Abbas'ın yaptırımları kaldırmaması ve gösterileri şiddete başvurarak bastırması, işgal rejiminin ve Mısır'ın Gazze halkına uyguladığı ablukaya Filistin Yönetimi'nin de ortak olduğunu kanıtlıyor.
Gazze Şeridi sakinleri yıllardır bir yandan İsrail'in ve diğer yandan Mısır'ın uyguladığı abluka altında çetin bir yaşam mücadelesi veriyor.
Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, Gazze halkının abluka sebebiyle çektiği sıkıntılar yetmezmiş gibi geçen yıl Nisan ayında Gazze Şeridi'ne bir dizi yaptırım kararı aldı.
Gerekçe olarak da Hamas'ın Gazze'de hükümet gibi hareket eden bir idare komitesi kurmasını gösterdi.
Oysa Hamas söz konusu komiteyi Ramallah'taki hükümet Gazze'deki görevlerini yerine getirmediği için kurmuştu.
Çünkü resmi kurumların bir şekilde idaresi gerekiyordu.
Hamas, yaptırımlara gerekçe gösterilen o komiteyi geçen yıl Eylül ayında feshetti ve Rami El-Hamdallah başkanlığındaki hükümeti Gazze'ye gelip resmi kurumların idaresini teslim almaya davet etti.
Ardından Ekim ayında Hamas ve Fetih, Kahire'de Mısır İstihbaratı'nın gözetiminde yeni bir uzlaşı anlaşmasına daha imza attı.
Fakat o anlaşmanın da arkası gelmedi.
Ramallah'taki hükümet, yeni şartlar ileri sürdü ve direniş gruplarının silahlarını teslim etmesini istedi.
Yaptırımlara gerekçe gösterilen komite feshedilmesine rağmen Abbas yaptırımları kaldırmadı.
Bu arada Gazze halkı 30 Mart'ta sınır bölgelerinde Büyük Dönüş Yürüyüşü adı altında gösterilere başladı ve o günden bu yana işgal güçlerinin barışçıl göstericilere ateş açması sonucu onlarca kişi şehit düştü.
Gazzeliler Kudüs'ü savunmak için can verirken Batı Yaka'nın sessiz kalması düşünülemezdi.
Sivil toplum kuruluşlarının ve aktivistlerin çağrıları üzerine Pazar günü Ramallah'ta kalabalık bir yürüyüş düzenlendi ve Gazze Şeridi'ne uygulanan yaptırımların derhal kaldırılması çağrısı yapıldı.
Filistin Yönetimi, halkın sesine kulak verip Gazze Şeridi'ne uyguladığı yaptırımları kaldırmak yerine Batı Yaka'da miting ve yürüyüş yapılmasını yasakladı.
Yürüyüşün başarılı olması ve katılımın çokluğu Abbas'ı ve adamlarını korkutmuştu.
Yasak kararının ardından Ramallah'taki El-Menara Meydanı'nda düzenlenen mitinge Filistin Yönetimi güvenlik güçleri sert bir şekilde müdahale etti ve çok sayıda kişi gözaltına alındı.
Fakat göstericilere özellikle saldıran ve onlarca kişinin yaralanmasına yol açan bir grup dikkat çekiyordu.
Fetih üyesi magandalardan ve sivil giyimli güvenlik görevlilerinden oluşan bu gruba “baltacılar” adı veriliyor.
Abbas'ın baltacıları da tıpkı Beşşar El-Esed'in şebbihası gibi vicdansız, acımasız ve kanun tanımaz kişiler.
Göstericilerin üzerine sürülmelerinin amacı da protesto gösterilerine katılmaması için halka göz dağı vermek.
Abbas'ın yaptırımları kaldırmaması ve gösterileri şiddete başvurarak bastırması, işgal rejiminin ve Mısır'ın Gazze halkına uyguladığı ablukaya Filistin Yönetimi'nin de ortak olduğunu kanıtlıyor.
İkincisi, Filistin Yönetimi'nin bölgedeki diktatör rejimlerden hiçbir farkı olmadığını ve sivil halka karşı şiddete başvurmaktan kaçınmayacağını gösteriyor.
Abbas da diğerleri gibi çoğunluğun sesine kulak vermek yerine - işgal güçlerinin de desteğiyle - binlerce kişiyi hapsetmeye ve hatta katletmeye hazır.
***
Ramazan Bayramınızı kutlar, aileniz ve sevdiklerinizle birlikte nice mutlu ve huzurlu bayramlara kavuşmanızı dilerim.
Allah tuttuğunuz oruçları, kıldığınız namazları, verdiğiniz zekât ve sadakaları, dualarınızı ve yaptığınız tüm ibadetleri kabul etsin.