Alman medyasının, Türkiye'deki kankaları ile birlikte itibarsızlaştırmaya çalıştığı Recep Tayyip Erdoğan'dan ve Almanya eski Başbakanı Helmut Kohl'dan bahsetmek istiyorum.
İlk olarak Helmut Kohl'ün tablosuna bir göz atalım:
Almanya'da seçimle hükümet olmuş ve en uzun süre başbakanlık yapmış olan Hristiyan Demokrat Partisi'nden (CDU) Helmut Kohl'dür.
1982'den 1998 tarihine kadar aralıksız 16 yıl başbakanlık yaptı.
Doğu Almanya'nın Batı Almanya ile birleşmesinde büyük katkısı olan Helmut Koh'lün bu herkese nasip olmayacak başarısını Alman halkı bugün daha iyi anlıyor.
Hey gidi günler...
1982'den başlayıp yıllarca bütün seçimleri tek başına kazanan ve değişmeyen lider Helmut Kohl...
O yıllarda "Helmut Kohl ben emekli olana kadar başbakan olarak kalacak" diye düşünenlerin sayısı hiç te küçümsenmeyecek orandaydı.
Maliyenin kasalarını Teo Weigel ile birlikte iyice doldurmuştu...
Sonunda "bastılar parayı, aldılar Doğu Almanya'yı".
Başbakanlığı süresince çok eleştirildi ama Alman medyası başbakanına hiç bir zaman hakaret etmedi.
Karikatürleri çizildi, kendisine laf ve yumurta atan seyircilerin üzerine yürüyüp, yumruklamaya çalıştığı anda bile medya onu ucuz harcamaya çalışmadı. https://www.youtube.com/watch?v=gbBUj_VRA-Y
Kohl; kendisini kızdıran, tuzak sorular sormaya çalışan gazetecileri azarladı, "ti"ye aldı ve hatta kovdu... Kimse ona diktatör demedi. https://www.youtube.com/watch?v=bmisW-igJqQ
Hiç bir medya kuruluşu hanımı Hannelore Kohl Hanımefendi'ye hakaret etmedi. Ailesine hiç dil uzatılmadı. Yabancı düşmanlığının tavan yaptığı dönemlerde bile oğlunun bir Türk kızı ile evli olması medyada hiç yer almadı... Magazinciler bile konu edin(e)medi.
Türkiye'de ise hiç bir medya, Helmut Kohl'e hiç bir zaman diktatör demediği gibi Almanya üzerinde incitici de olsa yayın yapmadı.
"Ülkemize gelme" diye manşetler atmayı, Türk medyası akılından bile geçirmedi.
Buna benzer bir çok tesbiti alt alta sıralayabiliriz.
Kohl, Almanya için çok çalıştı... Helmut Kohl eğer bugün yaşıyor olsaydı bugünkü acemi siyasetçiler ve medya borazancıları bu kadar meydanı boş bulamazlardı.
Şimdi bir de Recep Tayyip Erdoğan tablosuna bakalım:
14 yıldır Türkiye Cumhuriyeti'nin başında...
O da bir çok rekora imza attı.
Her girdiği seçimde oylarını arttırarak kazanması dünyada bir ilk...
Enflasyonu yendi, "tuvalet kâğına dönen" Türk parasından 6 sıfır atarak Türk Lira'sına değer kazandırdı.
"Ulaşımın olmadığı bir yer kalkınamaz" düşüncesiyle Türkiye'de karayolu başta olmak üzere ulaşıma büyük yatırım yaptı.
Korkudan dudağımızı uçuklattığımız Askerî vesayetten Türkiye'yi kurtardı. "Faşist ve işkenceci Türkiye" gibi algıyı sildi... Sosyal demokrat ve devrimci geçinenlerin de pabucunu dama attı.
Recep Tayyip Erdoğan ile alakalı daha fazla tesbiti alt alta sıralayabiliriz.
Fakat ne hikmetse...
Türkiye'deki bir kısım medya inatla yapılan "sivil devrimleri" görmedi, görmüyor.
Hem Alman medyası hem de Türkiye'deki "kanka medya" Erdoğan'a diktatör diyor ama millet artık yemiyor. Kendi aralarındaki "paslaşma haberleri" işe yaramıyor.
Kendi medyalarını ciddiye almayan akl-ı selim Almanlar'da her geçen artış gözleniyor. Türkiye sahillerinde güneşlenip keyif çakarken, bizim bir kısım medya burnunun dibindeki gerçeklerden halâ uzak ve kamuoyunu yanıltmaya devam ediyor.
