Türk demokrasisi dün tarihi günlerden birini daha geride bırakarak halkın özgür iradesiyle yepyeni bir dönemin kapısını araladı.
Öncelikle bu yeni dönemin ülkemiz ve tüm dünya için hayırlı olmasını diliyoruz.
Dün dünyanın ve özellikle de İslam coğrafyasının gözü Türkiye'deydi.
Arap ülkeleri vatandaşları neredeyse Türkler gibi seçim sürecini ve sonuçları büyük bir heyecanla an be an takip etti.
Dünyadaki birkaç ülke dışında hiçbir ülkede seçimler bu kadar yoğun bir ilgiyle izlenmedi.
Bu da ülkemizin ve yapılan seçimlerin ne derece önemli olduğunu gösteriyor.
Afrika'nın ücra bir köşesinde, Bosna'da, Filistin'de, Afganistan'da ve daha birçok yerde Türkiye'nin huzur ve istikrarı için yapılan dualar -Allah'ın izniyle- boşa gitmeyecek.
Seçimi kimin kazandığının çok da önemli olmadığı ve kimsenin ilgilenmediği bir ülke olmaktan çıkıp tüm dünyanın seçimlerini pür dikkat takip ettiği bir ülke haline geldiğimizi görmek gurur verici.
Çünkü bu ilgi Türkiye'nin ulaştığı güçten, bölgesel ve küresel dengeler üzerindeki etkisinden kaynaklanıyor.
Hiçbir gücü ve etkisi olmayan bir ülkede seçimi kimin kazanıp kimin kaybettiğiyle herkes niye ilgilensin ki?!
Türkiye, huzur ve güven ortamı içinde, herkesin görüşünü özgürce dile getirebildiği ve kampanyasını herhangi bir kısıtlama olmadan yapabildiği demokratik ve şeffaf bir seçim gerçekleştirdi.
Bu bile başlı başına büyük bir başarı.
Seçim sonuçları üzerinde şaibe oluşturma çabalarına fırsat verilmemeli.
Türkiye, çok partili hayata geçilmesinden bu yana seçim güvenliği konusunda ciddi anlamda bir tecrübeye sahip oldu.
Halk iradesini yansıtan demokratik ve hilesiz seçimler düzenleme konusunda sicili oldukça parlak.
12 Eylül darbesinin hemen ardından yapılan seçimde bile sandıktan çıkan sonuca herkes saygı duydu.
Türkiye'de iktidar üzerinde vesayet kurma ve halk iradesini manipüle etme gücünü kaybedenler son dönemde seçim sonuçlarına gölge düşürmek için planlı ve sistematik bir şekilde çaba sarf ediyor.
Amaçları, halkın sandığa olan güvenini sarsmak.
Sandık bizim siyasi anlaşmazlıklarımızı ve krizleri çözmek için başvurduğumuz son adres.
Seçimlerin şaibeli olduğu iddiası art niyetlidir ve kaosa hizmet eder.
Türkiye'de yapılan seçimlere katılımın çok yüksek olması da övgüye değer.
Bu hem halkın siyasi ve demokratik bilincinin yüksek olduğunu hem de oyunun boşa gitmediğini ve değerli olduğunu gösteriyor.
Gelişmiş ülkeler dâhil bazı ülkelerde seçime katılımın yüzde 40'lara ve hatta yüzde 30'lara düştüğünü görüyoruz.
Çünkü o ülkelerde seçmenlerin büyük çoğunluğu oylarının herhangi bir değeri olmadığına inanıyor.
“Nasılsa hiçbir şey değişmeyecek. Niçin kendimi yorup oy vermeye gideyim ki?” diye düşünüyorlar.
Türkiye'de ise yaşlı ve hasta seçmenler bile oy kullanarak ülkesinin yönetimine katkıda bulunmak için sandık başına koşuyor.
Avrupa ülkelerini dahi kıskandıracak bir demokratik bilince ve olgunluğa sahibiz.
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri dün gayet güzel ve huzurlu bir havada gerçekleşti.
Her seçimde olduğu gibi bu seçimde ve sonrasında da trafoya giren kediden uçan mürekkebe kadar saçma sapan iddialar ortaya atılacak.
Buna artık alıştık.
Referandum sonuçları açıklandığında da itiraz etmişlerdi.
Belki yine “terör sevici” Avrupalı dostları raporlarında OHAL'e falan dikkat çekecek.
Fakat halk iradesine gölge düşürmeyi yine başaramayacaklar.
Bir süre sızlanırlar, o kadar.
Dün seçim vaktiydi, bugün ileriye bakıp çalışma vakti.
Söz verdiğimiz şükür secdelerini de unutmayalım.