Dolar

34,8800

Euro

36,8224

Altın

3.049,96

Bist

10.104,20

Kafkasya İmamı Şamil ile Naiplerinin efsanevi mücadelesi

Doç. Dr. Fethi Güngör, Vuslat Dergisi'nin Aralık sayısında Şeyh Şamil'i yazdı. İşte o yazı:

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-12-14 15:08:22

Kafkasya İmamı Şamil ile Naiplerinin efsanevi mücadelesi

DOÇ. DR. FETHİ GÜNGÖR*

Kafkas sıradağlarının kuzey kesiminde yer alan ve bugün Kuzey Kafkasya olarak isimlendiren Kafkasya'nın doğu, orta ve batı kesimlerinde Rus işgaline karşı uzun soluklu mücadeleler verilmiştir. 16. yüzyılın ortalarından başlayarak üç asırdan fazla devam eden, ancak 1720'li yıllarda yoğunlaşan Rus yayılmacılığına karşı mücadele sürecinde en kapsamlı direnişi yöneten ve dünya çapında haklı bir üne kavuşan lider İmam Şamil'dir. Ancak Kafkasya'nın direniş tarihi İmam Şamil'deni baret değildir. Kafkasya ve Rusya çalışmalarıyla tanınmış Amerikalı akademisyen ve stratejist Paul B. Henze bu durumu şu şekilde tespit etmektedir:

“Şamil XIX. yüzyıl Kafkas direniş hareketi liderlerinin en uzun ömürlü olanıdır. Ancak bu direniş hareketinde başka liderlerde vardır ve Şamil'in önderlik ettiği hareketle sınırlı değildir. Gerçekten bu direniş hareketi Batı Kafkaslarda Çerkes, Abhaz ve diğer kabilelerin Şamil'e paralel, hattâ onu aşan boyuttaki hürriyet mücadeleleri incelenmeden anlaşılamaz.” (Henze, 1985:1).

İMAM ŞAMİL'İN YETİŞMESİ

Belgelerde adı Şamil yanında Şamuel ve İşmuel şeklinde de geçen İmam Şamil, her ne kadar “Şeyh” lakabıyla şöhret bulmuşsa da o bir tarikat şeyhi değildi. Mürit idi, ama şeyh olmadı. “İmam Ali” örneğinde olduğu gibi devlet başkanlığını ifade eden siyasi bir kavram olarak “İmam” sıfatı, Şamil'in konumunu ifade eden en isabetli kavramdır. Tasavvuf hareketlerinin genellikle sakin ve pasif yöntemlerinin iki bölgede son derece aktif ve mücadeleci birer örneğini Kuzey Afrika'da Şazeli tarikatında ve Kuzey Kafkasya'da Müritlik hareketinde görmekteyiz.
Napolyon'u yenmiş bir Rus generalini mağlup eden İmam Şamil'in idarî ve askerî teşkilatı ile naipleriyle birlikte verdikleri çeyrek asırlık efsanevi direnişe geçmeden önce, Şamil'in yetişme tarzı ve kişiliği hakkında bazı vurgular yapmak isterim.

İmam Şamil,1834 yılından 1859 yılına kadar Kuzey Kafkasya halklarının siyasi önderliğini yapmış bir devlet başkanı, İmam Hamzat'tan sonra Kafkasya'daki direniş hareketini 25 yıl başarıyla yürütmüş bir başkomutandır.

Türkiye'de daha çok “Şeyh Şamil” adıyla anılmasına rağmen tarikat şeyhliği yapmamış,Nakşibendî şeyhlerinden Seyyid Cemaleddin Kumukî'nin müridi olmuştur. İmam unvanı da bugünkü manada bir cami imamını değil, siyasi önderliği ifade etmektedir.

26 Haziran 1797'de Gimri'de doğan İmam Şamil Avar kökenlidir. Kumuk kökenli olduğunu savunan araştırmacılar da bulunmaktadır.

Napolyon gibi dünyaca ünlü bir komutanı yenmiş olan General Vorontsov'u mağlup eden İmam Şamil, dünya askerî tarihinde gayr-ı nizami harp sanatının en parlak lideri olarak kabul edilmektedir.

Çocukluğundan itibaren at binme, kılıç kuşanma, farklı spor dallarında yeteneklerini geliştirme yanında dinî eğitim alanında da tebarüz eden İmam Şamil, Kafkasya'yı işgal etmek isteyen Rusya İmparatorluğu'na karşı Dağıstan'da başlayan bağımsızlık savaşını önce Çeçenistan'a, daha sonra Çerkesya'ya yayabilmiştir.

6 Eylül 1859'da Gunip'de Prens Baryatinsky komutasındaki 70 bin kişilik Rus ordusu tarafından kuşatıldığında İmam Şamil, yanında sağ kalan mücahitlerin, çocuk ve kadınların selameti için sulha razı olmasını rica etmesi üzerine, Rus yetkilileriyle silah bırakma anlaşması imzaladı. Kendisine serbestçe ülkeyi terk etme sözü verilmesine rağmen yıllarca Petersburg'da ev hapsinde tutuldu.

Rus Çarı II. Aleksandır, İmam Şamil'i sarayın kapısında saygı ve nezaketle karşıladı ve kılıcını almayarak kendisine olan hayranlığını dile getirdi. Şeyh Şamil, bir ay kadar sarayda misafir edildikten sonra, saygın tutsak olarak esaret yıllarını geçireceği Kaluga'ya gönderildi.

İmam Şamil'in teslim olmasından sonra da beş yıl boyunca naibi Muhammed Emin Çerkesya'da direnişe devam etmiştir.

Esarette on yıl kadar geçirdikten sonra Çar, İmam Şamil'in hacca gitmesine izin verdi. Ancak bir tedbir olarak oğlu Muhammed Şefî'i alıkoydu ve haccı ifa ettikten sonra Rusya'ya dönmesini şart koştu. Şamil, 1870 yılında Rusya'dan ayrılarak önce İstanbul'a uğradı. Sultan Abdülaziz tarafından karşılanarak sarayda ağırlandı. Şamil'in İstanbul'a uğradığı haberi duyulduğunda, halk İmam Şamil'i görebilmek için saray kapılarına akın etmişti.

Hac esnasında gelen hüccâcın yoğun ilgisi sebebiyle Kâbe'nin damına çıkartılarak hacıları selamlaması sağlanan İmam Şamil, 4 Şubat 1871'de Medine-i Münevvere'de ruhunu teslim etmiş ve Cennetu'l-Bakî' mezarlığına defnedilmiştir.

İMAM ŞAMİL'İN SAĞLAM ŞAHSİYETİ

İmam Şamil davasına sadık, özü sözü bir, son derece ciddi ve ilkeli bir insan olarak yaşamıştır. Bu hususta annesi adına çektiği ceza tarihe geçmiştir:

Savaş dönemlerinde halktan bazıları “artık teslim olalım, anlaşma yapalım” diye hayıflanmaya başlamıştı, bunun üzerine İmam Şamil teslim olmaktan bahsedene kırbaç cezası verme kararı almıştı. Bu durumdan çekinen halk çareyi Şamil'in annesine gitmekte bulmuşlardı. Annesi İmam'a teslim olma teklifini iletince Şamil yayınlamış olduğu kararından taviz vermemiş, kırbaç cezasını da annesi adına kendisine tatbik ettirmişti.

İmam Şamil hayatı boyunca ilmin ve imanın izzetini asla yere düşürmemiş, ömrünün hiçbir anında ümitsizliğe kapılmamıştır.

İmam Şamil'in mücadele stratejisi konusunda kayınpederi ve seyr-i süluktaki şeyhi Seyyid Cemalettin Kumukî'den ziyade, kendisinden din ilimlerini tahsil ettiği hocası Lezgi Muhammed Yerâğî ile daha iyi anlaştığı bilinmektedir.

İmam Şamil'in onca mücadeleden sonra Rus ordusuna teslim olmasını eleştirenler her zaman olmuştur. Sovyet Rejimi döneminde İmam'ı kötüleme amaçlı çok sayıda yayın da yapılmıştır. Mesela, komünist dönemde Şamil için yazdığı hakaret name niteliğindeki şiiri dolayısıyla çektiği vicdan azabına dayanamayan Resül Hamzatov, 1967 yılında kaleme aldığı “Benim Dağıstan'ım” adlı eserinde yer alan şiiriyle İmam Şamil'in aziz ruhundan özür dilemiştir.

“İMAMAT” DEVLETİN SAĞLAM ESASLAR ÜZERİNE OTURTULMASI

Şamil, İmam seçildikten sonra devleti yeniden yapılandırdı. İdare sistemini yeniden düzenleyerek ülkeyi naiplik ve vilayetlere böldü. Bunların başına askerî ve sivil yetkilerle donatılmış naipleri getirdi. Ruslara karşı verilen mücadelenin etkisini yükseltmek maksadıyla idari ve askerî teşkilatı yeniden yapılandırdı. Bir yandan askerî tedbirler alıp düşmana karşı savunma savaşları verirken, diğer yandan da muntazam adli ve idari bir devlet mekanizması geliştirdi.

Medreselerde eğitime fevkalade önem vererek fikir ve sanat alanında da büyük adımlar atılmasını sağladı. Döneminde tophaneler, baruthaneler, silahhaneler yapılmış muntazam birlikler halinde askerî bir teşkilat kurulmuştur.

Tesis ettiği bu sağlam yapının yanında bir de gözünü budaktan sakınmayan, şehit olmayı şereflerin en büyüğü sayan kahramanlardan müteşekkil bir ordu kurmuş ve işgalci Ruslara karşı yıllarca süren şanlı bir direnişi yönetmiştir.

Son yıllarda İmam Şamil ile ilgili bilimsel nitelikte eserler neşredilmeye başlanmıştır. Mesela, Şeyh Şamil'in 100 Mektubu isimli eserde; Kafkas halklarının bağımsızlık mücadelesinin büyük önderi İmam Şamil'in, imameti döneminde yazdığı 100 mektubun içeriği anlatılmaktadır. Bu mektuplar, İmam Şamil'in yalnız askerî dehasının değil, aynı zamanda dinî, kültürel, sosyal, siyasi ve diplomatik kişiliğinin önemli belgeleri niteliğindedir.

MÜRİTLİK HAREKETİ ve İMAM ŞAMİL'İN NAİPLERİ

Hiçbir başarılı ve uzun soluklu hareketin tek bir şahsın eseri olduğu iddia edilemez. Kafkasya İmamat Devleti'nin ve Müritlik Hareketi'nin gelişmesinde ve yayılmasında da imamlar yanında naiplerin de önemli katkısı olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

İmam Mansur ile başlatmamız gereken “Kafkasya İmamları” zincirinin ikinci halkasını oluşturan İmam Gazi Muhammed'in Ruslara karşı yürütmüş olduğu kıyama dâhil olan Şamil, Gazi Muhammed'in şahadeti üzerine onun yerine seçilen İmam Hamzat'ın da kısa bir süre sonra şehit düşmesinin ardından genç yaşta İmamet makamına seçildi. Kendinden önceki iki imama danışmanlık yapmış olan ve on yıldır mücadelenin aktif ve önemli bir unsuru olan Şamil, isabetli gözlemleri ve sağlam deneyimiyle devlet yapısını vilayetler ve niyabetler şeklinde yeniden oluşturdu.

İmam Şamil'in yeni devlet teşkilatında üç veya dört naiplik bir vilayeti oluşturuyordu. Vilayetlerin başındaki naiplerin rütbesi daha yüksekti. Ayrıca, her biri birer savaş kahramanı olan bu yüksek rütbeli naiplerden Ahverdil Muhammed, Kabet Muhammed, Şuayıb Molla, Taşof Hacı, Danyal Sultan, Nur Muhammed, Hitinav Musa, Sadullah, Duba Hacı, Avarlı Hacı Yasul Muhammed, Hacı Murat, Muhammed Emin ve Şamil'in büyük oğlu Muhammed Gazi, gazavatın ismi anılması gereken kahraman naipleri idiler.

Şamil, imamlığa seçildiği 1834 yılından 1859 yılına kadar Rusya'nın idari büyüklüğüne ve askerî kudretine rağmen yılmadan mücadeleyi sürdürdü. Son 25 yılı imam/başkomutan olmak üzere cihada aktif olarak katıldığı 35 yıllık zaman zarfında Rus ordusuna büyük zayiatlar verdirmiş olan İmam Şamil'in askerî gücü günden güne erimiş ve nihayet ateşkes imzalamak zorunda kalmıştır. Maiyetiyle dilediği yere serbestçe gitmek üzere anlaşma sağlanması üzerine silah bırakan Şamil ve yanındakiler, Çarlık ordusu tarafından sözleşme çiğnenerek esir edilmiştir. Bu ilkesiz davranış Spencer'in şu tespiti yapmasına yol açmıştır:

“Ruslarla yapılan bir sözleşmenin kıymeti, o sözleşmenin üzerine yazıldığı kâğıttan daha fazla değildir!”

Müridizm; Kafkasya'da İmam Şamil ve naiplerinin önderliğinde gelişen sosyal ve siyasal bir hareket olarak toplum hayatına damgasını vurmuştur. Müridizm sadece Dağıstan değil tüm Kuzey Kafkasya'da bağımsız bir devlet kurmayı hedeflemiştir. İmam Şamil Karadeniz'den Hazar'a kadar her yere naipler tayin ederek, Kuzey Kafkasya'yı bir bütün olarak algıladığını göstermiştir. Batı Kafkasya'ya tayin ettiği naip Muhammed Emin'in Adıge toplumu ile birlikte Ruslara karşı verdiği savaş, İmam Şamil'in 1859 yılında teslim olmasından sonra 21 Mayıs 1864 tarihine kadar devam etmiştir.

İmam Şamil kendi hükümranlık bölgesini 20 ayrı vilayete ayırmıştı. Her vilayetten sorumlu naip, aynı zamanda bir ordu komutanı idi. Naipler yönettikleri vilayetlerdeki eli silah tutan insanları ayrı bir defterde kayıt altına alıyorlardı. Savaş zamanı her naip en hızlı şekilde emri altındaki birlikleri savaş alanına sevk etmekle yükümlüydü. En iyi döneminde İmam Şamil'in askerî gücü 60.000 civarına ulaşmıştı. Olağanüstü durumlarda kadın erkek herkes asker olarak görev alarak, bu sayı yüz bine çıkabiliyordu.

Müridizm, Ruslara karşı bağımsızlık savaşı veren Kuzey Kafkasya insanının savaş disiplininden kopmaması için bazı tedbirler geliştirmişti. Müridlik hareketinin ilkelerine göre;

- Bir savaşçı ölümcül yarası olsa bile tedavisini bir Rus doktoruna yaptırmaktansa ölümü tercih edecekti.
- Ruslar tarafından imal edilen hiçbir mal satın alınmayacaktı.
- Hangi şartla olursa olsun Ruslarla barış, ateşkes vb. anlaşmalar teklif dahi edilemeyecekti, teklif edene yüz kırbaç vurulacaktı.
- Tütün içmek de dâhil olmak üzere her türlü uyuşturucu kullanımı şiddetle cezalandırılacaktı.

İmam Şamil'in; Çeçenya'nın Bukhlan-yurt aulunda doğan, İstanbul Harbiye Mektebi'nde okuyan, Mehmet Ali'nin Mısır ordusunda istihkâm zabiti olarak vazife gören, 1840 yılından itibaren kendi danışmanı, mühendisi ve naibi olarak hizmet eden, merkez karargâhında haritalar çizen Haci Yusuf Safari gibi son derece donanımlı naipleri vardı.

