Mısır istihbaratı beş Mısır vatandaşını yargısız infazla tasfiye ederek dosyayı kapatmak istemişti.
İtalyan üniversite öğrencisi Giulio Regeni yaklaşık üç yıl önce Mısır'da gözaltına alındıktan sonra işkenceye maruz kalmış ve cesedi Kahire-İskenderiye arasındaki çöl yolunun kenarında bir çukura atılmıştı.
Regeni'nin katilleri hâlâ bulunamadı.
Kahire, İtalyan öğrencinin ölümüyle ilgili çelişkili rivayetler ileri sürdü.
Fakat o rivayetlere hiç kimse inanmadı.
Çünkü vahşi bir şekilde işkence yapılan Regeni'yi istihbarat görevlilerinin katlettiği gayet açıktı ve Kahire failleri korumaya çalışıyordu.
Roma Savcılığı geçen gün Regeni'nin öldürülmesi olayıyla bağlantılı olabilecekleri iddiasıyla Mısır gizli servisi elemanlarından 7'sinin soruşturmaya dâhil edileceğini açıkladı.
Söz konusu gizli servis elemanları Regeni'yi Mısır'da bulunduğu süre boyunca izlemişti.
İtalya Meclis Başkanı Roberto Fico, gerçek bir soruşturma ve yargılama olmadığı sürece İtalyan parlamentosunun Mısır parlamentosuyla arasındaki tüm diplomatik ilişkileri durduracağını söyledi.
İtalya İçişleri Bakanı Matteo Salvini de “Regeni olayında hükümet ve parlamento elinden gelenin en fazlasını yapıyor ama Mısır'da iktidar biz değiliz” dedi.
Salvini'nin ileri sürdüğü bahane doğru değil.
Regeni İtalyan olduğu için elbette bir Mısır vatandaşının katledilmesine gösterilen tepkiden fazlasını gösteriyorlar.
Fakat katillerin Mısır istihbaratı olduğunu ve Abdülfettah Es-Sisi'nin katilleri koruduğunu baştan beri biliyorlar.
Buna rağmen Kahire'ye karşı ciddi bir tepki ortaya koymuş değiller.
Abdülfettah Es-Sisi nasıl Regeni'nin katillerini koruyorsa onlar da Mısır diktatörünü koruyorlar.
Korumakla kalmayıp ayaklarının altına kırmızı halılar seriyorlar.
Regeni'nin cesedinin bulunmasından yaklaşık iki ay sonra Mısır istihbaratı bir eve baskın düzenleyerek beş kişiyi katletmiş ve söz konusu kişilerin İtalyan öğrenciyi öldüren çetenin üyeleri olduğunu iddia etmişti.
Hatta baskın düzenlenen evde Regeni'ye ait bir takım eşyaların ele geçirildiği öne sürülmüş ve fotoğrafları medyaya servis edilmişti.
Mısır istihbaratı beş Mısır vatandaşını yargısız infazla tasfiye ederek dosyayı kapatmak istemişti.
Regeni soruşturmasına Mısır gizli servis elamanlarından 7'si dâhil edilirken katilleri gizleme çabasıyla vahşice katledilen Mısırlılar için açılmış herhangi bir soruşturma dahi yok.
Çünkü onlar Mısırlılar.
Kanları sudan ucuz.
İtalyan öğrencinin annesi Paola Regeni'nin Mart 2016'da İtalyan parlamentosunda yaptığı konuşma da bu gerçeğe işaret ediyor.
Acılı anne o konuşmada, oğlunun vahşice katledilmesine isyan ederek, “Sanki bir Mısırlıymış gibi ona işkence etmişler” demişti.
Soruşturma sonucu Mısırlı istihbarat görevlileri suçlu bulunursa, Abdülfettah Es-Sisi gerçeği yeni mi öğrenmiş olacak?
Başından beri bildiklerini sakladığı ve katilleri korumaya çalıştığı için İtalya'dan ve Avrupa Birliği'nden hak ettiği tepkiyi görecek mi?
Elbette hayır.
Başta İtalya olmak üzere tüm Avrupa Birliği kararlı bir tavır ortaya koysaydı Regeni cinayeti çoktan çözülmüş, katilleri yargılanıyor olurdu.
Kaşıkçı cinayeti de birçok yönden Regeni cinayetine benziyor.
Her ikisinde de failler belli ve katilleri korumak için asılsız rivayetler ileri sürüldü.
Batılı ülkelerin tavırları da yine aynı.
Birkaç devlet görevlisinin göstermelik bir şekilde yargılanmasına tavlar.
Çünkü onlar da gerçek katili korumak istiyorlar ve bu yönüyle cinayete ortaklar.
