Dolar

32,2020

Euro

35,0069

Altın

2.504,53

Bist

10.643,58

Hakan Yılmaz Çebi: İnsî ve Cinnî garaib topluluklara dönüştürülüyoruz!

Hakan Yılmaz Çebi: 'Sınırsız tüketim ihtiyaçları içerisinde deli gibi giden bir şimendiferin arkasında vagon olmuşsanız, tasmalı bir hayvan gibi yat, kalk bir hayat yaşatıyorlar… İşte böylesi azgın bir sel gibi akan toplulukları görünce gerek dini kitaplarımızdan, gerek Peygamber Efendilerimizin kıssalarından aklınıza bir Yecüc Mecüc istilası geliyor…'

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-12-27 16:24:45

Hakan Yılmaz Çebi: İnsî ve Cinnî garaib topluluklara dönüştürülüyoruz!

TIMETURK | RÖPORTAJ
YAĞMUR TEKE

İslam inancında Hz. Muhammed'in (s.a.v) bazı hadislerinde söz edilen Yecüc ve Mecüc, kıyamet alameti olarak kabul ediliyor. Bilinen ise Yecüc ve Mecüc'ün bir kavim olduğu ve Mehdi'nin çıkışından, Hz. İsa'nın da Deccal'i öldürmesinin ardından Allah'ın kendilerine musallat edeceği bir tür ile helak edilecekleri...

Yecüc ve Mecüc üzerine "Son İşgal Yecüc Mecüc - Çin" isimli bir kitap kaleme alan Hakan Yılmaz Çebi ile Anatolia Yayınları'ndan çıkan kitabı üzerine konuştuk.

İşte o röportaj:

- "Son İşgal Yecüc ve Mecüc” kitabınızı sizden dinleyebilir miyiz?

Kitap, daha önce çıkmış, içinde eklemeli, geliştirilmiş kitaplarımız da olmak üzere 43. kitabımız olarak piyasaya çıktı. Bizleri yıllardır gerek gazeteciliğimizden gerekse televizyon programlarımızdan da takip eden son derece şuurlu, okuma oranı yüksek ve bir o kadar da milli, manevi hayatımıza düşkün okur dostlarımız var. Biz onlara daha önce yaptığımız 133 programla da ekolleşen ismiyle “Hazır kıta” diyoruz… Zaten bu programın niyeti de böyle bir halk tabanı oluşturabilmekti. Milli ve manevi son derece şuurlu ve donanımlı olup; bırakın zamanını okumayı rüzgârın sesini, nefesini mesafeler ötesinden duyabilen, baharın kokusunu kar kaplı caddelerde yürürken, üşürken bile alabilen insanlar… Son İşgal Yecec Mecüc diğer araştırma kitaplarımız gibi bir öngörü, özel istihbarat ve araştırma-inceleme kitabıdır. Asıl niyeti dünyanın gidişatını bir çözümlemedir, insanlara yaklaşan belaya, sele, tufana karşı düşündürmedir. Halkbilimci olmamız hasebiyle de halkın içindeki verileri, kadim gelenekten gelen şifai dediğimiz sözlü edebiyatı da bu kitapta değerlendirdik. Bu sözlü edebiyat içinde çok önemli sosyal, tarihi, kültür bağlar var. Gazeteci olarak çalıştığımız yıllarda da bu Halkbilimci özelliğimizle habere, toplumsal ve stratejik gelişmelere yaklaştık… Olayların görünmeyen veya gösterilmeyen yüzünü açığa çıkardık. Tabiri uygunsa “3.Göz”, objektiften yansımayan açı olmaya çalıştık.. Son İşgal Yecüc Mecüc kitabımızda da işte bu 3.Gözle meselelere yaklaşıp tarihi, dini, sözlü verileri birlikte ele alıp, resimli kaynaklarla bir kompozisyon kurup öngörü ve analizler oluşturmaya çalıştık..

- Bunu nasıl yaptığınızı açabilir misiniz?

