Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Yankılı bir iç sesin ardından gelen roman: İpini Koparan

Yazar Ahmet Can yeni romanı İpini Koparan’da, çocukluk aşkının peşinde ömrünü tüketen sorunlu bir adamın esrarengiz iç konuşmalarıyla çılgın bir hikâye sunarken, okuru düşüncenin sınır boylarına bir uç beyi edasıyla akına zorluyor.

6 Yıl Önce Güncellendi

2019-01-28 18:35:36

Yankılı bir iç sesin ardından gelen roman: İpini Koparan

TİMETÜRK - Ahmet Can'ın geçtiğimiz Mart ayında raflarda yerini alan yeni romanı İpini Koparan, çocukluk aşkının peşinde ömrünü tüketen bir ‘akıl hastasını' konu alıyor. Yazar, ilk romanı Zeval'de geniş biçimde işlediği aşk ve kadın-erkek ilişkilerine, yeni romanıyla bambaşka bir pencere açıyor.

Çocukluk arkadaşı Hayal'e duyduğu aşkla kavrulan isimsiz başkarakterin bazen ürkütücü, bazen de okuru ‘koparacak' kadar gülünç serüveni, romanı bir çırpıda bitirmeyi sağlıyor. Gerçeklik algısını büyük ölçüde yitirmiş olan isimsiz kahramanımız, delilik ile dahilik arasındaki o mayınlı arazide top oynarken, hayatı, vücuduna yayılan bir ince sızı gibi dikkatle takip ederek yaşayan ve ruhunda derin izler barındıran her okura çılgın bir serüven vadediyor.

Yazarın tüm kozlarını oynayarak kahramanı ile birlikte okurun da ‘ipini koparma' çabası, sayfaları çevirdikçe farklı biçimlerde karşımıza çıkıyor.
Fakat romanın karmaşık zihinliler ve ayrıntılarla boğuşanlara, hayatı ile çevresini ruh ve sezgileriyle algılayanlara tahammül edemeyen ‘akılcılar' için sadece faydasız bir zaman kaybı olacağını söylemek de güç değil.

İLK AŞKLARA, MİNİK YÜREĞİYLE AŞIK OLANLARA…

Eğer küçük bir çocukken aşık olmuşsanız ve bu aşk ruhunuzda iyi veya kötü bir etki bırakmışsa, bu romanı okumak sizin için ilginç ve hoş bir deneyim olabilir. Tabii eğer saplantılı değilseniz!
Yine küçük bir çocukken, büyüklerinizin ‘o çocukla arkadaşlık yapma' diyerek sizi uyardığı bir arkadaşınız olmuşsa, ya da o çocuk sizseniz, bu kitabı okumanızda fayda var.

Eğer yaşadığınız hayata hiç benzemeyen bambaşka hayatlara dokunmak istiyorsanız da, İpini Koparan'la gayet ucu açık bir deneyim yaşamanız mümkün görünüyor.

Yahut siz de ipinizi kopardığınızı düşünüyorsanız ve bu halinize uygun kitaplar okumak istiyorsanız, ruh sağlığınıza uygun olduğu söylenemeyecek bu kitabı bitirdiğiniz bir gece yarısında, kendinizi internet arama motorunda ilginç aramalar yaparken enseleyebilirsiniz.

Henüz ortasına bile gelmeden bir şizofreni hastası ile karşı karşıya olduğunuzu hissettirecek bu roman, yazarın vermek istedikleri ya da istemedikleriyle, belki de hayatınızda okuduğunuz en girift kitap olacak.

Her deneyimli okurun bildiği gibi, bir kitap, hele hele bir roman, sadece olumlu anlamda yararlanmak için okunmaz. Bazen hiç çekmediğimiz acıları, daha önce hissetmediğimiz duyguları bir parça hissettirmek, acılara sizi de ortak etmek için yazılmış olabilir. Bu niyetle yazılmasa bile, gizli ya da aşikâr, barındırdığı ruhsal deneyimlerle kendi ruhundaki açlığı bastırmak isteyen okurun, o deneyimleri yaşamadan tecrübe etmesine yarayabilir. İşte Ahmet Can da bu gizemli romanı ile hayatını ‘otomatiğe bağlamış' olanlara hiçbir vaatte bulunmazken, ruhundaki açlığı duyanlara ise iştah açıcı bir aperatif sunuyor.

