Şair, yazar, fotoğrafçı, sahaf kardeşim, dostum, yoldaşım Selçuk Azmanoğlu verdi müjdeyi; “İsyan Ahlâkı” üstadı Nurettin Topçu'nun dava ve mesai arkadaşı, efsanevi Hareket Yayınları'nın ve dahî Dergâh Yayınları'nın kurucusu, canlı tarih ağabeyimiz Ezel Erverdi'nin hatıratı neşredildi.
Selçuk kitabı hemen alıp okumuş, bayılmış.
Ayılınca çarşıda buluştuk, kitaptan bir nüsha da bana almak için bir kitapçıya gittik.
O ne?
Karınca yazısı mı?
Dergâh Yayınları'ndan çıkan NURETTİN TOPÇU – Dünden Kalanlar ve Geleceğe Umutlar serlevhalı eser 1340 sayfa; hepsini bir cilde sığdırmak için incecik kâğıt ve minnacık hurufat kullanılmış (Tamam, “huruf” zaten çoğul ve dolayısıyla “at”a gerek yok, ama böyle de kullanılıyor ve ben bu kelimeyi böyle seviyorum işte); gözüm bozuk, bu yazıyı mümkün değil seçemez, gözlüğüm de kâr etmez.
“Tüh be!” dedim.
Sonra “Dur bi' dakka!” dedim.
Kursağımda kalan sevincimin bir nebze de olsa imdadına yetişmek için bir şey geldi aklıma:
“Selçuk, bana hemen şimdi bu kitaptan üç enteresan şey nakleder misin?”
Hazırlıksız yakalanmıştı; sadece iki şey nakledebildi:
1.Hareket Yayınları 1974'te dünya ağır sıklet boks şampiyonumuz Muhammed Ali hakkında bir kitap basmış. Allah'a Adanan Yumruk: Muhammed Ali serlevhalı bu kitap, Bekir Toprak imzasıyla çıkmış; ama aslında Mustafa Kutlu tarafından yazılmış. Mustafa Kutlu'nun müstearıymış Bekir Toprak.
2.Ölüm döşeğindeki Nurettin Topçu'yu hastanede ziyaret eden üstad Necip Fazıl, araları açık olduğu için senelerdir konuşmadığı eski dostuna şöyle demiş: “Nurettin sen yiğit çocuksun. Bir ömür boyu ruhunun çektiği ızdırabın yanında bedenin çektiği bu acı ne ki? Allah demenin yasak olduğu bir devirde , seninle birlikte bayrak açtık. Korkma, vur tekmeyi gir içeri.”
***
Bu iş burada bitmemeli.
Selçuk'tan istirham edeyim, arabayla yine uzun bir yolculuğa çıktığımızda bana bu kitaptan bölümler okusun.
Genellikle kitap programı gibi geçer bizim yolculuklarımız.
Ben direksiyon sallarken Selçuk kitap dünyasından haberler verir, okumadığım kitapları anlatır, bazen de yanında getirdiği kitapların can alıcı bölümlerini yüksek sesle okur; ben de arada kendimce parantezler açarım.
Geçen sene bunun şiirini yazdım.
SELÇUK AZMANOĞLU BANA YOLDA KİTAP OKUYOR diye bir şiir.
Okumak ister misiniz?
Buyurun:
Kitabın ortasından oku Selçuk kardeşim
Etrafında dolanmak yakışmaz bize
“Yakışmaz bize”nin kibrini de oku
Oku da kibrit suyunu dök köküne
Oku kardeşim, neyse çıksın halimiz
Çabuk oku, yol kısa, iki ayağımız bir gazda
Otomobil uçar gider, bakarsın yere çakılır
Fiyakamızı düzeltelim kaşla göz arasında
Aha da ufukta menzil göründü
Cascavlak yakalanıyoruz, eyvah ki aman
Hemen oku da alıp kuşanalım can damarını
Netice-i kelam, netice-i kelam
***
Muhterem Ezel Ağabey, yol biter 1340 sayfa bitmez.
Bunun gecesi de var; karanlıkta nasıl okusun Selçuk?
Kitabın yeni baskılarında ‘Yazıyı büyütelim, varsın iki cilt olsun' demenizi diler, ellerinizden öperim.