2012 yılında onaylanan su vergisi kararının hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan,"Oturup, konuşup, dağılacaksak, bunu hayata geçirmeyeceksek bu toplantıların bereketi kaybolur." ifadelerini kullandı.
BU TOPLANTIDAN NETİCE ALMAMIZ LAZIM
"2012 yılında yine İstanbul'da gerçekleştirdiğimiz bakanlar konferansında onaylanan su vergisini hayata geçirmeliyiz. Oturup, konuşup, dağılacaksak, bunu hayata geçirmeyeceksek bu toplantıların bereketi kaybolur. Netice almamız lazım. Bu toplantıda alınan kararlarla kurulması beklenen su konseyiyle refah ve işbirliğinin artmasını temenni ediyorum. "
3 MİLYON MÜLTECİYE EVSAHİPLİĞİ YAPIYORUZ"
"Suriye'de 6 yıldır devam etmekte olan içsavaş milyonlarca Suriyeliyi evlerinden etti. Suriyeli kardeşlerimiz ulaşabildikleri her yere sığınmaya çalıştılar. Sığınan Suriyeli sayısı 5 milyonu geçti.
Biz bunların 2 milyon 7 binine, Irak'tan da 300 bin kardeşimiz var. Şu anda 3 milyon mülteciye evsahipliği yapıyoruz. 10 farklı ilde 26 barınma merkezinde yaşıyor. Suriye içinde yerlerinden edilmiş kişilere sınırın 0 noktasında insani yardım çalışmaları yürütüyoruz. Ülke ve millet olarak vicdani sorumluluğumuzu yerine getirme konusunda hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık, kaçınmayacağız. İmkanlarımızı sonuna kadar kullanıyoruz. Her konuda misafirlerimize destek veriyoruz. Bizim için çıkar veya diplomatik manevra konusu değildir. Kardeşin kardeşe zor günde destek olması olarak bakıyoruz.
VİZE MUAFİYETİ
Avrupa Birliği ile vize muafiyetinde pek çok şart getirdiler. Biri de Suriyeli kardeşlerimizin şartlarını iyileştirmek için ayrılan kaynaktı. AB'nin bize böyle bir destek vermesinden elbette memnun oluruz. Mesele öyle bir yere geldi, düğümlendi ki bize bağış yapılıyormuş gibi intiba ortaya çıktı. Bizden proje istiyorlar, ne projesi biz bu projeleri hayata geçirmişiz. Biz bu projelerin onayını Avrupa'dan almadık. Bu kardeşlerimiz sınırlarımıza dayandığında dikenli tellerle geri çevirmedik, kapılarımızı açtık.
HARCADIĞIMIZ MEBLAĞ 10 MİLYAR DOLARI AŞTI
Bu bizim için vecibeydi, bunu yerine getirdik. Kamplarda kalan Suriyeliler için harcadığımız meblağ 10 milyar doları aşmıştır. Bir o kadar da STK'lar ve belediyelerimiz yardımları, destekleri var. Söz verilen kaynak gelirse, misafirlerimizin durumlarını daha da iyileştirme şartlarına kavuşuruz. AB ülkelerinin ikircilikli ve samimiyetsiz tavrını bir kenara bırakıyorum. Asıl İslam ülkelerinin buna sahip çıkmasına ihtiyaç var.
TÜRKİYE'NİN SU KAYNAKLARINI DOĞRU YÖNETME TECRÜBESİ VAR
Türkiye'nin su kaynaklarını doğru yönetme ve kullanma tecrübesi vardır. Su alanındaki gücümüzün kaynağı, suyun doğru yönetilmesi konusunda bilgi birikimimizdir. Biz iktidara gelmeden önce sularımız derelerden akar, denizlere giderdi. Biz bu tecrübemizi tüm Müslüman ülkelerle paylaşmaya hazırız. Bizden önce recycle (geri dönüşüm) uygulaması yoktu, bunu biz getirdik. Atık suyu arındırmak suretiyle tasarruf etmiş olursunuz. 1990'lı yılların ortalarına gelinene kadar İstanbul da ciddi su sıkıntısıyla karşı karşıyaydı. Belediye başkanlığım döneminde kurduğumuz güzel bir ekiple kısa bir zamanda çözdük.
