Dolar

34,8731

Euro

36,7237

Altın

3.049,51

Bist

10.058,47

Hindistan Tibet baş ağrısı ile uyanıyor

Hindistanlılar için Tibet meselesini savunmak oldukça güç. Hindistan kamuoyunda bu meseleye sürekli ?oksijen verilmeli?, neticede sıkıcı hale gelmek üzere.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-03-24 08:31:00

Hindistan Tibet baş ağrısı ile uyanıyor

M. K. Bhadrakumar*

Dharamsala, Hindistan ? Çin?in Tibet Özerk Bölgesinin başkenti Lhasa?da geçen Cuma günü ortaya çıkan şiddet ve barbarlık saatleri içerisinde Hindistan Himalayalarına karşı kurulmuş Dharamsala kasabası aylarca gemi yolculuğundan sonra henüz limana çıkmış bir gemi dolusu denizciyi bekleyen bir asil kadın gibi kendine çeki düzen vermişti.

Kasaba, burada yaşayan 8000 güçlü Tibet toplumunun ruhani lideri ve şimdiki başı olan Dalai Lama?nın başkanlık ettiği ?sürgündeki hükümet? diye adlandırılan Tibetlilerin merkezidir. (Dharamsala, aynı zamanda ?Küçük Lhasa? diye adlandırılır, kelime anlamı olarak ?Dinlenme Evi? demektir ve 1849?da Hindistan?ın İngiliz idarecileri tarafından garnizon kasabası olarak kurulmuştur.)

Dalai Lama son 24 saatte Dharamsala inen batılı medyacı kalabalıklarından aldığı dikkatle tatmin olmasının nedeni vardır. Lhasa şiddetle sarsıldığından beri uluslar arası medyada ünü yeniden güçlendi. Batılı medyanın büyük köpek balıkları vardıktan sonra Pazar günü öğleden sonrası için özel bir konferans programladı. Durum olasılıklara gebeydi. Konferansta Dalai Lama Çinli otoritelerine karşı sert konuştu. En önemlisi, yaklaşık yirmi yıldır Tibet?teki en kötü kargaşada Tibet?i sakinleştirme çağrısını açıkça reddetti.

Tibetliler Çin hükümetinin baskısına karşı koymaya devam ederken protestolar Pazar günü Tibet?ten üç komşu ilçeye yayıldı. Tibet toplulukları olan Sichuan, Qinghai ve Gansu ilçelerinde kızgın gösteriler çıktı.


Tibet?in başkenti Lhasa Çin karşıtı şiddetli ayaklanmada yer alan insanların teslim olması ya da ciddi cezayla karşı karşıya kalacakları müddetin son gecesinin gününde Pazartesi günü gergindi. Diğer kaynaklar rakamı çok daha fazla tahmin etse de Tibetli resmi makamlar 16 kişinin öldüğünü düzinelerce insanın yaralandığını söylüyor.

Dalai Lama; ?Tibet?teki durum patlama hazır hale geldi ve ben değil sadece bir mucizevî güç bunu kontrol edebilir.? dedi.

Bunun son valsı olabileceğini fark etmiş görünüyor. Çin?i ve özelde de bir zamanlar Tibet?te Çin Komünist Partisi?nin başkanı olan Başkan Hu Jintao?yu utandırma potansiyeli hiç hızla yaklaşan Ağustos ayındaki Beijing Yaz Olimpiyat Oyunları kadar büyük olmamıştı. Dalai Lama Tibet?te ?kültürel soykırımı? serbest bıraktığından Çini suçladı ve uluslar arası araştırma talep etti. Ancak şu şekilde konuştu: ?Çin?den bağımsızlık değil gerçek özerklik istiyoruz.?

Tibet birden tehlikeli bir yola girdi. Yirmi yıllık bir aradan sonra Lhasa?da şiddet patladı. Bu tür büyük ölçekli bir şiddete en son 1987?de şahit olunmuştu. Cuma günkü şiddetin ne kadarının önceden planlanıp Tibet?in dışından yönetildiğini, Dharamsala?dan değerlendirmek zor. Çinli yetkililer ?Dalai Lama hiziplerinin? şiddeti tahrik ettiğini iddia ettiler. Ancak bir şey göze çarpıyordu.

Tibetli ?sürgündeki hükümetin? parçasıyla tam bir koordinasyonun siyasi ve propaganda alanında yüksek kalitede aksiyona yol açması Cuma günkü patlamanın en az seviyede önceden tahmin edilmesinde biraz şüphe bırakıyor. Buradaki Tibetli eylemciler daha açık sözlü. Karışıklıkları aslında beklediklerinin ipuçlarını vermişlerdi. Ancak nasıl bildiklerini veya işbirlikçilerinin kimler olduğunu ya da bildikleriyle ne yaptıklarını ayrıntılandırmayı reddediyorlar.

