Demirel, irtica ve laiklik
'İslâm'ın getirdiği ana kaidelerle, hukukun üstünlüğüne dayanan anayasa devletinin kaideleri arasında çelişki yoktur.'
'Türkiye laikliği dinsizlik olarak anlamış, yanlış tatbikatlar yapmıştır(...) Allah'ı bilen, Kur'ânı bilen, Peygamberi bilen insanlardan bir kötülük gelmez.'
'... Halbuki Müslümanlık Cumhuriyet'in temelinde var(...) Türkiye Cumhuriyeti'nde başbakanlık arabasıyla cuma namazına giden ilk adam benim(...) Bugün Türkiye'yi bir arada tutan en büyük bağ, millet bağı olarak söylüyorum, Müslümanlıktır.'
'İrtica tartışması yanlış yapılıyor. TC kanunlarında irtica diye bir suç yoktur. (...)
İslâm'ın içinde irtica aramak yanlıştır. Din ve dindarlardan korkmak yanlıştır.'
'İslâm'ın icaplarına daha çok sarılma ihtiyacını gençlerimizin duymuş olması, geleceğimizin teminatıdır. Nihayet, bu milletin çocuklarının kendi dinlerinin icaplarına uymalarını yadırgamanın mânâsını anlamam. Uymaları tabiÓdir, uymalarını yadırgamak, bence, izahı kabil olmayan bir durumdur.'
İslâmiyet hem dünyayı tanzim etmiştir, hem âhireti.'
'Aslında, 1924 Anayasas'ında da 'Türk devletinin dini, din-i İslâmdır' denildiğine göre, o günkü devlet de bir İslâm Cumhuriyetidir. 'Atatürk'ün kurduğu laik cumhuriyet elden gidiyor' şeklindeki beyanların, bence, iyi bakıldığı zaman tutarlılığı yoktur. Atatürk'ün kurduğu devlet laik devlet değildir. İslâm devletidir.'
'Tevhid-i Tedrisat Kanunu bir semavî kitap değil ki. Şayet Kur'ân kursları veya din eğitimi bu kanuna ters düşüyorsa, yanlış olan din eğitimi değildir; Tevhid-i Tedrisat kanunudur.'
'TC yokken Müslümanlık vardı. Aslına bakarsanız TC'ni var eden, ayakta tutan da Müslümanlıktır. 21 Nisan 1920'de Atatürk'ün gönderdiği tamim var. TBMM'nin açılmasından iki gün önce. 'Buharî-i Şerifler okunsun, salâvat-ı şerife getirilsin, mevlid okunsun, Kur'ân kıraat edilsin' diye.'
'Temelinde ahlâk, temelinde manevî değerler manzumesi mevcut olmayan memleketlerin, temelinde inanç mevcut olmayan memleketlerin büyük sıkıntılara düştüğünü tarih göstermiştir.'
'Nüfusunun yüzde 90'ı Müslüman olan bir memlekette dinî tedrisat kadar tabiî bir şey olamaz. Ancak, birçok çevreler, Türkiye'de Allah'ın adı ağızlara alınırsa, irticaya mı kayıverir diye endişeyle düşünmüşlerdir'(...) 'İrtica tehlikesi vardır diye kimi tehlike sayıyorsunuz? Camiye giden, namazında niyazında olan insan tehlike sayılır mı?'(...) Eğer dindarlığı tehlike sayıyorsanız, günah işliyorsunuz ve vebal altındasınız. İnsanlığın temel haklarına tasallut ve tecavüz halindesiniz.'
'Her müdahale öncesinde bu iddialar yapılmıştır. 1960 öncesinde, 71 öncesinde, 80 öncesinde yapılmıştır.'
'Bence Anayasa Mahkemesi'yle başörtüsü olayını ayrı mütalâa etmek lâzım(...) Aslında üniversite yönetimleri de hiçbir mesele yapmadan bunu halledebilirdi(...) Benim söylediğim şu oldu: Serbest bırakalım. İsteyen bağlasın, isteyen açsın (...) Bağlamayana karışılmadığı gibi, bağlayana da karışılmasın.'
'Cumhuriyet'in ilk yılları, daha sonra dalgalanan devirler, bir miktar ifrattan tefrite gitmiştir. Bir uçtan öbür uca gitmiştir. Cemiyet hayatını hem dünya meselelerinden hem ahiret meselelerinden tecrit etmek mümkün değildir.'
'İmam hatip okullarının gayesi sadece din adamı yetiştirmek değildir. Dini bilen Türk vatandaşları doktor, mühendis, hâkim olsa, daha iyi değil mi?'
'... Kur'ân bizim hayatımızın rehberi olmuştur. Yol göstericimiz olmuştur. Devlet hayatımızda da, devletimizi idare edenlere Kur'ân'daki hakikatler yol göstermiş, yön vermiştir.'
'Kişi başını örtmek istiyorsa örtsün, Ona niye karışılıyor? Başörtüsünün laiklikle bir ilgisi yoktur. Kanunların yasaklamadığı bir kıyafettir(...) Zaten bunlar denenmiş, örtülerin ve diğer kıyafetlerin kaldırılması denenmiş, Kaldırılabilmiş mi?'
* * *
Değerli okuyucular, bütün bu sözleri Süleyman Demirel'in, 1991'de Yeni Asya Gazetesi Neşriyatı olarak çıkan 'İslâm, Demokrasi, Laiklik' adlı kitabından iktibas ettik.
Demirel'in meşhur 'Dün dündür, bugün bugündür' sözüne ne kadar uygun değil mi?... Dün, laikliğin din düşmanlığı şeklinde anlaşıldığını söyleyen, irtica ithamlarına karşı çıkan, başörtüsünü savunan Demirel, bugün, başörtülü kız öğrencilerin Suudi Arabistan'a gitmesini istiyor ve 'Türban, şeriat devleti arayan İslâmî cereyanların kullandığı araçlardan biri' diyebiliyor.
Demirel, 67 yaşındayken yayınlanan kitabının tam 7 yerinde, 'Türkiye'de herkes göğsünü gere gere 'Ben Müslümanım' diyebilmelidir' ifadesini kullanıyor.
Sorarım size, Demirel'in bu dediklerinin birini Başbakan Erdoğan söylemiş olsaydı, nasıl tepki alırdı?..
* * *
Demirel'in son söyledikleri konusunda en iyi yorumu, gene kendi sözlerinden iktibas ederek yapalım: 'Bakara Sûresi'nin 8, 9, 10, 11. âyetlerinde 'Münafıklara dikkat edin' dediği hadise odur. Aman tereddüde düşmeyin. Münafıklara dikkat edin. Çünkü münafıkların görevi tereddüt meydana getirmektir. VE HAKTA SEBAT ÇİLELİ BİR İŞTİR' (a.g.e., s. 110).
Bu sözlerin Demirel'e ait olduğuna inanamayacaksınız!
Radikal Gazetesi yazarı Hasan Celal Güzel, yıllarca bürokratlığını yaptığı Süleyman Demirel'in dinle ilgili sözlerini derledi. İşte Güzel'in o yazısı:
18 Yıl Önce Güncellendi
2008-03-14 08:06:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara