Dünyanın en savunmasız kesimini oluşturan milyonlarca insan risk altında. Bu duruma etkin ve ivedi çözüm bulunması gerekiyor.
Dünya liderleri tarafından 2000 yılında kabul edilen Bin Yıl Kalkınma Hedeflerinin ilkini açlık çeken insan sayısını 2015 yılına kadar yarı yarıya azaltmak oluşturuyor. Bu kendi başına zorlu bir görev. Ayrıca sadece diğer ülkelerin gerisine düşmüş Afrika ile de sınırlı değil. Dahası müthiş bir sorunlar yumağı ile karşı karşıya kalmak üzereyiz.
Temel tarım ürünlerinin ? buğday, tahıl ve pirinç ? fiyatları son altı ayda yüzde elli ve üzerinde artarak daha önce görülmemiş seviyelere ulaştı. Küresel gıda stokları ise tarihteki en düşük seviyelerinde. Bu durum Hindistan ve Çin gibi büyük ekonomilerde artış gösteren talep ve dünyanın bir çok yerinde tarım ürünlerini harap eden iklim bağlantılı kasırga, su baskını ve kuraklık gibi bir dizi nedenden kaynaklanıyor. Yüksek petrol fiyatları gıda ürünlerinin nakliye maliyetinin ve gübre fiyatlarının artmasına yol açıyor. Bazı uzmanlara göre ise biyoyakıtlar nedeniyle insanların besin kaynaklarında azalma oluyor.
Bu gelişmelerin sonuçları yaygın olarak görülüyor. Batı Afrika?dan Güney Afrika?ya kadar bir çok ülkede gıda maddeleri ile bağlantılı ayaklanmalar patlak veriyor. Gıda maddelerini ithal etmek zorunda olan ülkelerde açlık çeken insanlar hayat pahalılığındaki artışı protesto etmek için sokak gösterileri yapıyor. Kırılgan demokrasiler gıda güvenliği olmaması nedeniyle üzerlerinde büyük bir baskı hissediyor. Bir çok hükümetin gıda maddelerine ihracat yasağı ve fiyat kontrolü getirmesi sonucu piyasalar çalkalanıyor, ticaret yeni sorunlarla karşılaşıyor.
Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai?nin artan fiyatlar nedeniyle uçurumun kenarına sürüklenen 2,5 milyonun üzerinde insana yiyecek sağlanmasına yardımcı olmak amacıyla Ocak ayında 77 milyon ABD doları tutarında yardım talep etmesi bu konudaki örneklerden sadece biri. Karzai yaptığı bu talep ile endişe verici bir gerçeğe dikkatleri çekti: Ortamala bir Afgan ailesi 2006 yılında gıda ihtiyacını karşılamak için gelirinin yüzde 11?ini harcar iken artık yüzde 45?ini harcamak zorunda kalıyor.
İşte açlığın bu yeni yüzü bir zamanlar güvence altında olan toplumları da giderek daha fazla etkilemeye başlıyor. Ve en ağır darbeyi de günde 1 ABD doları ya da daha az bir gelir elde eden ?en alttaki milyarlık kesim? alıyor.
İnsanlar bu derece yoksul olduklarında ve enflasyon zaten az olan gelirlerini erittiğinde genellikle iki yoldan birine başvuruyorlar: daha az yiyecek almak ya da besin değeri daha düşük gıdalara yönelmek. Bu da daha fazla açlık ve daha sağlıksız bir gelecek sonucunu doğuruyor. Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programının (WFP) gözlemlerine göre daha önceleri farklı ve besin değeri yüksek gıdaları alabilen aileler artık tek bir tahıl ürününe yöneliyor ve günde üç yerine iki hatta tek öğün yemek yiyor.
Uzmanlara göre gıda fiyatlarında düşüş yaşanmayacak. Uzmanların tahminleri doğru çıksa bile açlığı yenmemizi ve açlıkla ilgili Bin Yıl Kalkınma Hedefine ulaşmamızı sağlayacak araçlara ve teknolojiye sahibiz. Ne yapacağımızı biliyoruz. İhtiyaç duyduğumuz ise siyasi irade ve kaynakların etkin ve verimli kullanılması.
Öncelikli olarak acil insani ihtiyaçları karşılamalıyız. WFP bu yıl dünya genelinde 73 milyon insanı ?ki buna Darfur?da hergün yiyecek sağladığı 3 milyon kişi de dahildir- doyurmayı planlıyor. Ancak WFP?nin bunu yapabilmesi için sadece gıda fiyatlarındaki artışı karşılayabilmek amacıyla ilave 500 milyon ABD dolarına ihtiyacı var. (Not: WFP gıda alımlarının yüzde 80?ini gelişmekte olan ülkelerden yapıyor).
İkinci olarak ise açlık ile başa çıkmaya çalışan ülkelere yönelik BM programlarını güçlendirmeliyiz. Bu çalışmanın, uzun vadeli çözümler için çalışılırken acil olarak ortaya çıkabilecek ihtiyaçlara karşı sosyal güvence sağlayacak güvenlik ağı programlarını da mutlaka kapsaması gerekiyor. Doğal felaketlerin etkilerini azaltmak amacıyla bir erken uyarı sistemi kurmamız da şart. Okullardaki beslenme saatleri ?ki günde 25 cent?in altında bir maliyeti vardır ? bu yönde etkin bir araç olabilir.
Üçüncü olarak ise, hem iklimle bağlantılı şokların tarım üzerinde artan etkileri hem de iklim değişikliğinin uzun vadeli sonuçları ile başa çıkabilmeliyiz. Örneğin gıda güvenliğinden yoksun toplumların bu durumun üstesinden gelmelerine ve adapte olabilmelerine yardım etmek amacıyla kuraklık ve su baskını savunma sistemleri oluşturmalıyız.
Son olarak ise, tarım ürünlerindeki verimliliği artırmalı ve piyasayı daha etkin hale getirmeliyiz. Yaşanan gıda açığının yaklaşık üçte birinin önemli bir bölümü, tarım ürünü dağıtım şebekelerinin iyileştirilmesi ve küçük çiftçilerin pazarla daha iyi irtibatlandırılmaları halinde azaltılabilir. Gıda ve Tarım Örgütü ve Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu gibi BM kuruluşları hali hazırda açlığa kalıcı bir çözüm bulacak bilim ve teknolojileri ortaya koyarak Afrika?da ?yeşil devrimi? teşvik etmek amacıyla Afrika Birliği ve diğer taraflar ile çalışmalarını sürdürüyor.
Ancak bu ilerisi için yapılan bir çalışma. Bugün burada yapmamız gereken ise artan gıda fiyatlarından dolayı darbe alan dünyanın açlık çeken insanlarına yardım etmek. Bu da, konuya daha yeni eğilenlerin krizin ve harekete geçmenin aciliyetini görmeleri gerektiği anlamına geliyor.
Kaynak: gazeteport.com.tr
Ban Ki-moon, BM Genel Sekreteri yazdı
Küresel Açlığın Yeni Yüzü: Gıda fiyatları hızla artıyor. Açlık ve yetersiz beslenme giderek daha büyük bir tehtid haline geliyor.
18 Yıl Önce Güncellendi
2008-03-26 13:16:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara