Dolar

32,2988

Euro

34,6791

Altın

2.406,10

Bist

10.045,74

'İlerici Müslüman' Mehmet Keçeciler

Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kurduğu ANAP hükümetinde Devlet ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı görevlerinde bulunan Mehmet Keçeciler, gençlik dönemini ve Türk siyasetinde rol aldığı yılları anlattı.

4 Ay Önce Güncellendi

2024-01-21 19:34:13

'İlerici Müslüman' Mehmet Keçeciler

Hürriyet gazetesinden Zeynep Bilgehan'a konuşan Mehmet Keçeciler, şu an 80 yaşında... 1944 Konya doğumlu olan Keçeciler, anne tarafının ‘Halikanlı' aşiretinden, baba tarafının ise Türkmen olduğunu söyledi.

Kendisinin "ilerici Müslüman" olduğunu söyleyen Keçeciler, siyasete atılmadan önceki yıllarından başlayarak 70'li yıllardan itibaren Türk siyasetine dair hatıralarını, 2002'de dağılan ANAP'taki yıllarını anlattı...

MEHMET KEÇECİLER KİMDİR?

“Dedem değirmen işi yapardı. Birinci Dünya Savaşı'nın batırdığı ailelerdendi. Değirmenlerinin bozulan motorunu tamir için Eskişehir'e götürüyorlar. Ancak Yunan askerleri orayı işgal edince motoru toprağa gömüp memlekete dönüyorlar. İki yıl sonra geldiklerinde motor çürümüş… Konya'nın sevilen, sayılan ve asil bir sülalesine mensubum. Anne tarafından Kürt kökenimiz de var. Babam gece bekçiliği, amelelik, açık sinema büfeciliği dahil pek çok iş yapmış. En son kadın doğum hastanesi ustabaşılığından emekli oldu.”

“Bizim zamanımızda imam hatip okulu mezunları üniversiteye gidemezdi. O yüzden fark derslerini verip düz liseden de mezun oldum. İmam hatip lisesi diplomasıyla İslam Yüksek Enstitüsü'ne kaydolmuştum. Sonra lise diplomasını alınca Mülkiye'ye kaydoldum. Kaydımı sildirmek için İslam Enstitüsü'ne gelince ‘İmtihanlara gir, orayı da bitir, burayı da' dediler. Böylece yine iki diplomam oldu.”

İSLAM'I ALİMİNDEN ÖĞRENDİM

“İslam'ın bugüne bakışı hakkında fikirlerimi geliştirdim. İslami inançlarımı kulaktan dolma değil, kitabından, aliminden, profesöründen öğrendim. Bu önemli, çünkü İslam'ı yalan yanlış anlatan bir sürü insan vardı. O insanlar toplumu İslam'dan soğutuyorlardı, yanlış yerlere sürüklüyorlardı. Onlara karşı mücadele edecek genç, bilgili insanlara ihtiyaç vardı. Ben bu cahil cühela din adamlarının etkisini kırarak, okumuş din adamlarını söz sahibi yaparak, iş başına getirerek onlarla mücadele eden biri oldum. Bunda da başarılı olduk; bugün Türkiye'de okumuş din adamları tarafından din temsil ediliyor.”

HÜR DÜŞÜNCE KULÜBÜ

Mülkiye'de bugün siyasette herkesin tanıdığı sınıf arkadaşları oluyor; Hasan Celal Güzel, Abdülkadir Aksu, Murat Karayalçın, Uluç Gürkan, İstemihan Talay…

"1964-1968 yılları arasında geçen öğrenciliği: “Biz Hür Düşünce Kulübü'nü kurmuştuk. Sosyalistler sürekli ‘Mülkiye'ye gericiler mi geldi' diye aleyhimize yayın yapıyordu. Biz de onlara ‘Biz sizin gibi komünist değil, vatanperver, milliyetçileriz' diyorduk. Kıyasıya yarışıyorduk ama rekabet kavga, gürültü şeklinde asla olmuyordu. Açık oturumlar yapar, münakaşalarla fikirlerimizi savunurduk. Bizim düşüncelerimizi Adalet Partisi (AP) yansıtıyordu. Neticede seçimleri kazanan AP oldu ve bizim fikirlerimiz iktidara geldi.”

1_393

Sorbonne'da yüksek lisans öğrencisi, 1975

1968: ‘İLERİCİ RUH'U PARİS'TE TANIDIM

Mezuniyet sonrası ideali gerçekleşti; 1968'de kaymakam olarak ilk görev yeri Ardeşen oldu. 1975'te İçişleri Bakanlığı bursuyla yüksek lisans eğitimi için gittiği Paris'i anlatıyor:

“Heyecanlı ve ilerici bir ruh vardı. Ben de bu ruhtan çok etkilendim. Kendimi ‘ilerici'lerden saydım. Müslümanların en ilerici insanlardan olduğunu savunanlardandım. Bu yüzden çok ilgi çektim; kimsenin söylemediği bir şeyi söylüyordum. Niye ilerici olduğunu delilleriyle, İslami bilgimle anlatıyordum. İnanıyordum ki Müslümanlık en modern, en ileri dindir. Fransa'dan yayın yapan Türk gazetecilerin hepsi mikrofonu bana uzatınca Türkiye'de meşhur oldum!”

