Birleşmiş Milletler yayımladığı yeni raporunda Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişimi ardından yaşanan sürece geniş yer verdi. 15 Temmus darbe girişiminin ardından başlatılan OHAL uygulamasına son verilmesi gerektiği vurgulanan raporda, kurum ve kuruluşların anayasal düzende normal işleyişine dönmesi gerektiği vurgulandı.
Reuters'ın son dakika olarak duyurduğu raporda, Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşananlara da dikkat çekilirken, 'işkence' dahil olmak üzere insan hakları ihlalleri yapıldığına dikkat çekildi.
15 Temmuz darbe girişiminden bu yana yaklaşık 160 bin kişinin tutuklandığı belirtilen raporda, 152 bin kişinin (çoğu 'keyfi' olmak üzere) işsiz bırakıldığı vurgulandı.
TÜRKİYE'DEN JET YANIT
Türk Dışişleri, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri'nin Türkiye'deki OHAL hakkında yaptığı açıklamaya anında yanıt verdi.
"BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri 20 Mart 2018 tarihinde, ülkemizdeki Olağanüstü Hal tedbirlerine odaklandığı bir belgeyi “rapor” başlığı altında kamuoyuyla paylaşmıştır. Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu çok yönlü ve ağır terör tehditlerini, özellikle de milletimizin demokratik yaşamına ve ülkenin bekasına kasteden 15 Temmuz 2016 terörist darbe girişiminin insan haklarına etkisini tamamen gözardı eden bu metin bir anlam ifade etmemektedir.
BU KABUL EDİLEMEZ BİR DURUM
Bu belgeye imzasını atan Yüksek Komiser'in bir süredir Türkiye'yle ilgili konularda tarafsızlığını ve nesnelliğini yitirdiği ve ülkemize karşı şahsi önyargılar beslediği başka vesilelerle kamuoyuna yaptığı açıklamalarda da açıkça gözlenmektedir. Yayınladığı bu son belge, terör örgütlerinin propagandalarıyla birebir örtüşen asılsız iddialar içermektedir. Bu kabul edilemez bir durumdur.
BM TERÖR ÖRGÜTLERİYLE İŞBİRLİĞİ YAPAN BİR KURULUŞ DURUMUNA DÜŞMÜŞTÜR
Tüm dünya için önemi tartışılmayacak bir uluslararası kurumun başında bulunan bu kişi, anılan metinle, yönetimindeki BM organını maalesef terör örgütleriyle işbirliği yapan bir kuruluş konumuna düşürmüştür. Bu durumu kınıyor, ayrıca evrensel bir kuruma verilen zarar nedeniyle derin üzüntü duyuyoruz.
Sözkonusu Yüksek Komiser, ülkemizi ziyaret etmesine yönelik müteaddit davetlerimize olumlu yanıt vermemiş, yayınladığı metin için ülkemize gelme konusunda teklifte dahi bulunmamış ve terör iltisaklı çevrelerle işbirliği halinde bu belgeyi hazırlamıştır. Ülkemize erişim bulunmadığı iddiasının gerçekle ilgisi bulunmamaktadır.
TARAFLI VE YANLIŞ BİLGİLER İÇEREN BU METİN KABUL EDİLEMEZ
Belgenin hazırlık aşamasında, ilgili diğer BM mekanizmalarıyla dahi bilinçli olarak eşgüdüm sağlanmadığı, öne sürülen iddialar hakkında ülkemiz tarafından BM birimlerine sunulan yüzlerce sayfa bilgi ve görüşün bilinçli olarak gözardı edildiği ortadadır.
Bu çerçevede hazırlandığı görülen ve çarpıtılmış, taraflı ve yanlış bilgiler içeren bu metin kabul edilemez. İHYK ofisine de bu yönde resmi bildirimde bulunulmaktadır.
İçerdiği objektiflikten uzak değerlendirmeler sebebiyle sözkonusu belge, tüm insan hakları sistemi açısından tehlikeli bir durum yaratmaktadır. Türkiye, insan haklarının korunması, mevcut standartların en ileri seviyelere taşınması ve bu konularda BM dahil uluslararası kuruluşlarla işbirliğini yürütme kararlılığını muhafaza etmektedir."