Dolar

32,5104

Euro

34,9524

Altın

2.439,45

Bist

9.716,77

İsrail'de olası savaş senaryosu: Hizbullah'a müdahale seçeneği masada

'İsrail, İran’la Suudi Arabistan arasında yaşanabilecek bir çatışma halinde Hizbullah’a müdahale etme seçeneğini gözden geçiriyor...'

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-11-20 16:55:53

İsrail'de olası savaş senaryosu: Hizbullah'a müdahale seçeneği masada

TIMETURK | HABER MERKEZİ

Son zamanlarda Suudi Arabistan'da yaşanan Lübnan merkezli gerilimin ardından Riyad ve Tel Aviv arasındaki yakınlaşma konuşulurken, bu yakınlaşma İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın 'ılımlı İslam' açıklamasına paralel mesajlar vermesi, Hariri'nin istifa ederken Lübnan'daki istikrarsızlık konusunda İran ve Hizbullah'ı eleştiren cümleleri ile devam etti. Son olarak İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz, "Suudi Arabistanla gizlice görüşüyoruz" açıklaması yaptı.

HİZBULLAH'A YÖNELİK ÖNEMLİ TATBİKAT

Siyasi arenada yakınlaşmalar ve açıklamalar sürerken İsrail, 4-14 Eylül 2017 tarihlerinde -geçtiğimiz yıl vefat eden ve bu büyüklükteki son tatbikatı 19 yıl önce yöneten üstdüzey komutanlardan Meir Dagan'a ithafen- Or HaDagan (Dagan'ın Işığı) ismini verdiği bir tatbikat başlattı. Bu, İsrail'in Hizbullah'a karşı başlattığı tarihinin en büyük askeri tatbikatlarından biri oldu. İsrail Ordusu, tatbikata binlerce askerin yanında yedekleri (olası savaş durumunda silah altına alınan ve düzenli aralıklarla talime tabi tuttulan gençler) de dahil etti. Tatbikatta, İsrail'in Kuzey sınırına yönelik bir tehdit veya savaş halinde yaklaşık bir milyon kişinin yaşadığı Lübnan sınırına yakın kuzey şehirlerini koruma senaryoları tatbik edildi.

Bu durum, İsrail'in olası bir hareketlilikte Lübnan'a gireceğine ilk hedefin ise Hizbullah olacağına ilişkin iddiaları kuvvetlendirdi...

Özgür Dikmen(*), İsrail'in İran ve Hizbullah odaklı politikasını İran Araştırmaları Merkezi için "Suriye Sonrası Dönemde İsrail'in Hizbullah Gündemi" başlığıyla kaleme aldı.

İşte Dikmen'in analizinin ilgili bölümleri:

HİZBULLAH'IN ORTAYA ÇIKIŞI

İsrail'in 1982'de Filistin Kurtuluş Örgütü kamplarını ortadan kaldırmak üzere Güney Lübnan'ı işgali, her ne kadar kısa vadede amacına ulaşsa da orta ve uzun vadede işleri daha da karmaşıklaştırdı ve işgal, Lübnan'daki çeşitli fraksiyonların mobilize olup ülkelerini işgal eden İsrail karşıtlığı üzerinden bir araya gelmelerine, İran'ın da desteğiyle Hizbullah'ın ortaya çıkışına zemin hazırladı.

İKİNCİ LÜBNAN-İSRAİL SAVAŞI

Temmuz 2005'te İsrail'in bir Hizbullah askerini öldürüp üçünü de kaçırmasını takiben 2006 yılında, Hizbullah'ın roket saldırıları ve üç İsrail askerini öldürüp ikisini de kaçırmasıyla başladı. Ardından saha muharebeleri ve roket saldırılarıyla tırmanan savaş, İsrail ordusunun Lübnan'a girişiyle sonuçlandı. Daha sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin müdahalesi ve esir askerlerin takasıyla savaş sona erse de durum, ilkinde olduğu gibi ikincisinde de net bir yenilgi olarak algılandı.

İSRAİL'DE IŞİD VARKEN BİLE İRAN TEHDİT

Bu psikoloji gerek İsrail toplumunda gerekse siyasi elitlerinde ciddi bir savunmasızlık psikolojisinin ve hiç olmadığı kadar Hizbullah ve İran merkezli tehdit algısının gelişmesine neden olmuştur. Suriye'de İsrail'in, DAEŞ gibi örgütlerin en faal dönemlerinde bile, İran'ın ve Hizbullah'ın faaliyetlerine odaklanmasının temel sebebi budur.

SÖZ KONUSU TATBİKATTA İSRAİL ASKERLERİNİN ALACAĞI TEK EMİR: HİZBULLAH'I YOK ETMEK

Kimi analistlere göre son tatbikat, Hizbullah'la muhtemel bir savaş halinde Lübnan'ın nasıl işgal edilebileceğine dair planların bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Tatbikatta İsrail ordusunun alacağı emir, Hizbullah'ın bütün altyapı ve saldırı gücünü yok etmek. İsrailli yetkililer İsrail Ordusu'nun mevcut tatbikatı “Hizbullah gibi düşünerek” tasarladığını belirtiyor.

SENARYODA BRİ SONRAKİ ADIM: HİZBULLAH İSRAİL'E GİRECEK, TEL AVİV'İN SUİKAST LİSTESİ HAZIR

Analistlere göre bir sonraki savaşta Hizbullah'ın temel hedefi, sınırın ötesine geçip Hizbullah bayrağını dikmek. Bu plana göre hazırlandığını belirten İsrail Ordusu da muhtemel bir savaş halinde nokta atışı vurulacak hedeflerden suikast düzenlenecek Hizbullah komutanlarına dek bütün planların masada olduğuna dair sinyaller veriyor.

DÜŞÜK YOĞUNLUKLU SAVAŞ SÜRÜYOR

Bazı analizlere göre ise İsrail, halihazırda Hizbullah'la düşük yoğunluklu bir savaş içerisinde. İsrail'in Hizbullah'a aktarılan silah konvoylarına yönelik nokta atışı saldırıları ve yürüttüğü medyatik/istihbari çalışmalar da bunun en net göstergeleri.

İSRAİL SURİYE'Yİ HİZBULLAH ve İRAN ÜZERİNDEN OKUYOR

İsrail için Suriye'deki iç savaşın gidişatı, Hizbullah ve İran'a yönelik tehdit algısıyla doğrudan ilintili. Hizbullah ve İran'ın şimdiye dek Suriye sahasındaki çatışmalara saplanıp kalması, İsrail için avantajlı bir durum oluşturmuştu. Ancak savaşın önceki döneme göre yavaşlaması ve İran'la Hizbullah'ın Suriye sahasında üstünlüğü ele geçirmesi, İsrail'in tehlike alarmı vermesine sebep oldu. Özellikle İran'ın Hizbullah'a yaptığı silah sevkiyatındaki artış ve İsrail'in bu konvoyları havadan vurarak imha etmesi, son dönemde İsrail'in tehdit algısının yükselişe geçtiğine dair ciddi işaretler.

İSRAİL'İN TERCİHİ: SAVAŞIN DEVAM ETMESİ

Muhaliflerle rejim güçleri arasındaki çatışmalardan kendi topraklarına düşen füzelerle İran ve Esad rejimi tarafından Hizbullah'a silah sevkiyatı yapan konvoylara nokta atışı müdahaleler dışında İsrail, savaşın seyrini kendi lehine çevirmek için açıktan hiçbir çaba göstermedi. Zira savaşın devamlılığı üzerinden sağlanan Suriye içi bir denge, İsrail için en optimal durumu oluşturuyor. Çarpışan taraflardan herhangi birinin zaferi İsrail için ciddi bir endişe kaynağı. Dolayısıyla Suriye'deki puslu denge İsrail için diğer opsiyonlardan daha tercih edilebilir bir durum... Diğer yandan, savaşın bitmesi halinde İsrail için en iyi seçenek, Suriye'nin bölünmesi olarak görülüyor.  Zira bölünmüş bir Suriye, gerek (Kuzey Suriye'de kurulabilecek bir Kürt devleti ya da jeopolitik ve ideolojik olarak İran'dan uzaklaşmış bir Nusayri devleti gibi yapılarla) çoklu ittifak ilişkileri geliştirmek, gerekse İran'ın doğrudan Hizbullah'a yardım gönderebileceği bütünlüklü bir jeopolitik koridoru kapatmak açısından oldukça ideal şartlar sunuyor. Ayrıca bu durum İsrail'in bölgedeki azınlıklar ya da Arap olmayan gruplarla ilişkilerini güçlendirme stratejisini Lübnan'daki Maruniler ve Kuzey Irak'taki Kürtler'den sonra kendine sınır komşusu olabilecek yapılarla sürdürmesinin yolunu açıyor.

SURİYE İÇ SAVAŞININ BİR SONRAKİ ADIMI: İRAN-İSRAİL SAVAŞI

Dolayısıyla uzun vadede bölünmeye giden bir Suriye'de İsrail'in kısa vadeli en temel endişe kaynağı, İran'ın desteğini alan Hizbullah'ın, henüz tam anlamıyla müdahale edemediği saha kazanımları olarak görünüyor. Mevcut şartlarda Suriye'de durumun stabilleşmesinin İsrail için Hizbullahla ve dolayısıyla İran'la bir savaş anlamına geleceği gittikçe daha çok konuşulan bir ihtimal.

İSRAİL'DE SAVAŞ SENARYOLARI HEP MASADA

Hizbullah-İsrail gerginliğinin en üst düzeye ulaştığı günümüze dek sürecin gelişimi de İsrail'in savaş senaryolarını hep masada tuttuğunu gösteriyor... Haziran ayında Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah'ın İsrail'e yüzbinlerce savaşçıyla saldırabileceğine dair tehditleri, Ağustos'ta Dimona'daki nükleer tesisleri vuracağını söylemesi, Hayfa'daki amonyak tankını vurmakla tehdit ederek İsrail'de ciddi bir biyolojik kriz ihtimalini akıllara getirmesi ve tankın mahkeme kararıyla boşaltılması gibi olaylar da Hizbullah meselesinin İsrail güvenlik gündeminde hep sıcak bir konu olarak kalmasına sebep oldu.

SAVAŞ İHTİMALİNDE İSRAİL-SUUDİ ARABİSTAN İTTİFAKI DEVREYE GİREBİLİR

Kısa bir süre önce Lübnan Başbakanı Saad Hariri'nin, İran ve Hizbullah'tan ötürü can güvenliği olmadığını söyleyerek Suudi Arabistan'da istifasını açıklamasının ardından, İsrail bir kez daha İran ve Hizbullah'ın Lübnan'ı tamamen ele geçirerek Suriye'yi de ikinci bir Lübnan'a dönüştürme planları yaptığını dünya kamuoyunun gündemine taşıma çabasında. Ancak çeşitli mecralarda bu çabalar İsrail'in genel olarak devam ettirdiği Hizbullah karşıtı propagandadan çok, Hizbullah'a karşı bir müdahaleyi meşrulaştırma çalışmaları olarak görülüyor. Özellikle Trump ziyareti sonrasında Suudi Arabistan'ı İsrail'in Ortadoğu'daki en yakın müttefikine dönüştüren faktörlerden birini de İran ve onun milis kanadı olarak görülen Hizbullah karşıtlığı[6]. Mevcut durumda İsrail bir yandan büyükelçilerine “Suudi Arabistan'a İran'ın yayılmacı politikalarına karşı yürüttüğü savaşta diplomatik destek vermeleri gerektiğine” dair mesajlar iletirken diğer yandan İran'la Suudi Arabistan arasında yaşanabilecek bir çatışma halinde Hizbullah'a müdahale etme seçeneğini gözden geçiriyor olabilir.

* Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden mezun olan Özgür Dikmen, İstanbul Şehir Üniversitesinden “Yahudi Sekülerliği ve Modern Bir Din Olarak Yahudilik” başlıklı teziyle Siyaset Bilimi alanında ve Kudüs İbrani Üniversitesi'nden İsrail çalışmaları alanında yüksek lisans dereceleri aldı. Dikmen, Yahudi modernleşmesi, İsrail ve Ortadoğu siyaseti, Avrupa Yahudi tarihi, modern Yahudi düşüncesi ve İsrail siyaseti gibi alanlarda akademik çalışmalarını sürdürüyor.

 

 

 

Haber Ara