Hala kar serpilmiş kış görüntüsüyle Himalaya doruklarına karşı kurulan Dalai Lama?nın sarayı ve çevresi komünizmi tahrif eden serbest teolojiyle karışık dramatik bir siyasi neden için etkileyici bir yer sağlıyor.

Bir düzine yakışıklı Tibetli genç başlarında bantlarıyla saçlarını havalandırarak kızıl Çin ulusal bayraklarını Dharamsala caddelerinde yaydılar ve üzerine basarak çiğnediler ve bir grup Hindistanlı polis de sessizce seyretti. Dalai Lama?nın sarayının kapılarına baraka kuruldu. Burada Tibet?in Çin hükümetine karşı protesto eden Tibetli eylemciler tarafından ?hızlı nöbetleşme? gözlemleniyordu.

Batılı televizyon kameraları merakla Avrupa ve Kuzey Amerika?daki salonlarda yansıtmak üzere resimlerini hızlı hızlı çekiyorlardı. Dalai Lama?nın sarayı Batının ılık bahar güneşi dikkatinin karşısında uzanıyordu.

Birleşmiş Devletler Millet Meclisi sözcüsü Nancy Pelosi?nin umduğu gibi Salı günü bu Himalayaların küçük köyü Dharamsala?da daha fazla heyecan vardı. Irak?ta ve Afganistan?da konaklamadan direk Dharamsala?ya ilerliyor görünüyordu. Pelosi birkaç ay önce Dalai Lama için bir Kongre madalyası ayarlama girişiminde bulunmuştu ve Çin şiddetli bir şekilde bunu protesto etmişti. Beijing George W Bush hükümetine bu tür dostluğa yakışmayan davranışların ABD-Çin ilişkilerine gölge düşüreceği uyarısında bulundu.

Dalai Lama Pelosi?nin seyahatinin uzun zaman önce programlandığına basın toplantısında ısrar etti. Onu eski bir dost diye tanımladı. Ancak ziyareti her şeye rağmen Hindistan için garip bir zamanda gerçekleşiyordu. Delhi ?kötülük görme, kötülük duyma? tavrını uyguladı. Ancak Çinlilerin etkilenip etkilenmediğini görmek gerekiyor.

Aslında ABD ve Çin?i dahil eden, Hindistan?ın yer tedarik ettiği hassas üç yönlü diplomatik bir tango başlıyor gibi ve Hindistan için karışıklığa dönüşecek gibi. Eski bir Afrika deyişi vardır; filler dövüşürken çimenler ezilir. Çin son aylarda durmaksızın uzakta bir şablon görecektir. Amerikan bölgesel politikasının sözcüleri olarak geleneksel olarak bilinen Hindistan birleşik medyası Hindistan-Çin ilişkilerine aşırı hızda toz sıçratmakta.

Hindistan stratejik topluluğundaki Hindistan dış politikasında yüksek seviyede hizmet eden ve yönetimdeki Kongre partisine yakın eski diplomatları da içeren etkili sesler kavgaya atladılar. İddiaları Tibet?in Çinle Hindistan?ın kolay kontrol edilemeyen sınır ihtilafının merkezinde olduğudur. Çin?in sınır ihtilafında iddiaları bastırarak ruhundaki metaneti gösterdiğini iddia ediyorlar. Onlara göre Çin kasti olarak Hindistan?ı ?provoke ediyor? çünkü Beijing Tibet?i ?zorla kontrol altına alana? kadar Delhi ile sınır ihtilaflarını çözmeye hazır değil. Tibet Delhi?nin tek manivelası iken Hindistanla mevcut gölge boksunda ihtimallerin Çin?den yana olduğunu görüyorlar.

Aynı zamanda son yıllarda Hindistan dış politika oryantasyonlarında ABD yanlısı bir geçiş olmakta. Mevcut hükümet ABD politikasıyla bölgesel politikalarını uyumlu hale getirmek için çok çalıştı. Neredeyse çevirmedik taş bırakmadı; Kosova?da, Filistin probleminde veya Afganistan?da.

Bu perspektiften Lhasa vahşetine karşı güçlü Hindistan reaksiyonu önem arz ediyor. Öncelikle Çin?in iç meselesi olan bir meselede Hindistan?ın tepkisinin garanti olup olmadığı belli değil. Sorun diplomatik münasebetler yoksa Lhasa?da gerçekleşen doğrular ve yanlışlar değil. İkinci olarak, Delhi çift standart uygulayamaz. Herhangi bir dünya başkenti Delhi?yi zaman zaman Hindistan?ı sarsan şiddet olaylarının söylenmeye başladığı bir nokta yaparsa bundan Delhi memnun olmayacaktır. Delhi eskiden Hindistan?daki Hindu-Müslüman şiddetine Pakistan nota verdiğinde tepki göstermişti.

Hindistan Dış İşleri Bakanlığı Lhasa?daki ?sarsıcı durum ve şiddet? üzerine ?üzüntüsünü? ifade etti. ?tüm dahil olanları? (yani, Tibetli eylemcilerle Çin yetkililerini) ?durumu düzeltmeye ve Tibet?teki bu sorunun nedenleri ortadan kaldırmaya? davet etti.

Şüphesiz Delhi Çin?in iç meselesi üzerine sıkı kuralcı olmayı tercih etti. Ancak mevcut durumda Washington?u memnun etse bile geri tepebilir. Ne anlamlıdır ki, yeni gelen haberlere göre 60 üyeli İslam Konferans Kuruluşu Dakar, Senegal?deki Cuma günkü zirve toplantısında oybirliğiyle bir karar geçirdi. Bu kararda ?uzun süredir çözümlenememiş Keşmir ihtilafı hakkındaki endişelerini? ifade ediyorlardı ve Keşmirli insanların kendi özerklik hakkını kuruluşun desteklediğinin altını çiziyorlardı.

Hindistan Dış İşleri Bakanlığı İslam Konferans Kuruluşunun beyanını hemen reddederek şöyle dedi; ?İslam Konferansı Kuruluşunun Hindistan?ın ayrılmaz bir parçası olan Jammu ve Keşmir dahil Hindistan?ın iç ilişkileriyle ilgili meselelerde söz hakkı yoktur. Biz (Hindistan hükümeti) bu tür yorumları şiddetle reddediyoruz.?

Elbette Delhi doğru olanı yaptı. Delhi?de hiçbir hükümet Hindistan?ın egemenliğini ve bölgesel bütünlüğünün azaltılmasına izin vermeyecektir. Eşit şekilde merkezi mesele Dharamsala halkının bir geleceğinin olup olmayacağı meselesidir. Hindistanlı strateji uzmanları Delhi?nin bir ?Tibet kartı? tutuyormuş gibi davranarak giderek aptallaşıyorlar. Dharamsala?ya bir ziyaret onları 73 yaşındaki Dalai Lama bir kere sahneden inerse Tibet toplumunun burada karışıklık içinde olacağı ciddi gerçeğiyle yüz yüze getirecektir. Sırf fiziksel varlığıyla bu yere hükmediyor.

Yüzlerce Tibetli gösterici Pazar günü kasabanın merkezinde yürürken yerel Hindistanlılar günlük yaşamlarına devam ettiler. Hindistanlılar ve Tibetli Budistler Dharamsala?da su geçirmez dairelerde yaşıyorlar. 49 yıldan sonra bile çok zor birbirine karışıyorlar. Hindistanlılar hali vakti yerinde olan Tibetli ?mültecilerin? nispeten daha kibirli olduklarından şikayet ediyorlar. Bu özellikle çeşitli nedenlerle Himalayalardaki bu egzotik kasabaya akın eden Batılı yurttaşlarla rahata eren ikinci nesil Tibetlilerin arasında böyledir.

Yerel Hindistanlılar zengin Tibetlilerin malları uçuk fiyatlara satın almasından şikayetçi. Hindistanlı strateji uzmanlarının fildişi kulelerinde ne yazdıklarının hiç önemi yok, Tibet sıradan Hindistanlılar arasında ?popüler? bir mesele değil. Bu sebeple, tüm durumla ilgili olarak bir geçek üstücü dokunuş var. Bir ?uygarlık? açısı var şu kadar ki Hindistanlılar Budizme karşı geniş ölçüde umursamazlar. Dharamsala?daki Budist manastırlarına akın eden Batılı yurttaşlar Tibet ilaçları, yoga, mistisizm ve elbette Buda felsefesi hakkında bir şeyler öğrenmeye meraklılar. Ancak Hindistan?ın ovalarının sıcağından kaçan tek tük turistten başka bu manastırlarda Hindistanlı görmek pek mümkün değildir.

Hindistan tarihinin üzücü gerçeği ülkenin Budizme hayat veren ülke olması ama ?Hindu dini uyanışı? adı altında Budizmi büyük ölçüde sonradan yok etti ve Hindistan kültürel bilincinden tüm izlerini acımasızca sildi. Gene de Budizm felsefi anlamda Hindistan medeniyetinin en iyi çiçeği olarak hala yaşamakta.

Bu sebepten dolayı sıradan Hindistanlılar için Tibet meselesini savunmak oldukça güç. Hindistan kamuoyunda bu meseleye sürekli ?oksijen verilmeli?, neticede sıkıcı hale gelmek üzere. Ancak bu geleceği düşünmektir. Şu an için ?bağışlar? adı altında bu küçük kasabaya şüphesiz çok para akmakta.


*M K Bhadrakumar 29 yıldan fazla süredir Hindistan Dış İşleri Servisinde profesyonel diplomat olarak görev yapmakta, Hindistan?ın (1995?1998)Özbekistan ve (1998?2001) Türkiye büyükelçiliğini içeren görevlerde bulunmuştur.



Bu makale Hale Akman tarafından TIMETURK için tercüme edilmiştir.

 

 


SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara