Ümit Meriç, 18 yaşındaki kızıyla beraber Çengelköy'de oturuyor. Masanın üzerinde yığınla dizilmiş fotoğraf albümlerinden yalnızca birkaç tane anı serebildik. 61 yaşındaki ?babasının kızı? Sosyoloji Profesörü Ümit Meriç, ömrüne sığdırdığı hüznü ve mutluluğu bütün içtenliğiyle paylaştı.
Düşünen ve yazan kendi deyimiyle ?münzevi bir yıldız? olan Cemil Meriç'in kızıdır Ümit Meriç. Anne tarafı Asya'dan Anadolu'ya geldikten sonra en çok Batı'da ilerleyen denizci kavmi Menteşoğlu soyundan gelir. Ailesi Yıldırım Beyazıt tarafından Safranbolu'ya sürülen Ali Haydar Bey'in kolundandır. Baba tarafı ise Yunanistan'daki Meriç Nehri'nin kıyısındaki Dimetoka şehrinin müftüsü olan Hafız İdris Efendi'dir.
1942? Fevziye & Cemil evliliği?
Coğrafya öğretmeni Fevziye Menteşoğlu ile Cemil Meriç 1942 yılında evlenirler. Bu evlilikten 1945 yılında Mahmut Ali, 16 Aralık 1946'da. Zeynep Ümit dünyaya gözlerini açar. İç ve dış âlemden oluşan meşakkatli yolculuğuna böylelikle başlamıştır? Üsküdar'da, bugünkü İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait lokanta olarak işlev gören Fethi Paşa Korusu'ndaki köşkte Cemil Meriç ailesi yaşıyordur o dönemde.
Ümit Meriç altı yaşına basacağı sıra yaşı küçük olması nedeniyle devlet okuluna alınmaz ve abisinin de okuduğu Şişli Terakki'de yatılı olarak başlar. Birçok zengin aile çocuğuyla beraber okuyan Meriç; ?Sosyal çevre itibariyle de onlardan farklı idim. Fakir bir entelektüelin, öğretmen bir annenin kızıydım. Bizim için elbise almak ancak bayramdan bayrama söz konusuydu. Bizi dayım (Reşit) okuttu? diyor.
1955? Aile üzerine çöken gölge?
Cemil Meriç, sonraki hayatını ve aileyi derinden etkileyecek bir hadiseyle burun buruna gelir. Misafir olarak gittikleri Çatalca'dan dönüşünde Cemil Meriç'in gözleri karanlıkla kucaklışır. Kör olmuştur. Ümit Meriç, bu olay olduğunda henüz sekiz yaşındadır o andan itibaren çocuk gözünde artık her şey başkalaşmıştır.
Okumak uğruna kaybedilmiş gözleriyle artık dünyevi aydınlığını yitirmiş bir aydındır babası... Cemil Meriç'in kalbinin ve zihninin aydınlanmasında eşi Fevziye hanımın büyük emeği vardır. Cemil Meriç 'yaz Fevziye' demiş. Fevziye Hanım başlamış yazmaya sayfalar dolusu. Ümit Meriç ise babasının içinde bulunduğu karanlığı biraz olsun aydınlatmaya muvaffak olabilmek için saatlerce hiç bıkmadan babasının ?oku evladım? deyişiyle ciltlerce kitap okumuştur. Ümit Meriç, öğrenimine Üsküdar Sultantepe İlkokulu'ndan sonra Çamlıca Kız Lisesi'nde yine yatılı olarak devam eder. Okulun ilk yılında profesör olmaya karar verir ve liseden mezun olmasının ardından İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nü bitirdikten sonra 1969'da asistan, 1975 'te ise ?Cevat Paşa'nın Toplum ve Devlet Görüşü? adlı teziyle doktor unvanını kazanır.
1978 ?İntihara niyetli ruhum?
Başarılıydı ve gençti. Henüz otuz yaşındaydı. Ama o gece diğer gecelerden daha soğuktu daha karanlıktı onun için. İçi eziliyor, zihni feryatlarda ne yapacağını bilemeden bir karanlığın ruhuna hükmettiğini hissediyordu. Ağırlaşan, kararan ruhu intihara niyetliydi o gece. Uzun ve sancılı geçen bir gece sabaha kavuşurken ezan sesi yükseldi bir camii hoparlöründen. Bu ses önce kulaklarını sonra kalbini okşadı Ümit Meriç'in. Dinledi sanki daha önce dinlememişçesine. ? Bu kadar kapı çaldım bir onun kapısını çalmadım, her şeyi denedim bir namaz kılmadım? diyerek, ilk namazını, karşısına Azrail gibi bekleyen intihar zorbasının çıktığı gecenin sabahında kıldı. Artık karanlık dağılmış, aydınlığa yolculuk başlamıştı. Babası ?bana da öğret? diyordu. Yıllarını onun gözü olma uğruna adadığı babasına hayır demedi Ümit Meriç. Onu hak yolunda da yalnız bırakmadı. Sonraki yıllarda babası da namaz kılmaya başladı.
1987 yılında ıssız gözleriyle bir çınar devrildi bu dünyadan. Ümit Meriç babasını kaybetmişti. Genç yaşta karanlığa mahkum olmuş babasıyla geçirdiği 32 yılını da gömdü toprağın altına? O ölene kadar da evlenmemişti. Ömür, hayatta kalanlar için akmaya devam eder. Meriç, 1988 yılında evlenir. Bir sene sonra kızı Fevziye Hazal'ı dünyaya getirir. Bu bebek belki de Meriç'i babasının ölümünün ardından ilk içten gülümseten nedendir.
?Meslek hayatım 1963 yılından 1999'un Ekim ayına kadar sürdü? Depremde Cenab-ı Hakka yaptığım uzun bir duadan sonra onun emirlerini ve yasaklarını bildiğim halde kulluk görevimi yerine getirmediğim düşüncesi ve duyduğum mahcubiyetle o geceden itibaren başımı örtmeye niyet ettim, 'beni sana mahcup ettirme' dedim. Ondan sonra bir daha da başımı açmadım. Bu nedenle meslek hayatım devam etse de üniversitedeki hocalık hayatım sona erdi? diyor Ümit Meriç.
YENİŞAFAK