BİRÇOK ALANDA SU İSTASYONLARI KURULMUŞTU
Birçok alanda su istasyonları kurulmuştu. Evlerdeki küvetler su depolamak için kullanılırdı. 1,5-2 yılda İstanbul'a suyu getirdik. Getirmekle kalmadık bütün şebekeleri yenilemek suretiyle su kaçaklarını ciddi manada önlemiş olduk. Bunlarla hamdolsun 2 yılda İstanbul artık geleceğe yönelik umutların arttığı bir şehir oldu. O zaman nüfusumuz 8 milyondu, bugün 15 milyon. Bugün artık su problemi olmadığı gibi 2071'e kadar planlamalar yapılmıştır.
KIBRIS ADASINA HAT
Ülkemizden Kıbrıs adasına yaklaşık 550 milyon dolara mal olan bir hattı gerçekleştirdik. Bu birilerinin akıl veremediği bir konuydu. Olmaz dedikleri şey oldu, yapıldı. Şu anda kuzey Kıbrıs bu suyu kullanıyor. Biz 'Güney Kıbrıs'a da su vermek suritiyle de bir barış projesini gerçekleştirebiliriz' dedik. Biz görevimizi yaptık. KKTC'nin 50 yıllık su ihtiyacını karşılamış bulunuyoruz.
Projenin İslam ülkeleri arasında önemli bir örnek olduğuna inanıyorum. Bu işbirliğinin özellikle su alanında gerçekleştirilmesi en önemli konulardandır. Müslümanlar su ve elektrik konusunda işbirliği içinde olmalı. Enerji dedim niye? Bazı ülkelerimiz var ki sular boşuna akıp gidiyor. Bu su rezerv edilmiyor. Bu sular rezerv edilse, hidroelektrik santralları kurulsa enerji nimetini çok ciddi parasal kaynağa dönüştürme fırsatı yakalayacaklardır.
BÜYÜK BİR PATLAMA MEYDANA GELDİ
"Diyarbakır şehir merkezine 20 kilometre mesafade büyük bir patlama meydana geldi. Yaklaşık 10-15 ton olduğu değerlendirilen bombanın havaya uçmasıyla 16 vatandaşımız hayatını kaybediyor. Burada bir terör örgütünün yüzlerce masum insanı katletmeye yönelik teşebbüsü ve bu saldırıyı engelleyen vatandaşlarımız söz konusudur.
KİMSEDEN SES ÇIKMADI
Bu patlayıcı Diyarbakır şehir merkezinde düzenlemek isteyen terör örgütünün şiddetle tepki gösterilmesi gerekmektedir. Kimseden bu elim hadiseye yönelik ses çıkmamıştır. Paris'te, Brüksel'de olunca çıkıyor; ama Ankara, İstanbul, Diyarbakır, Lahor'da olunca çıkmıyor.
Erdoğan terör örgütüne destek veren ülkeleri uyardı
BU İKİRCİLİK TAVIR NEREYE KADAR
Bu ikircikli tavır nereye kadar? Siyasetin dünyada dürüst olmadığını görüyoruz. Bugün dünyanın en büyük sorunu, terör örgütleri karşısında takınılan bu ikiyüzlü, riyakar, samimiyetsiz tutumdur. Terör örgütleri en büyük desteği bu tutumdan alıyor.
BU TERÖR ÖRGÜTLERİNE HANGİ ÜLKELERİN SİLAH VERDİĞİNİ BİLİYORUZ
Dünyada silah sektörünü elinde tutan ülkeler bu teröristlere bu silahları veriyor. Buna da hayır desinler. Bu terör örgütlerin silahlarını hangi ülkelerin verdiğini biliyoruz. Teklifimize kulak tıkayanlar şimdi mülteci dalgalarının önünü kesmek için her yolu dönüyor.
DEFALARCA UYARDIK
Aynı şekilde terör örgütlerine silah ve mühimmat gönderen ülkeleri defalarca uyardık. Şimdi o silahlar bize yöneldi. Ancak yarın o silahlar o silahları veren ülkelere karşı kullanılacak. Terörün karakteri eninde sonunda akrep gibi kendisini tutan eli de sokar. Yarın kendi kucaklarında patlayacak bombaların müsebbibi olacaklarını iyi bilmeliler.