İngiliz basınında bugün, 'Rusya seçimleri', 'ABD'de Obama ile Clinton'ın önseçim yarışı', 'İngiltere'de hastaları öldüren hemşire', 'Avrupa'da vergi kaçakçılığıyla savaş ve uzun yaşamın sırrı' başlıkları öne çıktı.
BBC'nin Türkçe internet sitesi www.bbc.co.uk/turkish/'te yer alan basın özetlerine göre, İngiltere gazetelerinde bu sabah Rusya'da devlet başkanlığı görevine Dimitri Medvedev'in seçilmesi ve ABD'de de Demokrat başkan aday adayları Barack Obama ile Hillary Clinton arasındaki yarış dikkat çeken haberler arasında.
INDEPENDENT: 'LAFTA KALAN BİR SEÇİM'
Independent gazetesi, Putin sonrası dönemin, protesto gösterileri ve polisin müdahalesiyle başladığı yorumunu yapıyor.
Independent başyazısında, 'Lafta kalan bir seçim' başlığını kullanmış: 'Pazar günkü Rus devlet başkanlığı seçimleri demokratik değildi' diyen Independent, 'aynı seçim Afrika'da yaşansa Batı'nın eleştiri okları eksik olmazdı. Ancak dünyanın önemli kurumlarında söz sahibi; enerji kaynakları açısından ise daha büyük nüfuza sahip bir ülke olduğundan, Rusya'daki seçimler tartışmasız kabul görecek' değerlendirmesini yapıyor.
FİNANCİAL TİMES: 'TAMAM!'
Financial Times ise 'tamam' diyor. FT Rusya'nın yeni lideri Medvedev'in seçiliş şeklini eleştirirken, Doğu-Batı arasındaki gerilimi rahatlatmak için bir fırsat olduğununda altını çiziyor. 'Dimitri Medvedev'in yeni Rusya lideri ilan edildiği seçimler, adaletten, demokrasiden ve şeffaflıktan uzaktı ama aynı zamanda Rus halkının seçimi bu yönde oldu. Ve Batı, bu gerçekle yaşamayı öğrenmeli. ABD ve AB belki yeni devlet başkanını, Doğu- Batı arasında bir süredir gergin olan ilişkileri rahatlatmak için bir fırsat olarak da görebilir. Medvedev, dış politikada kontrolü ele alacağını söylüyor. O zaman Batı'nın da bu sözleri ciddiye alması ve ilişkileri iyileştirme şansı varsa, bunu yapması beklenir. Ama Batı, Medvedev'e yaklaşımında temkinli olmalı. Öncelikle, ortak bir çizgide hareket etmeli ve Moskova'nın Amerika ile AB ya da Avrupalı ülkelerinin arasını açma yolundaki herhangi bir girişiminden kaçınmalı. Daha sonra, büyük Batılı güçler, Baltık devletleri gibi doğu Avrupa ülkelerine özen göstermeli. Son olarak da Medvedev'le ilişkilerde Batı prensipleri esas alınmalı. Rus lideri kim olursa olsun, Batı eski Sovyetler Birliği'nde liberal demokrasiyi özendirme taahhüdünü korumalıdır.' ABD'de bugün Teksas ve Ohio'nun başını çektiği dört eyalette, Demokrat Parti'nin başkan adayının belirlenmesinde kilit rol oynayacağı düşünülen ön seçimlere devam ediliyor.
GUARDİAN: 'YENİ BİR SÜPER SALI'
Gazetelerde 5 Şubat'taki Süper Salı'dan bu yana, partinin başkan adaylığı için gereken delege yarışında önde giden senatör Barack Obama'nın, bu eyaletlerde de zafer elde ederek yakın rakibi Hillary Clinton'a darbe vuracağı yorumları dikkat çekiyor.
Guardian, 'Yeni bir Süper Salı' başlıklı haberinde 'Obama ile Clinton arasındaki yarış, uzun, zorlu ve pahalı olabilir. Hatta bugünden sonra devam da edebilir. Ama Demokratların kendilerine sunulan seçeneklerden hoşnut olmadıklarını söylemek gülünç' yorumunu yapmış.
