AK Parti'ye açılan kapatma davası hakkında SABAH'ın Almanya Temsilcisi Mikdat Karaalioğlu'nun sorularını yanıtlayan eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder 'Bu sadece yukardan gelen bir darbe girişimi değil, aynı zamanda Türk halkının iradesine karşı yapılan onursuz bir girişimdir. Herkes bilmelidir ki, demokrasiyi geriye döndürmeye çalışmak başarısızlıkla sonuçlanacaktır' dedi. Schröder, Türkiye'nin gündemine bir anda bomba gibi düşerken, dünyanın da yakından takibe aldığı davayla ilgili sorulara şu yanıtları verdi:
* Yargıtay Başsavcısı'nın AK Parti hakkında açtığı kapatma davasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu sadece yukardan gelen bir darbe girişimi değil, aynı zamanda Türk halkının iradesine karşı yapılan onursuz bir girişimdir. Türk halkı Erdoğan hükümetini büyük bir çoğunlukla seçti. Uluslararası arenada büyük bir saygınlık gören Cumhurbaşkanı da demokratik olarak seçildi. Herkes bilmelidir ki, demokrasiyi geriye döndürmeye çalışmak başarısızlıkla sonuçlanacaktır.
YANGINLAR İNCELENİYOR
* Dava Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme çabalarını etkiler mi? Bence bu dava AB'de, Başbakan Erdoğan'ın Türkiye'de cesaretle demokratikleşme sürecini öne taşıdığı gerçeğini açıkça ortaya çıkaracak. Türkiye'nin AB'ye yakınlaşmasını sağlayan kişi Başbakan Erdoğan'dır. Türkiye'deki diğer güçlerin bu konuda yeterliliği yok. AB, her zamankinden daha fazla Erdoğan'ı desteklemesi gerektiğini idrak edecektir.
* AK Parti'ye yöneltilen suçlamalardan biri de 'gizli İslamcılık' yapması. Sizin bu iddia hakkındaki görüşünüz nedir? Temelsiz olduğunu düşünüyorum. Bence AK Parti köktendinci olmayan bir İslam anlayışını AB'nin değerleri ile birleştirmeye çalışıyor. Bu girişim ancak desteklenebilir.
* Almanya'daki bir takım yangınlar, Almanya'daki Türk toplumu arasında endişeye neden oldu. Bu yangınlar dolayısıyla Türk Alman ilişkilerinde de gerilim yaşandı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu yangınlar hiç şüphesiz trajik olaylar. Ancak elimizdeki verilerle değerlendirebildiğimiz kadarıyla Türk vatandaşlarına karşı bilinçli yapılmış kundaklamalar değil. Olmamasını arzuladığımız talihsiz kazalardı. Yangınlarda hayatlarını kaybedenlerin yakınlarına başşağlığı diliyorum.
O KONUŞMA ANLAŞILMADI
* Başbakan Erdoğan'ın 'Asimilasyon insanlık suçudur' şeklindeki açıklamaları Almanya'da büyük tartışmalara neden oldu? Siz bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Sadece bu açıklamayı değil, sayın Erdoğan'ın Köln'de yaptığı konuşmanın tümünü okudum. Bu konuşmayla ortaya çıkan tartışmaları anlayamıyorum. Sayın Erdoğan'ın her şeyden önce Türk vatandaşlarının uyum için Almanca öğrenmesi gerektiğini açıkça söylediği adeta görmezden geliniyor. Kendisinin, bunun yanında Türkçe derslerini arzulamasını gayet tabii buluyorum. Bir örnek verecek olursak, bizde de Fransızca eğitim yapılan Fransız okulları var. İngilizce eğitim verilen okullar var. Sadece Münih'te Yunanca eğitim verilen iki lise var. Ayrıca Yunanca eğitim verilen beş adet ilkokul var. Neden Türkçe de olmasın. Bu yüzden ortaya çıkan tartışmaları anlayamıyorum.
* Yargıtay Başsavcısı'nın AK Parti hakkında açtığı kapatma davasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu sadece yukardan gelen bir darbe girişimi değil, aynı zamanda Türk halkının iradesine karşı yapılan onursuz bir girişimdir. Türk halkı Erdoğan hükümetini büyük bir çoğunlukla seçti. Uluslararası arenada büyük bir saygınlık gören Cumhurbaşkanı da demokratik olarak seçildi. Herkes bilmelidir ki, demokrasiyi geriye döndürmeye çalışmak başarısızlıkla sonuçlanacaktır.
YANGINLAR İNCELENİYOR
* Dava Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme çabalarını etkiler mi? Bence bu dava AB'de, Başbakan Erdoğan'ın Türkiye'de cesaretle demokratikleşme sürecini öne taşıdığı gerçeğini açıkça ortaya çıkaracak. Türkiye'nin AB'ye yakınlaşmasını sağlayan kişi Başbakan Erdoğan'dır. Türkiye'deki diğer güçlerin bu konuda yeterliliği yok. AB, her zamankinden daha fazla Erdoğan'ı desteklemesi gerektiğini idrak edecektir.
* AK Parti'ye yöneltilen suçlamalardan biri de 'gizli İslamcılık' yapması. Sizin bu iddia hakkındaki görüşünüz nedir? Temelsiz olduğunu düşünüyorum. Bence AK Parti köktendinci olmayan bir İslam anlayışını AB'nin değerleri ile birleştirmeye çalışıyor. Bu girişim ancak desteklenebilir.
* Almanya'daki bir takım yangınlar, Almanya'daki Türk toplumu arasında endişeye neden oldu. Bu yangınlar dolayısıyla Türk Alman ilişkilerinde de gerilim yaşandı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu yangınlar hiç şüphesiz trajik olaylar. Ancak elimizdeki verilerle değerlendirebildiğimiz kadarıyla Türk vatandaşlarına karşı bilinçli yapılmış kundaklamalar değil. Olmamasını arzuladığımız talihsiz kazalardı. Yangınlarda hayatlarını kaybedenlerin yakınlarına başşağlığı diliyorum.
O KONUŞMA ANLAŞILMADI
* Başbakan Erdoğan'ın 'Asimilasyon insanlık suçudur' şeklindeki açıklamaları Almanya'da büyük tartışmalara neden oldu? Siz bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Sadece bu açıklamayı değil, sayın Erdoğan'ın Köln'de yaptığı konuşmanın tümünü okudum. Bu konuşmayla ortaya çıkan tartışmaları anlayamıyorum. Sayın Erdoğan'ın her şeyden önce Türk vatandaşlarının uyum için Almanca öğrenmesi gerektiğini açıkça söylediği adeta görmezden geliniyor. Kendisinin, bunun yanında Türkçe derslerini arzulamasını gayet tabii buluyorum. Bir örnek verecek olursak, bizde de Fransızca eğitim yapılan Fransız okulları var. İngilizce eğitim verilen okullar var. Sadece Münih'te Yunanca eğitim verilen iki lise var. Ayrıca Yunanca eğitim verilen beş adet ilkokul var. Neden Türkçe de olmasın. Bu yüzden ortaya çıkan tartışmaları anlayamıyorum.
Almanya'yı 7 yıl yönetti
ALMANYA Sosyal Demokrat Partisi'ne (SPD) 1963'te giren Gerhard Schröder, partisi Mart 1998'de yapılan Aşağı Saksonya seçiminde çok iyi bir sonuç alınca, genel seçimler için başbakan adayı ilan edildi. 27 Eylül 1998'de genel seçimleri kazanan Schröder liderliğindeki SPD, Yeşiller ile koalisyon hükümeti kurdu. Schröder, iç ve dış politikadaki tutarlı politikalarının yanı sıra Türkiye'nin Avrupa Birliği adaylığının en ateşli savunucularından biri olarak dikkat çekti. Aralık 1999'da Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de yapılan Avrupa Birliği Zirvesi'nde Türkiye'ye AB adayı statüsü, Schröder gibi düşünen bazı üye ülke devlet başkanlarının uzun süredir yürüttükleri olumlu kampanya sonucu verildi. Şubat 2004'te parti başkanlığından istifa eden Schröder, 2005 seçimlerini kaybetti ve başbakanlığı Angela Merkel'e bıraktı.
Kaynak: Sabah