HDP Milletvekili Garo Paylan geçen haftalarda TBMM'de yaptığı konuşmada “soykırım” kelimesi kullanınca üç birleşim ceza aldı. Paylan, karara tepkisini Ermeni Cemaati'nin yayın organı Agos'a yazdığı yazıyla gösterdi. Paylan'ın yazısında hedef aldığı CHP'li vekil Selina Doğan da Agos'a yazı yazarak Paylan'a yanıt verdi.
Paylan, yazısında Selina Doğan'ı şöyle eleştirdi:
"Ertesi gün olan biteni internetten okuyan birçok dost, 'Garo, haklısın ama şimdi zamanı mı soykırım tartışmasının? Memleket dikta rejimine doğru doludizgin gidiyor' dedi. Bu anlaşılırdı, çünkü bütün medya 'Soykırım dedi!' diye inliyordu. Basına açıklama yapan iki soydaşım da konuşmamı ‘yersiz ve zamansız' bulmuşlardı. Şaşırmadım. Böyle dönemlerde eğilip bükülmeler olur. Korku, kaygı anlaşılabilir hisler.
Oysa benim de niyetim aslında bu Anayasa curcunasında Meclis kürsüsüne çıkıp ille de ‘soykırım' demek değildi. Zaten defalarca o kürsüden ‘soykırım' ya da 'Ermeni soykırımı' dedim. Hiçbir sıkıntı olmadı. Bu kez de konuşmamın doğal akışında halkımın başına gelen felaketi hep yaptığım gibi soykırım olarak adlandırdım.
Ama bu sefer, hakaretler ve kriz... İtiraz edenlere 'Peki adını siz koyun' dedim. MHP o gece, AKP'yi 'Garo'yu Meclis'ten atmazsanız Anayasa teklifinden desteğimizi çekeriz' diyerek tehdit etti. Böylece AKP, MHP ve CHP'nin oylarıyla Meclis'ten çıkarıldım. Milliyetçi cephenin siyasi lincine maruz kalmıştım."
SELİNA DOĞAN'DAN YANIT
CHP'li Ermeni milletvekili Selina Doğan ise Agos'ta Paylan'a verdiği yanıtta, Paylan'ın konuşmasının zamanlamasını eleştirdi. Doğan, "Arkadaşım Garo Paylan, yaşadıklarını Agos'ta yayınlanan bir yazıyla anlatmıştır. Yazısında yer alan 'Basına açıklama yapan iki soydaşım da konuşmamı ‘yersiz ve zamansız' bulmuşlardı. Şaşırmadım. Böyle dönemlerde eğilip bükülmeler olur. Korku, kaygı anlaşılabilir hisler' sözleriyle şahsımı kastettiği açıktır" dedikten sonra şu ifadeleri kullandı:
"Ermeni meselesi daha önce de TBMM'de gündeme geldi ve tartışıldı. Tepkiyle karşılanmış olsa da soykırım ifadesi Genel Kurul'da daha önce kullanıldı ve bunun için cezai bir yaptırım uygulanmadı. Böyle bir tartışmanın yeniden başlatılması için siyasi konjonktürü göz önünde bulundurmak gerekirdi.
En temel hak ve özgürlüklerin dahi kullanılamadığı bir ortamda yapılan her tartışma, yayalarımızı ve dedelerimizi yaralamaktan başka bir işe yaramayacaktı. 'Köpekler giremez' gibi Nazi söylemlerinin yazılı olduğu dövizlerin açıldığı, protez kullanan bir milletvekilimize bile yönelik şiddet kullanıldığı ve her türlü hukuksuzluğun meşru görüldüğü bir ortamda 100 yıllık bir tabuyu konuşmaya çalışmak olumlu sonuçlar doğurmayacaktı. Öyle de oldu.
Üstelik bu konuşmayla birlikte Genel Kurul'da bir içtihat oluştu ve bu sorunun bir daha konuşulması neredeyse imkansız hale geldi.
Parlamento'da bulunan her milletvekilimiz benim açımdan değerlidir. Farklı partilerde olsak da temel konularda belli bir uyum içinde siyasi faaliyet sürdürmemiz gerektiğine inanıyorum.
Hal böyleyken ‘eğilip bükülme' gibi bir ifadeyi haksız ve incitici bulduğumu ifade etmek isterim. Bu tartışmanın günlerce çeşitli platformlarda sürdürülmesi başka sağlıksız sonuçlara yol açacaktır."