İmam Şamil'in Lak kökenli müridi Muhammed Emin; Ruslara karşı önemli başarılar kazanmış ve Çerkesya Naibi olarak atanmıştı. 1859 yılında İmam Şamil'in silah bırakmasından sonra da mücadeleyi Batı Kafkasya'da beş yıl daha sürdürmeye muvaffak olan Muhammed Emin, teknoloji ve asker üstünlüğe rağmen Rus ordusuna karşı sayıları yüzlerle ifade edilen Çerkes savaşçılarla birlikte uyguladığı başarılı gerilla teknikleriyle bölgedeki Rus ilerleyişine karşı güçlü bir direniş hattı oluşturmayı başarmıştı…

İmam Şamil ile önemli ihtilaflar da yaşamış olan meşhur Naip Hunzahlı Hacı Murat (1816-24 Nisan 1852), hakkında olumlu ve olumsuz yazı ve yorumların çokça yazıldığı en tanınmış naiptir.
Sayısız baskınlarda ve muharebelerde hiç gözünü kırpmadan ölümün üzerine atılan Haci Murat, İmam'ın gizlice kendisi hakkında ölüm kararı aldığını vehmederek (İmam Hamzat'a yönelik suikasta katılmasında olduğu gibi) yine yanlış yola girmiş ve düşmana iltica etme hatasını işlemiştir. Ancak, kendini sorgulayarak yanlış kararlar verdiğini idrak etmiş, sonunda eski korkusuz Haci Murat canlanmış ve yaptığı hataları tamir etmek için harekete geçmiştir. Ama ne yazık ki düşmandan kurtulmayı başaramamış ve cesurca vuruşarak düşman kurşunlarıyla hayata veda etmiş ve yaptığı hataların faturasını canıyla ödemiştir. Netice olarak Haci Murat hataları ve savaplarıyla millî bir kahramandır ve Kafkas Millî Azatlık Mücadelesinin unutulmaz sembol isimlerinden biridir.” (Nevruz, 2017:183-184).

“… Kaçıştan iki gün sonra 23 Nisan 1852 günü firarilerin yerleri tespit edildi ve çok kalabalık milis birlikleriyle etrafları sarıldı. Gerilla harplerinin büyük ustası talihsiz Hacı Murat ve beş sadık nökeri önce tüfekle, sonra da kılıçları ve kamalarıyla sonuna kadar savaşarak hayatlarını kaybettiler. 24 Nisan'da Vorontsov onun için şu sözleri sarf etmiştir: “Haci Murat yaşadığı gibi cesurca öldü. Onun hırsı cesaretine denkti. İkisinin de sınırı yoktu.” (Baddeley, 1995:417).

SONUÇ

Kuzey Kafkasya halklarını bir devlet çatısı altında toplama yolunda ciddi çabalar ortaya koyan ve önemli bir mesafe kateden, İslam dünyasını tehdit eden Rus yayılmacılığını yarım asır duraklatan, adını dünya harp tarihine gayr-ı nizami harbin (gerilla savaşının) bir numaralı ismi olarak yazdıran büyük önder İmam Şamil'in birkaç sözüyle yazımızı sonlandıralım:

- “Bizden torunlarımıza kalacak en büyük miras; özgürlük uğrunda savaşmak ve hakkı yayma uğrunda can vermek olacaktır. Torunlarımız özgürlük ve bağımsızlık uğruna yapılan savaşların kuyruğu değil, başı olmalıdır.”
- “Çarlar ölecektir! Petrolarınız ve Katerinalarınız gibi Nikola da gözleri arkasında gidecektir. Fakat Kafkasya mutlaka kurtulacak, hür ve mesut olacaktır.”
- “Gönüllerden kibri çıkarmak yüce dağları iğne ile kazmaktan daha zordur.”
- “Sonunu düşünen kahraman olamaz!”

İmam Şamil başta olmak üzere, Kafkasya coğrafyasında yurdu, namusu ve İslamiyet'in bekası için canlarını vermiş tüm şehitlerimizin ruhları şâd olsun. Allah mekânlarını cennet, makamlarını âlî eylesin. Bizlere de sahip olduğumuz geniş imkânların kıymetini bilerek, ecdadımızın çok büyük zahmetlerle yürüttüğü varlık, özgürlük ve haysiyet mücadelesini sürdürebilecek bir bilinç bahşetsin…

(*)Doç. Dr.; Yalova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Fethi Güngör'ün bu yazısı Vuslat Dergisi'nin Aralık sayısında yayımlanmıştır.

 

Haber Ara