Dolar

32,4375

Euro

34,7411

Altın

2.439,70

Bist

9.915,62

Çeçen cinayetleri: Bir kumpasın hikayesi

Hür haber dış politika yazarı Yasir Kadıoğlu, Çeçen cinayetlerini yazdı.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-04-08 16:01:34

Çeçen cinayetleri: Bir kumpasın hikayesi

Haber bültenlerine sürekli konu olan fakat arka planı hiç anlatılmayan Çeçen suikastlarının ilki Başakşehir'de gerçekleştirildi. Kurban, Gazi Edilsultanov'du. Gazi Edilsultanov, 2 Eylül 2008 gecesi Başakşehir'de 7.62 mm x 39 mm çapında mermi atabilen, çoğunlukla Rus gizli servisinin kullandığı "Silent Pistol" isimli bir silahtan çıkan 2 kurşunla hayatını kaybetmişti. Rusya ile Çeçenistan arasındaki iki savaşa da katılmış bir savaşçıydı ve 2004 yılından beri ailesiyle birlikte Türkiye'de yaşıyordu.

Birinci cinayetten üç ay sonra ise ikinci kurban Ümraniye'de infaz edildi. Bu kez hedef İslam Canibekov'du. Canibekov'u vuran silah da Türkiye'de az görülen cinstendi. 6.35 mm çapında mermi atabilen ve yetişkin bir insanın avuç içine rahatlıkla sığabilecek olan bir tabancayla gerçekleştirilmişti suikast. Bu detaya polis kayıtlarında özellikle yer verilmişti. Cinayetlerde Rus gölgesi vardı.

Üçüncü cinayet ise, Zeytinburnu'nda işlendi. Beş aylık bir periyotta işlenen üçüncü cinayetti ve bu kez hedefte Rusya'ya karşı savaşan Kafkasya Emirliği Örgütü'nün Türkiye temsilcisi Ali Osaev vardı. Çeçenler arasında "Musa" ismiyle çağrılan Ali Osaev, 26 Şubat 2009 akşamı, saat 22.19’da Zeytinburnu'ndaki evine girmek üzereyken yakın mesafeden sıkılan üç kurşunla hayatını kaybetti.

Ali Osaev'i vuran silah da profesyonel bir suikast silahıydı. Suikastçi de kamera kayıtlarından anlaşıldığı kadarıyla profesyonel sayılabilecek kadar eğitimliydi. Bir kaç kameranın görüş açısına girmesine karşın yüzü kameralar tarafından net şekilde görüntülenememişti.

Medet Önlü'den önce son Çeçen cinayetleri de yine Zeytinburnu'nda işlenmişti. 3 Çeçen komutan Berk-Haz Musaevi, Rüstem Altemirol ve Zaurbek Amriev, gündüz vakti yakın mesafeden sıkılan kurşunlarla hayatını kaybettiler.

Bahsi geçen cinayetlerinin tamamı eksik ve maksatlı soruşturmanın kurbanı oldular.

3 Çeçen komutanın öldürülmesinden sonra, İstanbul Emniyeti'nden bir ekip görevlendirildi soruşturma için. Cinayet Masası'na bağlı ekip, edindiğim bilgilere göre paralel güçler tarafından cinayeti çözmeleri için görevlendirilmemişlerdi. İstihbarat alanında uzman olmayan ekibin cinayetin uluslararası bağlantılarını çözemeyeceğini ve dosyanın tıkanacağını düşünüyorlardı.

Fakat bekledikleri gibi olmadı. Sıkı bir çalışmayla cinayetlerin arkasındaki uluslararası bağlantıyı çözdü Cinayet Masası'ndaki ekip. Aleksandr Zhirkov, Groza-3 OC-14-4A-03 marka suikast silahıyla 3 Çeçen komutanı öldürmüştü. Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen diplomatik pasaporta sahipti. Bu ismin bağlantıda olduğu kişiler de tespit edilmişti. Nedim Eyüpov başta olmak üzere cinayetleri organize eden istihbarat hücresiyle ilgili bilgiler artık Emniyet'in elindeydi.

Sihirli görünmez el tam bu noktada devreye girdi.

Cinayeti çözen Emniyet mensuplarının ikisi de başka birimlerde görevlendirildi. Birisi dosyayı çözdüğü için taltif edileceğini düşünürken kendisini Şark görevinde buldu. Diğeri de bir binanın önünde nöbet tutmaya mahkûm edildi.

Asıl suçluları asla bulunamayan siyasi cinayetler zincirine yeni bir halka eklemek isteyenler, bu kez dosyayı Terörle Mücadele Şubesi’ne verdiler. Cinayet Masası, her şeyi çözmüştü. Aleksandr Zhirkov ve Nedim Eyüpov’un birlikte görüldüğü kareler ve aynı anda aynı bölgede olduklarını gösteren baz istasyonu kayıtlarıyla aralarındaki profesyonel ilişki belgelenmişti. Aslında çözülmüş olan 3 Çeçen komutanın cinayetiyle ilgili dosyaya bir isim eklendi: Temur Makhauri. Dosyaya ismi ekleyenler dışında kimsenin bu ismin dosyaya neden konulduğuyla ilgili bir fikri yoktu.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Haber Ara