Türkiye'nin insani yardımları bile BAE'nin Yemen üzerindeki kirli emellerinin deşifre olmasını sağlıyor.
Birleşik Arap Emirlikleri'ne yakın güçler geçenlerde Yemen'e insani yardım faaliyetleri için giden Türk ekibini gözaltına aldı ve Aden'de bir otelde iki gün alıkoydu.
Beşir Derneği'nden iki ve Diyanet Vakfı'ndan bir kişinin geçici başkente birkaç kilometre kala durduruldukları, Aden şehir merkezindeki bir karargâha götürüldükleri ve daha sonra sevk edildikleri polis merkezinde sabaha kadar sorgulandıkları ifade edildi.
Türkiye'nin Yemen'deki insani yardım çalışmalarını engelleme çabaları yeni değil
Temmuz 2017'de Türkiye'den gönderilen yardım yüklü geminin Aden Limanı'na girmesine uzun süre izin verilmedi.
Bir dizi girişim sonrası boşaltılabilen yardımlar günlerce limanda bekletildi.
BAE medyası Türkiye'nin Yemen'e son kullanma tarihi geçmiş ve bozuk yiyecekler gönderdiği propagandasını yaptı.
Yine aynı yıl Türkiye'nin Taiz'e gönderdiği sahra hastanesi, Lahic ilindeki bir kontrol noktasında saatlerce bekletildi.
2015'te Husiler Aden'den kovulduktan sonra Türkiye'den gönderilen insani yardım gemisi on gün açıkta alıkonuldu ve limana sokulmadı.
Açlık, hastalık ve yoksullukla boğuşan insanların yarasına az da olsa merhem olabilmek için çalışan insani yardım görevlileri niçin gözaltına alınır?
Yemen halkına gıda, ilaç ve benzeri yardımların ulaşmasını engellemeye çalışmaktaki amaç ne?
BAE neden korkuyor?
Türk ekibinin gözaltına alınması ve sorguya çekilmesi bu ve benzeri soruları gündeme getirdi.
Türkiye'nin veya herhangi bir ülkenin Yemen'e ulaştıracağı insani yardımların engellenmesinden birinci derecede etkilenenler Yemenliler.
Bu nedenle ben de yukarıdaki soruları Yemenli gazeteci arkadaşlarıma sordum.
Adının açıklanmasını istemeyen arkadaşım şunları söyledi:
“BAE, Türkiye'nin Yemen'deki insani yardım faaliyetlerinden korkuyor ve kendi nüfuzu için tehdit gördüğü yardımları engellemeye çalışıyor.
Çünkü yardımlar sıradan vatandaşların gözünde Türkiye'nin parlak imajının daha da güzelleşmesini sağlıyor.
Türkiye'den gelen kuruluşların yerel partnerlerle çalışmaları yardımların doğrudan halka ve gerçekten hak edenlere ulaşmasını sağlıyor.”
Gazeteci arkadaşımın bir de mesajı var.
Türkiye'den giden yardım kuruluşlarının özellikle El-Cevf, Marib ve üç yılı aşkın bir süredir Husiler'in kuşatması altında bulunan Taiz kentleri üzerinde yoğunlaşmalarının daha iyi olacağını, söz konusu bölgelerin halklarının Türkiye'ye çok büyük sevgi ve saygı beslediğini söylüyor.
Aynı soruları yönelttiğim Yemenli bir başka gazeteci arkadaşım ise BAE'nin özellikle Güney Yemen'de kendisinden başka hiçbir ülkenin varlık göstermesini istemediğine dikkat çekti.
BAE'nin Güney Yemen'i askeri ve siyasi açıdan tamamen kendisine bağımlı hale getirmek istediğini, Türkiye'nin faaliyetlerinin hem meşru hükümet hem de halk tarafından memnuniyetle karşılanmasından rahatsız olan Abu Dhabi'nin asılsız haberler yayarak Türkiye'nin imajına gölge düşürmeye çalıştığını belirtti.
Yemenli gazeteciye göre BAE'nin amacı, çeşitli zorluklar çıkararak Türkiye'den giden insani yardım kuruluşlarını bıktırmak ve Yemen'e ilgilerini azaltmak.
Çünkü Türkiye'nin insani yardımları bile BAE'nin Yemen üzerindeki kirli emellerinin deşifre olmasını sağlıyor.
Bir BAE'nin yaptıklarına bir de Türkiye'nin yaptıklarına bakan Yemenliler gerçeği tüm çıplaklığıyla görüyor.
***
Abu Dhabi'nin Türkiye'den ve insani yardım faaliyetlerinden korkusuna işaret ederken, Suriye ve Irak'ta yürüttüğü yardım faaliyetleriyle bilinen Türk işadamı ve aktivist Mehmet Ali Öztürk'ün BAE'de asılsız suçlamalarla müebbet hapse mahkûm edildiğini de unutmamak gerek.
Öztürk, asla BAE'nin insafına terk edilmemeli.