Dolar

32,4655

Euro

34,7249

Altın

2.438,63

Bist

9.894,34

İslam için iman, Türkiye için diriliş

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-06-12 02:33:43

İslam için iman, Türkiye için diriliş
Ülkemizde belli bir kitlenin ekonomik düzeyinin artması ile birlikte Müslümanlar arasında da Allah'ı ve ahireti unutturacak derecede, dünya hayatını talep edip daha cazip bulanlar oldu. Allah, mutlak manada bilinip iman edilmeyince, ahiret bilinci hayatımızın hiçbir alanında yokmuşçasına hayat standartları oluşturuldu. Bunun getirisi olarak dini değerlerimiz ve amellerimizde pazarlıklar yapılmaya başlandı.
Sadece inanç olarak algıladığımız değil, hayatı saran mutlak bir akide anlayışı içerisinde olmalıyız. İbadet ile itaatin, yani uluhiyet meselesinin idrak edilmesi ve yaşantımızın bütününe nüfuz etmesi gerekir. Bu noktadan baktığında Allah'tan başka otorite düşünemez Müslüman. Günümüz Müslümanlarında vuku bulan “kendi anlayışımız” mantığı, belirlediğimiz sınırlara göre bir din algısı oluşturdu. Sınırlarımıza göre din algısı ile dine karşı pazarlık yapılmaz. Akide ve ulûhiyetin sağlamlığı içerisinde dini yaşantımız olmalıdır. İslam coğrafyasının biiznillah etkin ülkesi olarak Türkiye, seçimini vatandaş olarak bizim yaptığımız iktidar Müslümanları vesilesiyle, geçmişinde görmediği kadar ekonomik ve dini refaha ulaşmış durumdadır. Lakin halkın ve iktidarın, oluşan bu refahın bir imtihan olduğunun idrakine varamadan, uluhiyet mücadelesinin yok olması ile karşı karşıyayız.
Hz. Peygamber birincil olarak Tevhid inancını kabul ettirmek yerine, tevhidin vücut bulabilmesi için gerekli zemini oluşturma yolunu tercih etti. Cehaleti ortadan kaldırmaya çalışarak, cahiliyye ile savaşıp, neticesinde muvaffak olmuş Hz. Peygamber'in ümmetiyiz biz. Efendimiz (a.s.) Tevhid öncesinde ıslahat yerine inkilab tercih etmiştir. 13 yıldır mevcut iktidar kanaatimce, tam olmasa da yaşanılası bir zemini Müslümanlara hazırlamıştır. Dolayısı ile Müslümanlar artık bu zeminin gereksinimlerini yerine getirmelidir. Dünya'ya teslimiyet halinde olduğumuzun farkına vararak, idrakimizi yenilememiz gerekiyor.
Müslümanlar bu refah dönemini, dünyaya teslim olmuş ya da teslim ettirilmiş halden kurtularak yaşamalıdırlar. Kur'an merkezli toplum idraki, İslam'a teslimiyete yönlendirir bizi. Bu refah zemini üzerinde çözüm yolu artık çok nettir. Başa dönüp Fatiha'yı okuyup sırrına vararak, Tevhid'e yönelmeliyiz. Kendi oluşturduğumuz pazarlıklı din algısını İslam'a feda ederek, birbirimizle kardeş mü'minler olarak yürüme vaktidir. Peygamber Efendimizin mirasına sahip çıkarak, 13 yıl süresince bizlere oluşturulan refah zeminini doğru değerlendirmemiz gerekiyor.
Kur'an'ın bizler üzerinde inşa etmeye çalıştığı ve dahi ettiği dini değerleri, yaşantımızdaki ahiret bilinci ve Allah inancı ile taçlandırmamız gerekiyor. Gerekiyor ki Rabbimizin izni ile “Bir kavim kendi özünü değiştirmedikçe Allah'ta onların durumunu değiştirmez.” -Rad/11- ayetinin muhatabı bizler olmayalım. Sadece “Elhamdülillah Müslümanız” diyerek, İslam'ın emir ve görevlerini yerine getirmekten bihaber olmayalım. İslam'ı bilip ancak yaşamına uygulamayan, dinin farzlarını yerine getirdiği halde haramlarından uzak durmayan bir toplum halindeyiz. Günümüzün en büyük hastalığı duyarsızlaşmadır. Ve git gide toplumun bütününü sarmak üzeredir.

@msbeser
İslam'ın getirdiği emir ve yasaklarını uygulamaz ya da tam manasını ihata edip idrak edemez, zamanın vahametini kavrayamazsak, hamaset duygularının hapsinde kalacağımızı unutmayalım.
Müslüman yaşadığı dünyanın kendisine sunduğu koşullara ve şartlarına değil, her koşulda dinin şartlarına uyan kişidir. Çocukluğumuzda bizlere öğretilen imanın şartlarının adedini biliyor olmamız, imanı bütün olarak İslam'ı yaşamımız için maalesef yeterli değildir. Efsaneler anlatıldığında, kahramanlarını ezberleyerek dimağımızda yer tutması ve gerektiğinde ezberimizdeki isimleri, toplum içerisinde zikretmemiz dirilişimizi gerçekleştirmeyecektir. Evet, ne mutlu bizlere ki; “Seni biz sadece, âlemlere rahmet olarak gönderdik.” -Enbiya/107- ayetinin muhatabı olan Hz. Peygamber'in ümmetiyiz. Tarihimizi zaferlerle doldurmuş, binlerce yıllık geçmişe sahip, Dünya'nın en büyük orduları ile İslam tarihinde efsaneler yaşatan bir ecdadın torunlarıyız.
Hz. Peygamber'in çizgisinden çıkmayarak, mutlak bir iman ile Allah yolunda, şuurlu, dini değerleri ön planda olan Müslümanlar olursak; İman ile “İslam”ımızı ayakta tutar, tarihi şuur ve değerlerimizin farkına varırsak dirilişimiz yakındır. Zaman uyanma zamanı, iman ile İslamlaşma zamanı, yeniden diriliş ile tek vücut olma zamanı…

Haber Ara