Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

Tekkelerde 'raks' edilir mi?

Yunus Emre ve Pir Sultan Abdal gibi tasavvuf şairlerinin başarısı, onların dönemlerinin toplumsal tabanı olan köylüler ve göçebeler gibi yaşamaları, onların içinden çıkmış olmaları ve onların dilini kullanmalarıdır

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-06-06 23:07:24

Tekkelerde 'raks' edilir mi?

Âşıklar, sazlarıyla çeşitli halk şiiri örneklerini söyleyen kişilerdir. Söyledikleri müzikli ezgiler genellikle halk şiirinin çeşitli türlerine aittir. Bu türler arasında türküler, koşmalar ve maniler yer alır. Âşıklarığın en önemli araçları, onların sazı, sesi ve dağarcıklarındaki şiir yüküdür.Tekkeler ve buralardaki müzik ve rakslar ise çok değişik amaca hizmet etmektedir....

Bir tarikata mensup şeyh ve dervişlerin birarada yaşayıp ibadet ettikleri ve o meyanda gündelik hayatlarını sürdürdükleri tekkeler, tarih boyunca önemli sanat merkezleri de olmuşlardır. Tekkelerde gelişen başlıca sanatlar şiir, musikî ve rakstır.

Tekkeler kültür merkezi konumunda idi

Bu sanatların gelişmesine yol açan şey, tekke yaşam biçimi içinde ayin ve ibadetin merkezî rolü ve ayin ve ibadetlerde bu sanatların yoğun biçimde kullanılmasıdır. Bu sanatlar içinde tekke şiirinin özel bir yeri var. Zira tekke şiiri, tekke müziğine de ilham veren en önemli etken olmuştur. Bu yüzden tekkelerden çok sayıda tasavvuf şairi yetişmiştir. İmparatorluk döneminden sonra Osmanlı ülkesinin çeşitli yerlerine yayılmış tekkeler önemli kültür merkezleri haline geldiler. Buralarda halk şiirinin en güzel örnekleri arasında sayılan binlerce nefes, kalenderî, koşma ve destan üretildi. Bu şiir üretimi, esas itibarıyla müzikli kullanımlara açıktı ve çeşitli müzikli anlatım biçimleriyle birlikte kullanıldı.

Tanrı ve ehli beyt sevgisi aşılanıyor

Kültürportalı'ndaki değerlendirmeye göre; Tekkelerde müziğe büyük bir önem verilir ve müzik ibadet ve ayinlerin zemini olarak kullanılırdı. Özellikle zikir ve semâ bu müzikli ayinlerin en yaygın biçimleridir. Tekke şiiri, hiç şüphesiz, dinî-mezhebî bir karakter taşır ve mistik özellikleriyle öne çıkar. Tekke şiirinin temaları genellikle tarikât erkânının öğretilmesi, yaratılış, Tanrı ve peygamber sevgisi, ehl–i beyt sevgisi, tasavvuf bakımından Tanrı ve insana ilişkin “hakikât”in anlatılması, dinî-toplumsal hareketlerin önderleri ve onların yaşadıkları olayların anlatılması, evliyâların mucizevî yaşamları gibi konulardır.

Halkın diline tercüman oldular

Türkçe tekke şiiri bakımından Anadolu'daki ilk örnekler, Yunus Emre, Âşık Paşa ve Sultan Veled'dir. Sultan Veled, Mevlevîliği halk arasında yaymak ve tarikatı tanıtmak amacıyla Türkçe bir Rebabnâme yazmıştı. Ancak onun dili Yunus Emre kadar başarılı değildi. Yunus Emre ve Pir Sultan Abdal gibi tasavvuf şairlerinin başarısı, onların dönemlerinin toplumsal tabanı olan köylüler ve göçebeler gibi yaşamaları, onların içinden çıkmış olmaları ve onların dilini kullanmalarıdır. Tekke şiiri çerçevesi içinde ele alınabilecek Hatayî ve Kul Himmet gibi şairler ise kendi tarikatlarının ideolojilerini sert ve kapalı bir biçimde yansıtma kaygılarıyla Yunus Emre ve Pir Sultan'dan ayrılırlar.

Bayramiyye'den Melamiyye tarikatına uzanan çizgi

Tekke sanatı içinden çıkıp halka mal olmuş şairler arasında, 14. yüzyıl şairi Kaygusuz Abdal, 14. ve 15. yüzyıla yayılmış yaşamıyla Bayramiyye tarikatının kurucusu Hacı Bayram Velî, 15. yüzyılda Bayramiyye yoluna girmiş olan Eşrefoğlu Rumî, 16. yüzyılda Safevî hanedanının kurucusu ve Kızılbaş Erdebil ocağının önderi Şah İsmail Safevî (Hatayî), 16. yüzyılın sonlarında Osmanlılara karşı ayaklanan Heterodoks Türkmenlerin içinde yaşamış olan Pir Sultan Abdal, yine 16. yüzyılda yaşamış Melamiyye dergâhından Ahmed Sârbân, 16. yüzyılda Sinaniyye tarikatını kurmuş olan Ümmî Sinan, 17. yüzyıl şairi olduğu tahmin edilen ve Pir Sultan'ın müridlerinden olan Kul Himmet, yine 17. yüzyılın Melamî şairi İdris Muhtefî, Halvetî şairi Seyyid Seyfullah Halvetî, Nakşibendî Akkirmanî ve Yunus Emre yolundan Sunullah Gaybî, 18. yüzyılda Mevlevî dergâhına mensup şairler arasında halk diline en çok yaklaşmış olan Şeyh Gâlib, 19. yüzyılın Bektaşî şairi Harâbî en önemlileridir. Tekke şairleri, şiir biçimi olarak genellikle nefesleri, ilahîleri, hikmetleri, medhiyeleri, mersiyeleri, destan ve devriyyeleri tercih etmişlerdir.

Haber Ara