Ülkemizde demiryollarının hikayesi 1856'da İzmir-Aydın demiryolu hattının imtiyazı ile başlamaktadır. Demiryolu hattının başlangıcı Alsancak'tır.Alsancak tren garı; Bir cephesi Atatürk Caddesi'ne diğer cephesi ise İzmir Limanı'na bakan bu simetrik görünümlü gar, sütunları, vitraylı pencereleri, çeşitli duvar süslemeleri ve muazzam tavan yüksekliğiyle görenlerin ilgisini çekiyor.
Edirne Garı: II. Abdülhamid döneminde inşa edilen mekan Trakya Üniversitesi Rektörlük Binası olarak kullanılıyor.Karaağaç Tren İstasyonu olarak da bilinen yapıyı inşa eden Mimar Kemaleddin, Sirkeci'deki tarihi garın inşasında Alman mimar August Jasmund'un yardımcılığını da yapmış.
Haydarpaşa garı: 1908 yılında hizmet vermeye başlayan Haydarpaşa garının temeli 21 metre uzunluğundaki 1100 adet ahşap kazıkla atılıyor. Garın projesi Otto Ritter ve Helmuth Cuno isimli iki Alman mimara aittir. Binanın inşaatında Alman ve İtalyan taş ustaları çalışmıştır. Garın ismi Selimiye Kışlası yapılırken üstün hizmetler gösteren Haydar Paşa'dan geliyor. III. Selim Haydar Paşa'nın emeklerine karşılık jest olarak koca bir bölgeye paşanın ismini veriyor
Sirkeci Garı: Sirkeci Garı demek nostalji demek. Tarihi Türk filmlerinin karelerinhde bu mekanı sıkça raslanır. II. Abdülhamid döneminde, Alman mimar August Jasmund tarafından tasarlanarak 1888 yılında törenle temeli atılan bina 1890'da açıldı. Orient Express'in son durağı olması önemini daha da artırıyor.
Kayseri Garı: Cumhuriyet dönemindeki ilk demiryolu Ankara-Kayseri arasında inşa edilerek 1927 yılında hizmete açıldı. Kayseri'nin Kocasinan ilçesinde bulunan ve Birinci Ulusal Mimarlık Akımı'nı yansıtan Kayseri Garı'nın mimarı tam olarak bilinmiyor. Mimar Kemalettin veya öğrencileri tarafından tasarlandığı yönünde bilgiler mevcut.
Ankara Garı: Türk mimar Şekip Akalın tarafından lojmanlarıyla, idari binalarıyla gar kompleksi olarak Art Deco tarzında tasarlanan Ankara Garı 1935-1937 yılları arasında inşa edildi. Cumhuriyet döneminin önemli yapılarından biri olarak tanımlanmakta olan tarihi yapı Ankara'nın giriş kapısı olarak bilinen Altındağ ilçesinde yer alıyor ve bugün bu hizmetini devam ettiriyor.
Konya garı: Anadolu-Bağdat demiryolu hattının 1895 yılında Konya'ya ulaşmasıyla inşa edilen Konya Garı, 1896 yılında hizmet vermeye başlıyor. Bina Ankara ve Eskişehir garlarıyla aynı dönemde ve aynı şirket tarafından yapılıyor. Neo-klasik ve heimatstill karışımı bir mimari üslubu yansıyor. Lokomotif deposu hariç binanın tamamı dörtgen biçiminde.
Dalaman Garı: Garın ilginç bir tarihçesi bulunuyor; Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa buraya av köşkü, Mısır'ın İskenderiye şehrine de tren garı yaptırmak ister. Malzeme yüklü iki gemi gideceği adresleri karıştırır. Dalaman'a av köşkü yerine tren garı yapılacak malzemeler, İskenderiye'ye tren garı yerine av köşkü malzemeleri gider. Böylece Dalaman'a tren garı İskenderiye'ye av köşkü inşa edilmiş. Hatta Dalaman'daki yapının önüne tren rayları ve gişe de inşa edilmiş ama yapıyı görmeye geldiğinde sürprizle karşılaşan Mısır Hıdivi tarafından bu bölümler kaldırılmış. Kimi rivayete göre gemilerin rotaları yanlış verildi. Bugüne kadar ne bir tren geldi ne de gişesinden tek bir bilet alındı.
Erzurum Garı: Almanlar tarafından 1936 tarihinde yapımına başlanan gar Anadolu'da o dönem yapılan diğer garlar gibi geniş bir meydana açılmakta. Neo-klasik üslupta, Gümüşhane'den getirilen kırmızı bazalt taşlarla yığma tarzında, iki katlı, dikdörtgen planlı yapılan eserin kapı ve pencere detayları ahşap. Gar aynı zamanda içinde barındırdığı demiryolları müzesi ile de ziyaretçilerin dikkatini çekiyor.