Dr. Seyit Ali Kahraman tarafından yayıma hazırlanan kitap, Osmanlı Devleti'nin ve halkının Hz. Muhammed'e bağlılığını, mukaddes topraklara saygısını ve Hicaz arasında beş yüz yıl köprü kuran surre geleneğini anlatıyor. Kitap, "Surre-i Hümayun" ve "Surre Alayı"nı tüm yönleriyle ele alıyor.
Kitapta, sürrenin tanımı, surre geleneğinin ortaya çıkışı, İstanbul'daki ve Mısır'daki surre törenleri, hac yollarının emniyeti ile ilgili tarihi belgeler, surre defterleri, İstanbul'daki surre alayı teşrifatı ve Haremeyn'e gönderilen örtüler de fotoğraflarla yer alıyor.
Kitap, İBB Kültür AŞ'nin İstanbul Kitapçıları'ndan temin edilebilecek. Surre geleneği
Osmanlı Devleti'nin İstanbul ve Hicaz arasında kurmuş olduğu gönül köprüsünü Topkapı Sarayı'nda bulunan hediyelerle açıklayan kitapta yer alan bilgilere göre, Osmanlı padişahlarının her yıl hac mevsiminde Haremeyn ahalisine ve hac yollarının emniyetini sağlayan Mekke şeriflerine gönderdikleri para ve değerli eşyalara surre, bunları götüren topluluklara da surre alayı deniliyordu. Surre Alayı'nın yola çıkışı
Harameyn'e gönderilecek hediyelerin yükleneceği surre develer süslenmiş, donatılmış bir vaziyette ahır kethüdası tarafından, yedek deve de sekban başı tarafından padişahın oturduğu kubbe-i hümayun önünden geçirilirdi.
Bundan sonra develer sıra ile Bab-ı Hümayun'dan çıkarılıp Alay köşkü altından Hocapaşa'ya, oradan Bahçekapısı yoluyla Kireç iskelesine götürülürdü. Bu iskelede tekrar dua edilir, Receb ayının on ikisinde Üsküdar'a geçirilirken 41 pare top atılarak uğurlanırdı.
Üsküdar'da da devlet erkanının merasimle karşıladığı alay, halkın coşku dolu gösterileri arasında Hicaz'a doğru yoluna devam ederdi. Yol üzerinde bulunan beylerbeyiler, surrenin emniyetini sağlamakla mükellefti.