Öyle ümit ediyorum. Ama diğerlerinin bunu yapamayacağına kesin eminim.
* * *
Burada bir Yahudi hemen şu klasik soruyu sorar. Yahudiler için iyi mi olacak?
Amerikan Yahudileri adına konuştuklarını iddia edenler, kimse tarafından seçilmemiş ?liderler?, kokuşmuş ?örgütlerin? şefleri pis bir karalama kampanyası yapıp, ona karşı kurnazca işler tertipliyorlar. Eğer göbek adı Hussein ise ve zenciyse mutlaka ? Arap aşığı? olmalıdır. Ve kendini Yahudi karşıtı olan Louis Farakhan?dan uzak tutmamıştır.
Aynı ?liderler? Amerika?daki iğrenç ırkçılarla aynı yatakta yatıyor, gerici, köktendinci ve kan lekeli neo-conlarla. Ama birçok Amerikalı Yahudi kendi yerlerinin orası olmadığını bilir. Böyleleriyle yapılan kutsal olmayan ittifakların sonuçları kaçınılmaz olacaktır. Yahudiler her zaman olmak zorunda oldukları yerlerde olmalıdır: aşamalı kamplarda, eşitlik için uğraşan ve devletle dinin ayrı olduğu yerlerde olmalılar.
Şu sorulmalıdır: İsrail için iyi mi olacak?
Üç aday da AIPAC?ın dizlerinin dibine kapanmıştır. İsrail yönetimine bu üçlünün yaltaklık yapması iğrençtir. Hepsi de bir bütünlükten uzak olmayı gösterir. Ama biliyorum ki başka seçenekleri yok. Amerika?da işler böyle yürüyor.
Buna rağmen Obama, cesur bir cümle söylemeyi başardı. Cleveland?da bir grup Yahudi dinleyicinin önünde konuşurken: ? İsrail?i destekleyen toplulukla aranızda, tereddütsüz Likud yanlısı bir tavır sergilemediğiniz sürece bir gerginlik vardır, İsrail karşıtı olarak yorumlanırsınız ve bu da İsrail?le dostluğunuzun bir ölçüsü olamaz? dedi.
Ümit ediyorum Amerikan Barack (Arapça kutlu anlamında), seçilirse İsrail?li Barak (İbranicede yıldırım demek) haline dönmez.
Gerçek dostluk şu anlama gelir: arkadaşının sarhoş olduğunu gördüğün zaman, ona araba sürmesi için cesaret vermeye kalkmazsın. Onu evine götürmeyi teklif edersin. Ben de bizim liderlere : ?Sevgili arkadaşlar siz güç sarhoşu olmuşsunuz. Anayolda aşırı hız yapıyorsunuz, sonunda da uçurum var!? deme cesaretine sahip bir Amerikan başkanına özlem duyuyorum.
Belki Barack Obama böyle bir arkadaş olur. Bu da bize bir nimet olur.
Bu makale M. Hasan UNCULAR tarafından TIMETURK adına tercüme edilmiştir.