SURİYE-İSRAİL ÇATIŞMASI SON DÖNEMEÇTE
Abdullah Hasan*
ÇÖZÜM BELİRTİLERİ
Bu belirtiler İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak?ın, çıkmaz sokakta ilerleniyor kanaatinden dolayı Filistinlilerle görüşmekle oyalanmak yerine Suriye?yle barış sürecini canlandırmayı daha tercih ettiğine dair ikide bir verdiği tüyolarda ortaya çıkıyor.
Barak, Golan sakinlerine Suriye kimliğini taşımaya izin vermek suretiyle Suriye?yle barış görüşmelerini başlatacak adımları atmaya hazırlanıyor. Türkiye?ye yaptığı son ziyarette Türk makamları aracılığıyla bu niyetini Suriyeli yetkililere ulaştırmaya gayret etmişti. Suriye makamları şuan bu kararın kapsayacağı vatandaşların isim listesini hazırlamakla meşgul
Bu konudaki mevcut bilgiler Suriye?de eğitim gören 400 Golanlı öğrencinin geçtiğimiz şubat ayında Suriye kimlik kartlarına kavuştuğunu gösteriyor. Böylece 1967 yılından bu yana Suriye kimliği taşıyan ilk Golanlı grubu bu öğrenci grubu oluşturuyor.
Ancak bu gelişmeye ilişkin farklı bir yaklaşım bunun anlamsız olduğunu ve ihtimal dışı bir şeyi yüklemenin mümkün olmadığını söylüyor. Zira İsrail zaten düzenli bir şekilde artan Arap nüfusundan rahatsız.
İsrail?in Golan?ın Arap sakinlerine İsrail kimliğini kabul ettirmede başarısız olması bu Arap nüfusunun İsrail toplumuna katılım ve entegrasyonu sağlıyamaması ayrıca yetmişli yıllarda Golan?da mezhebe dayalı bir oluşum oluşturma projesinde başarısız olmasını gözönünde bulunduran bu yaklaşım,yukarıda anlatılan girişimi İsrail?in bir PR çalışması noktasında değerlendiriyor: Amaç Suriye?ye karşı bir savaş başlatmayı kolaylaştırmak için uluslar arası kamuoyunda bu ülkenin imajını bitirmek,başka bir deyişle bu ülkeyi İsrail?in ?barış için uzattığı eli? elinin tersiyle iten ve ?terörizmi? besleyen bir ?şeytan olduğunu? dünyaya göstermek.
Bu yaklaşımın sahipleri buna delil olarak başta Ehud Barak olmak üzere siyonist yetkililerin, skeri kanat sorumlusu Hacı İmad Mugniye?nin şehit edilmesinin intikamı olarak Hizbullah?ın İsrail hedeflerine yönelik gireşebileceği herhangi bir eylemin sorumluluğunu Suriye ve İran?a yükleme girişimlerini gösteriyor.
GOLAN TEPELERİ ÇÖZÜM DIŞINDA
Çözüm seçeneğinin tercih edilmemesinin en önemli nedeni Golan?ın İsrail ile Suriye arasında ?jeopolitik bir iddiaya? dönüşmüş olmasıdır. Suriye Golan?ı kendisine ait ve eksiksiz olarak iade edilmesi gereken bir parça olarak görürken İsrail Golan?a güvenlik,ekonomik ya da özelikle su ihtiyacı gerekçesiyle kendisinin bir parçası gözüyle bakmaktadır.
İsrail bu yaklaşımını devlet ve toplumun geleceğine dair ayrıntılı bir plan olan ?İsrail 2020? projesiyle taçlandırdı. Zira proje sahipleri 21.5 bin mt2 olan İsrail?in yüzölçümünün işgal altındaki 1154 km2?lik Golan yüzölçümünü de kapsadığını ancak Batı Şeria ve Gazze Şeridini kapsamadığını kabul ediyorlar.
Bunun üzerine Amerikan Connecticut eyaletinde bulunan Hartford Üniversitesi Greenberg Yahudi araştırmaları İsrail Devleti?nin 60. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Batı Şeria, Gazze Şeridi, işgal altındaki Golan Tepeleri ve işgal altındaki diğer Arap topraklarını içeren bir harita yayınlayarak burayı İsrail Devletinin kabul edilmiş bir parçası olarak kabul etti.
Bu bağlamda Golan bölgesel yerleşim meclisi İsrail hükümetinin de onayıyla işgal altındaki Golan topraklarında yerlebir edilen ve üzerine İniam yerleşim bölgesi inşa edilen el-Amudiye köyü yakınlarında 40 dönümlük bir arazi üzerinde yeni bir tatil köyü inşa etme kararı aldı.
İnşaatı 2010 yılında bitecek olan bu yeni tatil köyü için İsrail hükümeti 30 milyon dolar tahsis etti. Köy 80 ile 100 evden oluşacak.Evler İniam yerleşim merkezinde yeni inşaat çalışmalarını yürüten mimarların hazırladığı projelere göre 18. yüzyıl fransız köy mimarisi tarzında olacak.
ÇÖZÜMSÜZLÜK
ABD Suriye?ye sadece ekonomik ve mali alanda değil çok daha kapsamlı yaptırımlar uygulamakta ısrar ediyor.
Gazetelerin verdiği bilgiler, ABD Başkanı George Bush Ortadoğu?ya yaptığı son gezide İsrail Başbakanı Ehud Olmert?le Suriye limanlarına ambargo uygulama ihtimallerini tartıştığını gösteriyor. Tabii Amerika?nın bu ambargo ısrarı Suriye ile İsrail arasında barış için yürütülecek herhangi görüşmenin önünde bir engel olarak yansıyacaktır.
Amerikan siyasetinin bir uzantısı olarak kendi temposunu ayarlayan İsrail?in Amerikan iradesine uymaktan başka çaresi yoktur. Üstelik Golan?dan vazgeçmeyi gerekçelendirecek herhangi bir bedel olmadığını gördüğü için İsrail?in özel çıkarları Golan üzerindeki işgalini sürdürmeyi gerekli kılıyor.
İsrail Ulusal Güvenlik Enstitüsü araştırmacı üyesi General Guir Eland?ın ?İsrail ve Suriye arasında imzalanacak bir barış anlaşması neyi kazandırmayacak?? isimli raporu da buna işaret ediyor.
Rapor Suriye?yle yapılacak bir anlaşma kapsamında çözümlenemeyecek hususlar içeriyordu:
- Suriye?yle anlaşmayla,özünü nükleer tehdidin oluşturduğu İran tehlikesi devre dışı kalmıyor.Bu tehlike gelişmeye ve büyümeye devam ediyor. Suriye?yle anlaşma olsun olmasın bu sorun var olmaya devam edecektir.
- Suriye?yle bir barış anlaşması Filistin sorununu çözmeyecektir. Suriye?yle İsrail arasındaki çatışma iki devlet arasında bölgesel bir çatışmadır. Dünyada bu çatışmanın benzeri onlarca çatışma vardır, bazıları onyıllarca hatta yüzyıllarca devam ediyor. Bazıları da çözüme kavuşmuştur, bazılarına çözüm bulunamamıştır. Bazılarının da hiç çözümü olmayacaktır. İsrail-Suriye anlaşmazlığı çözülürse problemi bir çok yönden daha çetrefilli hale getirecek ayrıca Filistinlilerle olan sorunu çözmeye yardımcı olmayacaktır.
- Suriye?yle anlaşmazlığın çözüme kavuşturulması Filistinliler açısından bir nevi bir tokat olacak ayrıca artarak devam edecek olan bir intifadayı hızlandıracak
- Filistinlilerle 4 Haziran 1967 sınırlarına dayanmayan bir barış çözümüne ulaştıracak fikirler ortaya çıktığında ve Suriyelilerle bu sınırlar temelinde gerçekleşecek bir çözüm halinde Filistinlilerle olan süreci çok zor hale getirecektir.
