Dolar

34,8936

Euro

36,7597

Altın

3.010,74

Bist

10.058,63

'Belediyeler Yasası son 50 yılın en radikal reformudur'

İller Bankası Genel Müdürü Hidayet Atasoy, Meclis'te kabul edilen Belediyeler Yasası'nın hizmet üretemeyen yapıyı kökten değiştirdiğini belirterek, 'Cumhuriyet tarihinde son 50 yılın en radikal reformudur' dedi.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-03-07 16:22:00

'Belediyeler Yasası son 50 yılın en radikal reformudur'

Tartışmalara neden olan 5393 sayılı Belediyeler Kanunu'nu gazetecilere değerlendiren Genel Müdür Atasoy, yasa çerçevesinde nüfusu 2 binin altına düşen 862 belde belediyesi ve 283 ilk kademe belediyesinin tüzel kişiliğinin kaldırıldığını söyledi. Yerel yönetimlere bütçe aktaran kurumun yöneticisi olarak yasaya olumlu bakanlardan olduğunu belirten Atasoy, kanunun kırsal alana daha fazla hizmet gitmesini sağlayacağını belirtti. Atasoy, şunları söyedi:

'Burada amaç belediye sayısını azaltıp, hizmet verme düzeyini optimuma getirmektir. Uygulamayı bir idari düzenleme, kamu düzenine yapılmış bir reform olarak nitelendiriyorum. Bence bu proje son 50 yılda Türkiye Cumhuriyeti'nde yapılmış olan en radikal kamu reformudur. Bundan daha büyük bir reform olmamıştır. Konuyu ekonomik açıdan değerlendirmek gerekir. Türkiye'de 3225 belediye var. Bunun son 863 tanesi nüfus olarak bunun altında. Bu belediyelerin her birinde ortalama 15 civarında personel çalıştırılıyor. Devlet iller bankası vasıtasıyla ortalama olarak 15 milyar civarında para gönderiyor. Bu belediyelerin bunun dışında kaynağı da yok. Bizim gönderdiğimiz para personelin parasına yetmiyor. Kurumsal açıdan bakıldığında hizmet üretmeyen yapının bulunması anlamsız. Burada bir değişim şarttı. Daha vahimi belediye olduğu için bunlar gelirlerini personele verdikleri için hizmet de götüremiyorlardı. Bu reform öncesi birçok bazı başkanlar, belediye borçları yüzünden benim karşımda 'Alın anahtarımızı' diyorlardı. Ama televizyonlarda siyaset yapıyorlar. Hiçbir hizmet veremiyorlardı. Böyle bir çarpık yapının ortadan kaldırılmasını olumlu buluyorum.'

Konuyu büyükşehir belediyeleri mücavir alanı içinde kalarak belediyelerini kaybeden beldeler açısından da değerlendiren Atasoy, hükümetin adem-i merkeziyetçi yaklaşım anlayışı çerçevesinde bu kararı aldığını, böylece karar mekanizmasının daraltılarak hızlı ve etkin bir hizmet üretme yönteminin benimsendiğini anlattı. Atasoy, şöyle dedi:
'Hükümetin genel olarak ademi-i merkeziyetçi bir politikası var. Bu politika hizmetlerin yerelleşmesi ve güçlü dinamik mahalli idareler oluşturulmasını amaçlıyor. Düşünün, 3 yıl önce Hinterland Kanunu çıktığında söz konusu belediyelerin hizmet alanı genişledi. Bu genişleme gerçekleşince farklı yapılar ortaya çıktı. Belediye meclislerinde siyaset yüzünden hizmet üretmede tıkanmalar yaşandı. Siyasetçiler popülist davranarak genel toplum yerine seçim bölgesini düşünerek hizmet üretemez duruma gelmişti. İşte yasanın bu tarafı da siyasi kargaşaları en aza indirerek karar mekanizmasını daha da hızlandırmayı amaçlıyor. Realist düşenmek gerekirse yapılandırmanın homojen olması gerekir. Daha güçlü mahalli idareler açısından merkez ilçeler oluşması lazım. Büyükşehir ölçeğinde hizmetler koordineli, daha adil ve daha etkin hizmet götürmek için uygulamaya konmalıdır. Bence o beldeler bu yasanın uygulanmasıyla daha fazla hizmet alacaktır. İki yıl sonra 'ha böyle daha iyi olmuş' denecektir.'

Kaynak: Cihan

SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara