Amerika'nın Ortadoğu'ya yönelik politikaları sonucu bölgede sürekli önü açılan ve elde ettiği yeni kazanımlarla başı dönerek imparatorluk hayalleri kuran İran'ı zor günler bekliyor.
ABD Başkanı Donald Trump'ın nükleer anlaşmadan çekildiğini açıklamasının ardından İran uzmanlarının yaptıkları yorumlar bu yönde.
Anlaşmaya imza atan Avrupa ülkeleri “Devam” dese de Avrupalı şirketlerin ne kadar direnebilecekleri şüpheli.
Nitekim Fransız enerji şirketi Total, Amerikan yaptırımlarına karşı muafiyet alamazsa, İran'daki milyar dolarlık doğalgaz projesinden çıkacağını açıkladı.
Alman sigorta şirketi Allianz ve Danimarkalı petrol ürünleri tankeri işletmecisi Maersk Tankers de Trump'ın kararının ardından İran'daki faaliyetlerini tasfiyeye başladıklarını duyurmuşlardı.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, önceki gün düzenlediği basın toplantısında İran konusunda atacakları yeni adımlar hakkında bilgi verdi.
İran'a karşı “eşi benzeri görülmemiş bir finansal baskı” ve “tarihteki en güçlü yaptırımların” uygulanacağını söyleyen Pompeo, Tahran'la yeni bir anlaşma yapılması gerektiğini belirttikten sonra anlaşmada yer alması şart olan 12 maddeyi sıraladı.
O maddelere göre İran'ın yapması gerekenlerden bazıları şöyle:
“Hizbullah, Hamas ve İslami Cihat dâhil Ortadoğu'daki terörist gruplara yardımlarını durduracak.”
“Irak hükümetinin egemenliğine saygı gösterecek ve Şii militanların silahsızlandırılarak terhisine veya orduya entegrasyonuna izin verecek.”
“Husi milislere askeri desteğini keserek Yemen'de barış için çalışacak.”
“Suriye'deki güçlerini çekecek.”
“Afganistan'da Taliban'a ve diğer terörist gruplara desteğini sona erdirecek ve El-Kaide'ye yataklık yapmayacak.”
Yukarıdaki maddelerin kabulünün İran'ın Lübnan'da, Irak'ta Yemen'de, Suriye'de ve Afganistan'da kazandığı nüfuzu büyük oranda kaybetmesi anlamına geldiğini söylemeye gerek yok.
Oysa Hamaney o nüfuzu kazanmak ve koruyabilmek için ne çok Müslüman kanı dökmüştü.
Hatırlarsanız, Cumhurbaşkanı Erdoğan Ekim 2014'te Marmara Üniversitesi eğitim yılı açılış konuşmasında, Hamaney'in Suriye rejimine verdiği desteği sert bir dille eleştirmişti.
Hamaney'in “Suriye'de 250 bin kişi öldürülüyor, niye buna karşı koymadınız?” sorusuna “İsrail zulmüne karşı ayakta dik duran tek kişi Esed'dir” cevabını verdiğini belirten Erdoğan, Esed'in İsrail'e yıllarca tek bir kurşun dahi atmadığına dikkat çektikten sonra tepkisini “250 bin insanı öldürüyor, siz hâlâ bunlara destek veriyorsunuz. Hâlâ bunlara silah, para gönderiyorsunuz. Böyle bir dini önder olabilir mi?" sözleriyle dile getirmişti.
O konuşmadan bu yana İran'ın desteğiyle Suriye rejimi yüzbinlerce Müslüman daha öldürdü.
Masum kanı dökerek elde edilen o kazanımların hepsi tehlikede.
İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin danışmanlarından Ali Yunusi, Mart 2015'te Tahran'da düzenlenen “İran Kimliği” Forumu'nda yaptığı konuşmada, “İran bugün geçmişte olduğu gibi imparatorluk haline geldi” dedikten sonra, Ortadoğu bölgesinin hepsinin İran'a ait olduğunu söylemiş ve bölgenin halklarını koruyarak İslami radikalizme, tekfire, dinsizliğe, Yeni Osmanlılara, Vahhabilere, Batı'ya ve Siyonistlere karşı koyacaklarını açıklamıştı.
Dimyat'taki pirincin hayaliyle kendinden geçen sadece Yunusi değildi.
İranlı askeri ve siyasi birçok yetkiliden benzer sözler duyduk.
ABD Dışişleri Bakanı'nın son açıklamaları İran'da rejim değişikliği planlandığına işaret ediyor.
Hamaney şimdi evdeki bulgurdan olmamanın mücadelesini verecek.
Sonunda belki onu da kaybedecek ve ellerinde Müslümanların kanından başka bir şey kalmayacak.