- Bir barış anlaşması Lübnan sorunu haletmeyecektir,eskiye göre burada büyük bir değişiklik vardır. Suriye?nin Lübnan?dan çıkması Hizbullah?ın güçlenmesine ve İran müdahelesinin artmasına neden oldu. Suriye ile bir anlaşma olursa Hizbullah olduğu gibi kalacak hatta belki de Lübnan meselesini daha da tırmandıracak.
- Suriye?yle barış İsrail?in Arap Dünyasıyla ilişkilerinde tam bir çözüm sağlayamacaktır. Çünkü düşmanlığın kaynağı İsrail-Filistin çatışmasıdır. Dolayısıyla bu çatışma çözümlenmeden Suriye gibi herhangi bir devletle yapılacak bir barış anlaşması en iyi ihtimalle Ürdün?le yapılan anlaşma gibi olacak, başka bir ifadeyle ciddi manada büyük bir problemi halletmiş olmayacak
- Anlaşma İsrail?in Dünyadaki konumu meselesini halletmeyecek. Yukarıda belirtildiği gibi rapor şu soru sorarak İsrail?in Suriye ile çözüm önerisini reddeceği gerçeğinden yola çıkıyor: 30 ila 40 sene zarfında tam anlamıyla bir beton yığınına dönüşecek olan bir ülkede yaşamak istiyor muyuz?
Yukarıda anlatılanların ışığında rapor bu soruya şu cevabı veriyor: İçinde deniz, doğal manzara, su, tarım ve çokça yahudi tarihi olan bir ülkeye şiddetle ihtiyacımız var. Bu yönden Golan tepeleri bir güvenlik ihtiyacından daha fazlasını temsil ediyor, çünkü Golan İsrailli?nin genel psikolojisinin bir parçasıdır, bunu özür dileyerek ele almamızı gerektirecek bir neden yoktur.
SAVAŞ BELİRTİLERİ
Suriye geçtiğimiz son beş ay içerisinde İsrail?den,hedef ve işaretleri belli iki mesaj aldı. Birincisi 6/9/2007?de Deyr ez Zor bölgesinin bombalanması ikinci mesaj ise Hizbullah?ın silahlı kanat sorumlusu Hacı İmad Mugniye?nin suikaste kurban gitmesi.
İsrail bu iki mesajla Temmuz 2006 savaşında çok açık bir başarısızlığa uğrayan ordusunun caydırıcı gücünü yeniden kabul ettirmeyi başarmak arasında bir bağ kurmak istedi. Bu iki mesaj savaşın sürdüğünü gösteriyor.
Ancak İsrailli resmi makamlardan sızan bilgilere göre Suriye?ye mesaj yolluyan kutuplardan biri de Mossad Başkanı General Meir Dagan?dı. 15/2/2008 tarihli Maariv gazetesinde gazeteci Amir Rababort?un açıkladığı gibi Dagan Hizbullah?ın 12 Temmuz 2006?da iki İsrailli askeri esir almasından sonra İsrail karar alıcılarından Suriye?ye hemen saldırmayı talep etmişti.
Rababort Dagan?ın, Lübnan?da ipleri elinde bulunduran ve Hizbullah saldırılarının kaynağını oluşturanın Suriye olduğu gerekçesiyle bu talebini aynı günün akşamında tekrarladığını ifade etti. Öyleyse durum ne gerektiriyorsa onun yapılması lazım.
Savaş esnasında Fransa ve ABD İsrail?den savaş cephesinin genişletilerek Suriye?yi kapsar hale getirilmesi talebinde bulundu.Ancak İsrail ordusunun gücünün sınırlarını ve karşı karşıya kaldığı krizin derinliğini kavraması bu durumun oluşmasına engel oluşturdu.
Venograd nihai raporuna ilişkin batılı bir çalışma İsrail?le Lübnan arasında Suriye hedeflerine saldırmayı da kapsayan yeni bir savaşın çıkma ihtimalinin çok ciddi olduğunu söylüyor. Hizbullah?ın askeri ve füze gücünün giderek artmasıyla ilgili olsun ya da 2006 yazında olduğu gibi Hizbullah?la ilgili hesaplarda yapılan yanlışlık neticesi olsun Olmert Hükümetinin alacağı karar neticesinde ya da Suriye ve İran?ın kendi hesaplarını sonucu alacağı ve Hizbullah?a uygulatacakları karar neticesinde olsun veya Nükleer silaha sahip olmak isteyen İran?ı engellemek için İsrail, Amerika ve Uluslararası çevrelerin ısrarları sonucu çıkacak bir İsrail-İran çatışması neticesi olsun bu savaş ihtimali çok ciddi olarak önümüzde duruyor.