EN YALIN TANIMLA ‘RAHATSIZ EDİCİ'

Romanda kendisiyle ilgili çok az bilginin bulunduğu başkarakterin, çocukluk aşkının peşinde geçirdiği gençlik yıllarının ardından akıl hastanesinde son bulan hayatı, acıklı bir hikâye olmaktan ötede, okuyanı rahatsız edici yönüyle dikkat çekiyor. Yazarın tedirgin edici Kafkaesk üslubu, okuru romandaki karakterlerle yakınlaştırma çabası ile birleştiğinde, karakterlerin başından geçen olayları yer yer kendiniz yaşamış gibi anımsıyorsunuz. Bu, belki edinilen tecrübelerle, belki de insana ve hayata dair duyulan endişelerle açıklanabilir. Böylece yazarın hayata dair birçok meseleyi, insanın psikolojik açmazları için genelleştirmek istediğine şahit oluyorsunuz.

ELBETTE KAÇINILMAZ BİR SON BEKLİYOR

Romanın seyri bakımından hiç de sürpriz olmayan, fakat yine de sarsıcı bir sonun okuru beklediğini müjdelemenin, kendi hayatında duygusal acıları iliklerine kadar hissetmiş her insanın yıkıcı sonlardan duyacağı ‘sorunlu' hazzı artırmaya yardımcı olacağı şüphesizdir. Böylelikle kaçınılmaz olanı yaşayacağına peşin olarak inanmış her okurun teslim olmuş çaresizliği, hem yazarı, hem de bizatihi okuru tatmin edecektir.

Elbette bir ‘akıl hastası' olarak karşımızda duran ‘ipini koparanın' yazdıklarını, yalnızca hastalıklı bir ruhun iç konuşmaları olarak nitelendirmekten kaçınmak gerektiğini belirtmeye gerek yok.
Romandaki sıra dışı karakterler, en başta isimleriyle gerçek dışı olduklarını bağırırken, kahramanın çocukluk aşkının bir hayal mi, yoksa gerçekte var olan bir ‘Hayal' mi olduğu muamması, romanın son düzlüğünde her ne kadar birçok soru işareti barındırsa da çözülüyor.

Kahramanımızın Hayal'e duyduğu aşkı betimlediği satırlarda öyle düz, öyle ilkel arzular var ki, bir erkeğin, hayatını bir kadınla birleştirmeden asla gerçekten yaşamış olmayacağı hissini veriyor.

Erkeğin tüm benliğiyle hissettiği bir kadına bağlanma arzusunu şizofrenik bir dille ortaya koyan roman, sevilen kadının sevgiye nasıl da yok edici salvolarla karşılık verebileceğini de tüm acımasızlığıyla sergiliyor. Aynı husus hem kadın, hem de erkek için geçerli olsa da, bu durum yazarın çetrefilli ruhundan romanın payını bir tamam aldığına işaret ediyor.

YAZAR İLE KARAKTER YER DEĞİŞTİYOR

Başkarakterin şiirle de derdi olduğu, bir araya getirdiği dizelerden ve şiire ilişkin satırlarından apaçık anlaşılırken, bütün olarak edebiyata, psikolojiye, pozitif bilimlere olan ilgisi ve bu alanlardan terimlerle yaptığı bilgi aktarımı da oldukça şaşırtıyor. Dahası bir aralık karakterin yerine geçen yazar, Aydınlanma Çağı'na selam çakıyor! Zaten romanın adeta bir sinema filmindeki gibi kırılma anı yaşatması da buradan kaynaklanıyor: Yazar ile başkarakterin nerede iç içe geçtiğini kestirememek…

Roman tüm bu fırtınalı akışına rağmen, popüler bir akıma hizmet edecek ve sosyal medyadan paylaşılacak şekilde birçok aforizmayı da içinde barındırıyor. Yazarın en az romanın başkarakteri kadar gizemli dünyasından ipuçları verecek orijinal sözlerinin altını çizmek için aceleyle kalem arayacağınızı belirtmekte yarar var.

Ahmet Can'ın esrarengiz romanının son sayfalarından bir cümle, tüm sahteliklerle ipini koparanlar için muhtemel bir kayıp vakti fısıldıyor:
“Çünkü tarihin kayıp ruhlar için ayırdığı çöplüğe gidecek olan bu kimsesiz, isimsiz adamın ardından yaşayacak bir hatıra kalacaktı geriye…”

4be74ac8-fa5b-4528-9b94-003105fec962 Ahmet Can'ın ‘İpini Koparan'ı raflarda

Haber Ara