Yönetimi dini ve mezhebi açıdan kotalarla paylaştırılmış Lübnan'da halk dokuz yıl aradan sonra dün parlamento seçimleri için sandık başına gitti.
Bir başka Arap ülkesi Tunus'ta da dün 2011 Devrimi'nden bu yana ilk kez belediye seçimleri yapıldı.
Komşumuz Irak bu hafta sonu 12 Mayıs'ta gerçekleştirilecek genel seçimlere hazırlanıyor.
Kuzey Afrika'nın en ucundaki Arap ülkesi Moritanya'da ise henüz tarihi kesinleşmeyen seçimlerin Eylül ayında yapılacağı belirtiliyor.
Bugünlerde Arap ülkelerinde seçim olmasına rağmen Arap sokağının gözü ve kulağı bir başka ülkede yapılacak seçimlerde.
O ülke Türkiye.
Bunun bir nedeni ülkemizin bölgesel gücü ve rolü ise, diğer bir nedeni de Türkiye'de yapılan seçimlerin göstermelik değil gerçek anlamda demokratik ve şeffaf seçimler olması.
Geçenlerde Arap dünyasının en önemli ülkelerinden Mısır'da seçim yapıldı.
Muhalefetin boykot ettiği, Abdülfettah Es-Sisi'yle figüran olarak seçime sokulan bir diğer adayın yarıştığı tiyatronun sonu belli olduğu için kimsede en ufak bir heyecan yoktu.
Lübnan'da seçim sistemi değiştiği için 15 bölgede oldukça karmaşık ittifakların ortaya çıkaracağı tablo merak edilse de sandığın ülkedeki dengeleri değiştirmesi beklenmiyor.
Hizbullah'ın silah zoruyla ülke yönetimi üzerinde vesayet kurduğu Lübnan'da siyasetin bir karakteri dini ve mezhebi bölünme ise, diğeri de belli başlı ailelerin egemenliği.
Siyaset adeta padişahlık gibi babadan oğula geçiyor.
Bir yanda Müslüman Sünni El-Hariri ailesi, diğer yanda Hıristiyan Maruni El-Cumeyyil, Dürzi Canbolat ve benzeri aileler.
Franciye ailesinden Cibran Toni'nin kızı Mişel Toni ve Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın damadı Cibran Basil de adaylar arasında.
Tunus'daki belediye seçimleri, Arap Baharı sürecinde elde edilen demokratik kazanımların kökleşmesi açısından önemli.
Seçim sonuçları ayrıca 2019'daki başkanlık ve parlamento seçimleri konusunda yapılacak tahminlere ve analizlere de kaynak teşkil edecek.
Irak'taki seçimlere gelince…
Komşudaki etnik ve mezhebi bölünmüşlük de Lübnan'dakinden pek farklı değil.
Özellikle Şiiler arasında din adamlarının etkisi büyük ve bu etki ülkedeki siyasi tablonun şekillenmesine yansıyor.
Şii merci Ali Es-Sistani, seçimlerde hiçbir aday veya seçim listesini desteklemediğini ve herkese eşit mesafede olacağını açıkladı.
Daha önce denenen, yolsuzluk yapan ve başarısız olanları bu seçimde denememek gerektiğini söyledi.
Ali Es-Sistani'nin bu sözlerine bir başka Şii din adamı Muhammed El-Yakubi'den eleştiri geldi.
Mercilerin görevlerinin adayları elemek olduğunu öne süren El-Yakubi, Ali Es-Sistani'den daha cesur olmasını ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesini istedi.
Birçok ülkede olduğu gibi Irak'taki seçim kampanyaları da renkli görüntülere şahit oluyor.
Örneğin, Hadi El-Amiri'nin liderliğindeki El-Fetih ittifakı listesinin kadın adaylarından Envar El-Uveyli'nin seçmenin kalbini ve oyunu kazanmak için bastırdığı ilanlarda kullandığı slogan okuyanları tebessüm ettiren türden.
Amcasının oğlunun Avustralya'nın Sidney kentinde otomobil lastiği bayisi olduğunu söylüyor, El-Uveyli.
Bununla Iraklı seçmene nasıl bir mesaj vermek istediği henüz çözülebilmiş değil.
Kim ne derse desin, Türkiye'nin darbelere rağmen ayakta kalmayı başarmış köklü bir seçim kültürü var ve çok partili hayata geçildiğinden bu yana birkaç kez sandık aracılığıyla devrim yapan Türk halkının demokratik bilinci hayli yüksek.
Bu nedenle bölge halklarının ülkemizdeki seçimleri ilgiyle ve gıptayla takip etmesine şaşmamak gerek.