Guardian, 'Sıradan Demokrat seçmenlerin 'iki adaydan biri'ni seçme konusunda kendilerine güvenleri tam. Öncelikle sanayinin yoğun olduğu Ohio eyaletinde seçmenlerin yüzde 84'ü beyaz ve yüzde 91'i İngilizce konuşuyor. Teksas'ta ise yüzde 52'si beyaz, yüzde 69'u İngilizce konuşuyor. Ama Teksas'ın buna rağmen hala Cumhuriyetçilerin kalesi olduğunu unutmamak gerek. Yine de Demokratların adaylık yarışında bu iki önemli eyalette kimin kazanacağı önem taşıyor. Eğer oylar bölünür, ya da Clinton seçim uzmanlarını şaşırtarak iki ön seçimi birden alırsa, o zaman yarış Haziran ayındaki son ön seçimlere ve Ağustos ayında Denver'daki kongreye dek uzar. Ama Obama kazanırsa, yarışın fiilen sona erdiğini söylemek mümkün.' yorumunda bulunuyor.
INDEPENDENT: 'AVRUPA SÜPER ZENGİNLERE KARŞI'
'Avrupa, süper zenginlere karşı' manşetini kullanan Independent, milyarlarca Euro'luk vergi kaçakçılığından usanan Avrupa Birliği'nin ekonomi ve maliye bakanlarının, kaçak vergi cenneti haline gelen ülkelerdeki durumu kontrol altına almak için bugün Brüksel'de strateji belirleyeceklerini duyuruyor.
AB, bugün vergi kaçakçılığıyla mücadele kapsamında toplanarak Lichtenstein, Monaco, Andorra ve İsviçre'ye savaş ilan edecek. Tercih edecekleri silahsa Birliğin 2005 yılı vergi tasarrufu yönetmeliğinin daha da sıkılaştırılmış bir çeşidi olacak. Alman Maliye Bakanı Peer Steinbruck, vergi kaçakçılığının Almanya'ya bir yılda 30 milyar euroya mal olduğunu; Avrupa Birliği'nin ise toplamda 100 milyar Euro kayba uğrayabileceğini söyledi.
İngiltere'nin Leeds kentinde bir erkek hemşirenin altı ay içinde dört yaşlı hastayı insülin enjekte ederek öldürmekten, birini de öldürmeye teşebbüsten suçlu bulunması, hemen tüm gazetelerde göze çarpan bir haber. Guardian gazetesi habere şöyle yer veriyor, 'Çalışma arkadaşları, Colin Norris'ten, 2002'de 86 yaşındaki bir hastanın ne zaman öleceği üzerine kesin tahminde bulunması üzerine şüphelenmişler. Aynı gece bahsi geçen hastanın komaya girmesi, ayrıca 32 yaşındaki hemşire Norris'in yaşlı hastalara bakmayı sevmediğini, ne zaman gece vardiyası yapsa yaşlı bir hastanın öldüğünü söylemesi yetkilileri harekete geçirmiş.
'Yapılan inceleme sonucu, komaya giren hastanın kanında normal seviyenin 12 katı insülin saptanmış. Diğer hasta ölümlerini de inceleyen polis, sonuçta tümü kalça operasyonu için gelen dört hastanın da Norris'in gözetiminde öldüğünü belirlemiş. Colin Norris'e verilecek ceza bugün açıklanacak.'
DAİLY TELEGRAPH: '100 YAŞINA KADAR YAŞAMANIN SIRRI NE?'
'100 yaşına kadar yaşamanın sırrı ne?' diye soran Daily Telegraph, 'bu şaşırtıcı da olsa kimileri için bir kadeh viski, kimileri içinse kaliteli bir puro' diyor ve ekliyor: 'Ama bilim adamlarına bakılırsa, kısa boylu olmak da bir avantaj olabilir'.
'New York'ta Albert Einstein Tıp Fakültesi'nde yaşlılık üzerine araştırmalar yapılan enstitünün uzmanları, yaşlanmayı yavaşlatan bir gen belirlediklerini açıkladılar.
Araştırma, 100 yaşın üzerinde yaşayanların kendilerinden uzun boylu olanlardan daha az büyüme hormonu salgılayan bir gene sahip olduklarını gösteriyor.
'Dünyanın kayıtlara geçen en yaşlı insanı olan Fransız Jeanne Calment, 1997 yılında öldüğünde, 122 yaşında ve 1 metre 48 santimetre boyundaydı.'