İnsan topraktan yaratıldığına göre nasıl ki her bölgenin kendine has bitki örtüsü, doğal yapısı, madeni var. İnsan da böyledir… Şimdi kel tepeler, çıplak araziler yeşil arazilere özenip; denizleri olan bölgelere iç geçireceğine ne yapıyoruz bu çöl dediğimiz, çıplak arazi dediğimiz pek çok yerden maden çıkarıyoruz. Yani Allah'ın adaletinin aslında her insanda nasıl cereyan ettiğini bilsek her insanı adeta bir maden sahası gibi değerlendirebiliriz. Herkesi topçu, popçu, piyangocu yapmalarının sebebi bu insanın madeni keşfedilmesin ve malayani şeylerle birbirlerini yesinler, bu malayani şeylerin peşinde bir ömür sarfetsinler diye... Şimdi bu açıklamanın konuyla bağlantısına geleyim; gördüğünüz, çözmek istediğiniz ahirzaman fitnesi dediğiniz pek çok hadise var. Bunlardan bir tanesi de toplumların, küresel şeytani niyetli mimar ve mühendisler tarafından nasıl yönlendirildikleri ve işlendikleri. Bu işleme tabi ki eskilerin “maişet” dediği “geçim kaygısı” üzerinden oluyor; Yani para!.. Atasözümüz işin künhünü veriyor “Parayı veren düdüğü çalıyor”. Hele sınırsız tüketim ihtiyaçları içerisinde deli gibi giden bir şimendiferin arkasında vagon olmuşsanız, tasmalı bir hayvan gibi yat, kalk bir hayat yaşatıyorlar… İşte böylesi azgın bir sel gibi akan toplulukları görünce gerek dini kitaplarımızdan, gerek Peygamber Efendilerimizin kıssalarından aklınıza bir Yecüc Mecüc istilası geliyor… Tabii işin künhü birbirine benziyor diyorsunuz, istilacı, barbar, vahşi topluluklar olmaya başladığımız doğru ancak mahiyet aynı mı diye sorguluyorsunuz.. Hakikatler az ve ölçülü arif olan anlar misali ki o da arifin arifi olmalı. Diğer kısmı efsane, rivayet hatta mitolojik… Yılların verdiği araştırmacılıkla, kaynak taramanızla bu işi bilse bilse en iyi şu kişiler bilir dediğiniz bir arşiviniz, kaynaklarınız var. Kafanızda olan sorular, öngörüler oralarda cevap bulmaya başlıyor ve bu veriler, açıklamalar adeta birer tesbih taneleri misali bir araya geliyor 33'lük tesbih çıktımı 99'luğa doğru zorluyorsunuz ve işin içine ihamlar, mülhimeler dahi giriyor. Batının sprint akıl dediği bizim kaynaklarımızın çok önceden bildiği ve kulladığı Ruhumuza yüklenen bilgi ruhi zeka açılıyor ve siz Allah'ın ihsanıyla kompozisyonu oluşturup, tezinizi ortaya koyuyorsunuz. Temiz çalışılmış her kitap önce Allah'a sonra kullarına verilmiş bir tez, gayret, bir şeyleri çözme, ifade edebilme gayretidir. Gönül ister ki hayırlı niyetlerle hayırlı uyarıları, sonuçları olsun!..

88_6- Hz. Muhammed (s.a.v) bazı hadislerinde Yecüc ve Mecüc, kıyamet alametleri olarak aktarılıyor. Çinlilerin bu rivayetlerde tasvir edilen Ye'cüc Me'cüc'e çok benzediği yorumlarını hepimiz duymuşuzdur... Doğu Türkistan'da Müslümanlara yönelik zulüm politikaları, Çin'in ekonomik ve askeri gücünün büyümesi konularını da göz önünde bulundurarak bu konuda neler söyleyebilirsiniz? Kitapta bu noktalara temas ediyor musunuz?

