Filistin Parlamentosu'nun feshedilmesinin, sorunları daha karmaşık hale getireceği, Filistinlilerin birlik ve bütünlüğe her zamankinden daha çok ihtiyaç duydukları bir dönemde mevcut bölünmüşlük halini derinleştireceği söylendi.
Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, 8 Aralık'ta Ramallah'ta düzenlediği basın toplantısında Filistin Parlamentosu'nu feshedeceğini söylemiş ve o açıklama üzerine “Abbas'tan halk iradesine darbe” başlıklı yazıyı kaleme almıştım.
Cumartesi akşamı gerçekleştirilen Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Kurulu toplantısında konuşan Abbas, o planını uygulamaya koyduğunu ilan etti.
Doğrudan ve dolaylı olarak kendisine yapılan tüm uyarılara kulak tıkadığını gösterdi ve parlamentoyu feshettiğini açıkladı.
Daha doğrusu, Anayasa Mahkemesi'nin parlamentoyu feshetme kararı aldığını ve kendisinin de bu karara uyacağını söyledi.
Anayasa Mahkemesi, Nisan 2016'da Abbas'ın tek taraflı kararıyla kurulmuş ve üyeleri de yine bizzat Filistin Yönetimi Başkanı tarafından atanmıştı.
O dönem Filistinli gruplar yüksek mahkemenin bu şekilde teşkiline karşı çıkmış ve Anayasa Mahkemesi'nin uzlaşıyla kurulması gerektiğini belirtmişti.
Abbas'a yakın isimlerden oluşan mahkemenin hukuki değil siyasi kararlar alacağı açıktı.
Filistin Parlamentosu'nun feshedilmesi kararı, mahkemenin Abbas'ın elinde oyuncak olacağını söyleyenleri haklı çıkardı.
Anayasa Mahkemesi, hukuki açıdan gerekli ve uygun gördüğü için parlamentonun feshine karar vermedi.
Bilakis Abbas istediği için parlamentoyu feshetti.
Çünkü Filistin Yönetimi Başkanı, 8 Aralık'taki basın toplantısında da açıkladığı gibi fesih kararını çoktan vermişti.
Geriye sadece Filistin halkının özgür iradesine vurduğu darbeyi kitabına uydurmak ve hukuki karar kılıfına sokmak kalmıştı.
Abbas'a yanlış bir adım atmaması için Filistin içinden ve dışından birçok samimi uyarı yapıldı.
Filistin Parlamentosu'nun feshedilmesinin, sorunları daha karmaşık hale getireceği, Filistinlilerin birlik ve bütünlüğe her zamankinden daha çok ihtiyaç duydukları bir dönemde mevcut bölünmüşlük halini derinleştireceği söylendi.
Fakat Abbas kimseyi dinlemedi ve bildiğini okudu.
Filistin Yönetimi Başkanı, parlamentonun feshedildiğini açıklamadan kısa süre önce Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
O görüşmede Erdoğan, Abbas'ı kararından vazgeçirmeye çalıştı mı?
Cumhurbaşkanlığı kaynakları, iki liderin “Filistin sorununun çözümünü zorlaştıracak yanlış adımların önlenmesi” için neler yapılabileceği hakkında fikir alış verişinde bulunduklarını söyledi.
Söz konusu yanlış adımlar arasında “Filistin Parlamentosu'nun feshedilmesi” de var mı?
Bilemiyoruz.
Fakat bildiğimiz bir şey var:
Türkiye, Abbas'a gereğinden fazla değer verdi.
Bölgedeki İsrail yanlısı diktatörlerden hiçbir farkı olmayan Filistin Yönetimi Başkanı, Ankara'nın kendisine gösterdiği ilgiyi ne yazık ki hak etmiyor.
Abbas'ın tüm derdi, Gazze Şeridi'ni yeniden kontrol altına alarak Filistinli direniş gruplarının elindeki silahları toplamak.
Filistin davasına yönelik tehditler, işgal güçlerinin cinayetleri, halkın çektiği sıkıntılar, Kudüs'ü tümüyle Yahudileştirme planları umurunda bile değil.
Nitekim parlamentonun fesih kararını duyurduğu konuşmasında, Hamas'ın geri adım atmaması, yani Gazze Şeridi'ni kendisine teslim etmemesi halinde daha önce belirledikleri diğer kararları da uygulamaya koyacakları tehdidinde bulundu.