LAİKLİK OLMAZSA OLMAZDIR

“Türkiye'de laiklikle ilgili hiçbir problem yoktur. Müslümanlığın Türkiye için bir tehlike teşkil etmeyeceğini 30 yıldır iktidarda olan muhafazakârlar göstermişlerdir. Bir tehlike olsaydı şimdiye kadar çoktan o tehlike meydana gelirdi. Muhafazakârlık Türkiye için bir tehdit değildir. Türkiye'nin muhafazakârlığı, Türkiye'yi ileriye götürmeye çalışan insanların muhafazakârlığıdır. Laiklik de Türkiye'nin vazgeçemeyeceği on değerden biridir. Önemlidir çünkü din ve vicdan hürriyetinin teminatı laikliktir. Bu oldukça devletle millet barışık olur, kaynaşmış olur, kavga etmez.”

MİLLETE İTİRAZ ETMENİN ALEMİ YOK

1977'de Milli Selamet Partisi'nden Konya belediye başkan adaylığı yorumu:

“MSP'li olmak başlı başına bir zorluktu. MSP'yi çağrıştıran herkes ve her şey kötüleniyordu. Ben onu çok çektim ama hepsine dayandım. Vatandaşın desteğiyle öğrettim ki demokrasi halkın desteğiyle olur. İnanan insanların inançlarını yaşayarak siyaset yapabilecekleri anlayışının yerleşmesinde büyük emeğim vardır. Demokrat kişiliğimle onlara korktukları gibi olmayacağını gösterdim.”

BİR KÖŞEYE ÇEKİLMEDİM

“Türkiye her geçen gün kalabalıklaşıyor. Kalabalıklaştıkça sorunları artıyor. Sorunları arttıkça da idaresi zorlaşıyor. Siyasetçilerin Türkiye'de zamanında çekilmeyi İsmet Paşa ve Celal Bayar'dan beri bilmediklerini düşünüyorum. Kendim öyle olmayacağım dedim ve siyasi kariyerimi sonlandırdım ama saklanıp bir köşeye çekilmiş değilim. Biz yeni siyasetçilere yol göstericiyiz.”

7- ‘KUDÜS MİTİNGİ' PROVOKASYONDU

Belediye başkanlığının en kritik olaylarından biri, daha sonra 1980 darbesinin gerekçelerinden gösterilen 6 Eylül 1980'de yapılan Kudüs mitingiydi.

Bu olayı şöyle anlatıyor: “Kudüs durup dururken İsrail tarafından Müslümanların gözünün içine baka baka işgal edildi. Bunun üzerine Erbakan Hoca ve arkadaşları bir Kudüs mitingi yapmaya karar verdiler. Benim de belediye başkanı olarak yürüyüşe katılmam kadar doğal bir şey yoktu. Ancak İstiklal Marşı okunurken bir anda kalabalık içinde yuhalayanlar, oturanlar oldu. Bunlar meczup kıyafetli tiplerdi. Mahsustan ortalığı karıştırdılar. Provokasyon çıkarıp 12 Eylül ihtilalini yapmak için hadise yarattılar. Ben Erbakan Hoca'ya Konya'da miting yapmamak gerektiğini söylemiştim ama Oğuzhan Asiltürk ile Şevket Kazan, Hoca'yı ikna etti.”

FkrponvWAAg7mc4

Keçeciler'in oğlu Murat Keçeciler, İyi Parti'nin STK kolu yönetiminde(ayakta)

ÖZAL DÖNEMİ

Özal, Bülent Ulusu Hükümeti'nde başbakan yardımcısıyken mali müşavirlik görevine atanan Keçeciler şöyle diyor: “Turgut Bey, 12 Ocak kararlarının devamı için Demirel'in de teşvikiyle askerlerin teklifini kabul etmişti. Ben kendisinin müşaviri olarak çok yakın çalışmaya başladım. Yokluklar, kuyruklar ve döviz darboğazı hat safhadaydı. Kaya Erdem, Ekrem Pakdemirli, Vahit Erdem, Ekrem Ceyhun gibi DPT'den ve Hazine'den çok değerli bir ekiple hep beraber çalıştık. Türkiye önemli bir ekonomik dönüşüm gerçekleştirdi.”

ETTyudCXkAAq6cD

Keçeciler ve Turgut Özal

12 EYLÜL VE ANAP'IN KURULUŞU

“12 Eylül'den sonra Turgut Özal kabineden ayrıldı. Askerler programdan sapmaya başladı. Ben, Semra Hanım ve Hüsnü Doğan, Turgut Bey'e parti kurmasında ısrarcı olduk. Parti tüzüğünü Türkiye'deki sağ-sol ayrımının suni olduğunu, dört eğilimin (sağ, sol, milliyetçiler ve muhafazakârlar) birleşmesi gerektiğini, bunu ANAP'ın yapabileceğini iddia eden bir fikirle yazdım. Adını ‘Anavatan Partisi' koyduk; anavatanda hangi fikirler varsa onu temsil eden bir parti. Askeri yönetim, MSP'nin bütün faturasını bana ödetti. Yıllarca yasaklı oldum. 1987'de yasağım kalkınca Konya'dan vekil seçildim.”

KENAN PAŞA'YI CUMHURBAŞKANI KABUL ETTİK

ANAP, 1983'ten 2002'ye kadar Türkiye'de ne yaptı?

“Öncelikle ekonomik dönüşümü sağladı. ANAP hem askerle iyi geçinen hem milleti temsil eden bir hüviyette doğdu. Kenan Paşa'nın(Kenan Evren) cumhurbaşkanlığını kabullenerek askerle halkın iradesinin birleşebileceğini gösterdik ve Türk ordusunu demokrasiyle barıştırdık.”

Haber Ara