'Şimdilik' diyelim çok okuyan değil çok izleyen bir toplumuz. Bunun tarihi, sosyal hadiselerden kaynaklanan çeşitli nedenlerini biliyoruz ki halkımıza haksızlık yapmayalım. Bunları İnşaAllah konferans ve sohbetlerimizde aktarıyoruz, aktaracağız. Başta kâinatın kaynağından ve sahibinden gelen yüce Rehberimiz Kuranı Kerim ve O'nun ete kemiğe bürünmüş hali ResulAllah Efendimiz (sav) hadislerinin Ye'cüc Me'cüc konusunda açıklamaları var. Bu açıklamaları işleyen değerli eserler, âlimler, araştırmacılar ve halk rivayetleri de var. Tabii öncelikle kaynağa en bağlı sağlam eser ve kaynak kişi takibi yapmamız gerekiyor ki konu her zaman söylemeye çalışırım: Sap saman, şap şeker, Hızır Hınzır karışık hale gelmesin. Maalesef günümüzde en çok yapılan bu… Niye hakikat sulansın… Herkes bildiğini sansın, oysa bilinenler yalan ve geçersiz. Ben bu yönüyle kitaba elimden geldiğince değerli eser, âlim ve araştırmacıların çalışmalarını verip analiz ederek yön verdim. Belki bir araya gelmediğinde pek anlaşılmayan parçalar, bir araya geldiğinde “aaa ne kadar da örtüşüyor” denilir hale geldi. Hani evinizde arta kalmış bir sürü malzeme vardır fakat başlı başına hiç biri bir yemek yapmaya yetmez. Onca malzemenin arasında, “aman evde hiçbir şey yokmuş, kalmamış” deyip pazara, alışverişe ihtiyaç duyarsınız. Oysa tecrübeli, hikmetli, algıları açık biri o malzemeleri hepsinden bazen beşini, bazen yedisini, bazen hepsini bir araya getirerek inanılmaz bir sofra çıkarır! Tatları birbirine uyumlandırır… Ben buna Aşure ustası diyorum… Kitap bu yönüyle biraz aşure gibi. Farklı bilgiler, veriler bir araya geldiğinde, “uyumlandırıldığında” oluştu. Bunun içinde Yecücleşen toplulukların yemek kültürleri de var, tarihi geçmişleri de, Cin'ni, insi boyutları da, coğrafyaları da, tarihi Vandallıkları da hani cinsine çekim ihtimalleri… Bugün “mukarreb” dediğimiz de Allah'a yakın kimseler kastedildiğini bu kültüre sahip kişiler biliyor ancak sadece bir harf değiştiğinde Mugarreb dediğimiz de bilen yok denecek kadar az! Mukarreb'le karıştıranlar da oluyor… Garabet, şaşılacak şey manasında garip, ucube bir insan ve topluluk Yecüc Mecüc insi mi cini mi veya her ikisi bir bedende yaşayan komin bir beden mi kitap bu yönüyle de bizleri görünmeyen halimizle yüzleştirmeye çalışıyor… Bunun yanında özellikle Çin, Kuzey Kore, Myanmar, Orta Asya; Uzak Asya'ya taşan gelişmelere dikkat çeken resmi bilgi ve belgelere de yer veriyoruz… Akla hayale gelmeyen taşkınlıkları derleyip, bir albüm hazırlıyoruz ki uyarılarımız daha iyi anlaşılsın… 

- Kıyamet alametleri, Yecüc Mecüc ve Çin'in yükselişi... Tüm bunlar yaşanırken devam eden kaosun ve savaşların Çin kadar önemli aktörlerinden olan ABD ve Rusya nerede duruyor?


Parayı haşa Tanrının gücü, kendilerini bu gücü elde eden Tanrılar/Firavun Krallar ilan eden Küresel Sermaye klanları; insanları insan hayvan arası varlıklar gözüyle görüp hatta bu manada goyim dedikleri için hiçbir ulusla aslında aidiyet bağı taşımadıklarına inanırlar. Burada Yahudilikleri de bahanedir. Siyonizm bir dindir onlarda… “Kullan Kullan Kaldır At”, kime hangi “izm”le yaklaşırsan yaklaş, Kominizm de, Faşizm de, Sosyalizm de, kim ne ayara giriyorsa yani.. Netlik ve mertlik yok… Sosyalizm dersin iyi niyetle açıklamalara baktığında sosyal ayağı ne kadar İslam'a benziyor derken işin “din ayağı” seni çukura düşürür… Yani önce süt koysa kabına damla damla kezzabı da ekler… Ulusötesi bu gücün; enerji dedikleri Tanrılarının gücünü kullandıklarına inanıp, cennet cehennem inançları da akla ziyandır bunların. Niye hesaptan kaçacaklar, bir sürü doğmatik, uyduruk kaydırık kurgular kurgular kurgular işte… Parayla şeytanın ilişkisini akıllı olan herkes bilir ki: İmanını ver, namusunu ver, ruhunu ver ne istiyorsan al: Para, Şöhret, Ego, İhtiras, eşyaperestlik, lay lay lom yaşamlar… Haliyle ABD; Rusya kim ülkesine sahip çıkamazsa, oraya getirdikleri iktidarların arkasındaki sermaye ve nüfuz güçleri sayesinde hepsi birer piyondur… Bir ara vezir yaparlar fil yaparlar at yaparlar sonra pozisyonlar değiştiriler. Lakin yine taşsınız yine piyonsunuz çünkü onun hamlelerine göre şekil alan sadece bir taş gözüyle sizi görüyor ve yönlendiriyor… Oyunu kuran ve rolü dağıtan, istediği pozu çeken de o çünkü! Bu yönüyle onların hep bir dünya ihtilali söylevi vardır ve The Jewis Ütopya dediğimiz tek dünya devleti rüyada… Bu onlar için gerçekleşmesini istedikleri rüya ama bunu diğer milletlerin kâbusu olarak yapmaya çalıştıkları rüya… Terörle, savaşla, ekonomiyle, biyolojik ve asimetrik, elektronik, teknolojik, tektonik ulaşılan ve bilinen tüm bilgilerle gizli ve açık savaş teknikleri üzerine bir ütopya bu…

- Peki şimdi bu kullan kullan kaldır at veziri Çin mi olacak?

Aynen öyle… Şah kendileri şahı en iyi koruyacak öncüller değişiyor: ABD, İngiltere; Fransa; Almanya'nın performaslarından memnun değiller. Ehh son dönem yetişen arsız ve azgın liderler ve takımları aradıkları çap ve hırsta da değil… Hatta bunlara bir ara eski firavun liderlerin genlerini bulup transfer edilmesi gündeme geldi. Yani bir insanı nasıl bir gorile dönüştürebiliriz gibi bunlar niye bunlar kadar ihtiraslı domuzlar haline gelmiyorlar diye çok düşündüler ve laboratuarlarda çalıştılar. Haliyle projeleri gecikiyor. Şeytan Yehowa bunlara çok kızıyor ve tehdit ediyor… Çin, yıllardır aile şirketleriyle Ortaasya'ya yerleşiyor… 90'lı yıllardan bu yana bu konuya dikkat çeken ciddi çalışmalar var. Geleceğe yön verenler adı altında çok önemli çalışmalar, raporlar var ve daha o yıllarda ÇİN'in nasıl hazırlandığına, hazırladıklarına dikkat çekiliyordu. Çok özür dilerim eşeği, katırı ne kadar güçlendirirseniz güçlendirin sırtına binecek olanı görmezseniz aklınızı, hayalleriniz, vatanınızı daha kötüsü imanınız dahi alırlar… Çin konusu öngörü, açık istihbarat ve stratejik kurumların verileriyle kitapta önemli bir yer tutuyor niye Çin diye. Konuyu burada bağlayalım isterseniz… Ha bir de Doğu Türkistan mevzusu da, kardeşlik hukukumuzun, mazlum halklar değerlendirilmesinin yanısıra stratejik madenler ve su konusunda da dikkat çekilerek özel olarak işlendi…

- Kitapta bir de İran ayrıntısı var... Bu konuya ilişkin neler söyleyebilirsiniz?

İran'da İran halkı da bizim gibi bir sağlam duran bir millet ancak üzerinde en çok çalışılan milletler… Mecusi ateşi sönmemiş derin yapıları da var. Bu yapıları tahrik eden pek çok molla kisvesine bürünen İsrailiyat ateşi de ayrı bir baharat ve çeşni katıyor bu işe! Halkları, devletleri üzerine binilecek insan ve hayvan arası binekler gören bir yapı tabi ki rejimlerin ismi ne olursa olsun yönetimleri nizami ve gayri nizami oluşumlarla kontrol altında tutmak isteyecektir. Nasıl ki biz yöneticilerimizin yerli, milli, İlahi ahlak ve kurallara bağlı, adil, önce halkını ve sonra da tüm insanlığı erdemli topluluklar, organizasyonlar haline getirmesini istiyoruz komşularımızın da bu yönetimler tarafından yönetilmesini isteriz. Son yıllarda İran'la stratejik bir yakınlaşma var. Müspet faydalar takip edilip, kontrol edildiği sürece çok değerli çalışmalar bunlar… Ancak her devleti birbirine düşürüp, siyasi, sosyal, mezhepsel ayrılık, “ayrıştırma veya yayılma masalarına” dikkat edip çıbanların başını iyi tespit etmemiz gerekiyor. Nasıl ki bir aileden bir ferdiyle sokakta yapılan bir kavga, uyuşmazlık bir aileye mal edilemezse olayı bu çerçevede ela alıp anında yüzyüze görüşmelerle belki kendilerinin bile fark edemediği, kontrol edemediği gelişmeleri istihbarat ve belge desteğiyle çözmek lazım. Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Bey'in en doğru ve başarılı yaptığı şey düşman olduğunu bilse bile meseleleri yüz yüze halletme çabası. Muhatabının gözünün içine bakarak, kararlılık ve cesaretle adeta karşısındakini evham endişelerine yaklaşabilmek… Son cümleyi bilerek seçtim yüz yüze teması özellikle seçmesinin temel nedeni var! Bu yüzden zaman zaman bu yeteneğini kaybetmesine çalışıyorlar ancak İnşa'Allah hepimizin zaman zaman düştüğü böylesi durumlarda çok şükür söküklerimiz dikenler, hatalarımızı düzeltenler de var (!)

HAKAN YILMAZ ÇEBİ KİMDİR?

Hakan Yılmaz Çebi 1968 yılında Zonguldak'ta doğdu, aslen Trabzon Sürmeneli olup İsmailçebioğlu eşrafından. 1993 yılında Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Halkbilimi Anabilim dalından mezun oldu. Üniversite tahsilinin henüz başında girdiği ulusal basın yayın kuruluşlarında özel haberci, haber müdürü, yardımcı yönetmen, köşe yazarı gibi pek çok vasıflarla çalıştı. Uluslarası bazı şirketlerde Pazarlama ve Halkla İlişkiler görevi de yürüttü. Stratejik araştırmalar başta olmak üzere, özel istihbarat, metafizik araştırmalar, öngörüler, sosyal ve siyasi konularda 133 bölüm süren “HAZIR KITA” programıyla; “Hazır Kıta Akademisi” ve “Topluma Aydınlatma Hareketi” olarak tanınan yapılanmaları organize etti ve ediyor: Halen bu konudaki çalışmalarını uluslararası sahalarda sürdürüyor. Çebi, "21. Yüzyıl Savaşları ve Hedefteki Türkiye", "Para-Petrol ve SON PERDE", "Tek Dünya İmparatorluğu", "Türkiye'de Petrol Kime Saklanıyor?", "Metafizik İstihbarat (Cinler..Şeytanlar..Ruhlar..Medyumlar)" gibi kitaplarıyla biliniyor.

Haber Ara