Venograd Raporuna ilişkin batılı çalışma, Lübnan?la askeri yüzleşme kararı halen İsrailli yöneticilerin elinin altında duruyor.Aksine yüzleşme ve gelmekte olan savaşın tohumlarını ekme ihtimallerini güçlendiriyor, diyor.
Öyleyse sahnede bir tek savaş ateşini yakacak çanı ilk kimin çalacağı eksik.Başkan Bush iktidarının kalan bu son üç ayının Suriye ve İran cephesiyle ilgili askeri olarak bir çok karar ve hareketlere gebe olduğu tahmin ediliyor.Ancak Amerikan Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Richard Hams ?Foreign Affairs? (Dış İlişkiler) dergisinde yazdığı makalede Başkan Bush?un iktidarının son aylarında bile gücünü küçümsememek gerektiğini söylüyor.
SAVAŞ SENARYOSU
Bu senaryo İsrail?in Hizbullah?a çok acı bir hava saldırısında bulunurken aynı anda Al Arkub ve Batı Bekaa bölgesinden kara harekatı başlatacağı inancına dayanıyor.Böylece cephelerden biri Şeyh dağıyla Batı Bekaa?dan hareket edecek Al Masna bölgesine ulaşacak böylelikle Suriye cephesi tehdit altına alınacak.
Suriye burada İsrail?in stratejik hedeflerini vurmak için füzelerle bombardıman stratejisini uygulayacak. Amerika?nın desteğindeki füze savunma sistemi de İsrail?i koruyamayacak, çünkü bu savunma sistemi Suriye?nin fırlatacağı füzelerin ancak % 10,15?ni savuşturabilecektir.
Ancak geri kalan füzeler kesinlikle hedefine ulaşacak ve İsrail?in sonuçlarına katlanamayacağı büyük can ve mal kaybına neden olacaktır. 630 savaş uçağıyla 250 Eriha füzesininde içinde bulunduğu balistik füzelerden oluşan hava kuvvetiyle İsrail Suriye?nin altyapısını yok etse bile Suriye buna katlanabilir.
Stratejist analistlere göre böyle olası bir savaşta yok edilecek barajlar, termik santraller, hayati tesisler, fabrikalar ve askeri merkezlerden oluşan Suriye alt yapısı 100 milyar dolarlık bir hasar oluşturacağı tahmin ediyorlar.
Ancak İsrail?deyse beklenen hasar milyarlarca dolar olarak tahmin ediliyor.Zira ?teknoloji vadisi? denen hedefler vurulacak,her birinin değeri 500 milyar dolar olarak ölçülüyor, hedefler nerdeyse tamamen imha edilecek, buna 100 canlı hedefin vurulma ihtimalini de eklersek hasar oldukça büyük olacaktır.
Bu amansız bir irade çatışmasıdır. Bu çatışmanın çok kritik bir noktaya ulaştığı görülüyor, çünkü İsrail yenilmeyecek bir güç olarak kendi egemenliğini yeniden kabul ettirmek için savaşa ihtiyaç duyuyor, buna karşılık devlet ve kamuoyu olarak Suriye cephesi ise Golan?ı savaş ya da barışla kurtarma ısrarını sürdüyor. Barışla bu işin olma ihtimali uzak olduğuna göre milli yükümlülük savaşla geri almayı zorunlu kılıyor.
Birinci dünya savaşının ilk kıvılcımını tutuşturan Avusturya veliahtı suikastinde olduğu gibi Hacı Mugniye suikastı bu savaşın kıvılcımı olabilir mi?
*Suriyeli Yazar
Bu makale Mehmet S. Direk tarafından TIMETURK için tercüme edilmiştir.