Bundan otuz küsur sene evvel bir gün Nabi Avcı bana Rainer Maria Rilke'nin şiirlerini okumamı tavsiye etti.
(Rainer Maria Rilke: Alman şair ve yazar. 4 Aralık 1875'te Prag'da doğdu. “Duino Ağıtları”, “Malte Laurids Brigge'nin Notları” gibi eserleriyle dünya edebiyatının en büyükleri arasına girdi. 29 Aralık 1926'da Montrö'de öldü.)
Almanca biliyorum ya, Almanya'daki Kenan Abimden Rilke'nin bütün eserlerinin orijinallerini istedim.
Sağ olsun, gönderdi.
Hepsini değilse de hatırı sayılır bir kısmını okudum.
“Mohammeds Berufung” (Muhammed'in Risâleti) şiirini döne döne okudum.
Hâlâ döne döne okurum.
Şahane bir şiir.
Şiir?
Nabi Abi “Naat” diyor.
Başım gözüm üstüne.
Turan Oflazoğlu'nun Türkçe tercümesi de başım gözüm üstüne.
Şu:
MUHAMMED'İN YAKARIŞI
Gerçi saklandığı yere, o pek yüce olan
Girince bir bakışta tanınan Melek
Dimdik ve görkemli parıltılar salan:
Yalvardı bütün iddialardan vazgeçerek
İzin verilsin diye gezgin kalmasına
Eskisi gibi, dalgın bir tacir olarak yani;
Okumuşluğu yoktu, fazla gelirdi ona da
Bilginlere de görmek sözün böylesini.
Melekse emredercesine gösteriyordu
Levhasına yazılanları yalvarana
Gösteriyor ve istiyordu tekrar: Oku
Okudu O da: Öyle ki Melek hayrandı.
Çoktan okumuş denirdi artık ona
Yapabilendi o, kulak veren ve yapandı.
***
Nedense ‘Bunu ben de tercüme etmeliyim' deyip dururdum yıllardır.
Birkaç kere denedim, olmadı.
Geçen ay Miraç Gecesi gene aklıma düştü; içimden bir ses ‘Bu sefer olacak' dedi; şiirin başına oturdum ve oldu.
Olduğu kadar işte.
Şöyle:
MUHAMMED'İN RİSALETİ
O haşmetli melek, ilk bakışta tanınan,
nur saçarak girince saklandığı yere,
yalvardı vazgeçip bütün iddialardan,
basit bir tacir olarak kalabilsin diye.
Basit bir tacir işte;
üzerinde biraz mahmurluk, yolculuklardan kalan.
Okumuşluğu yoktu, hele böylesi bir kelâm
ağır gelmez miydi âriflere bile?
Ama melek, buyurgan, üsteliyor ve üsteliyordu
elindeki levhada yazanı göstererek,
bir daha ve bir daha: Oku.
Ve okudu. Öyle ki, melek eğildi önünde.
Çoktan okumuş gibiydi sanki,
hazırdı çoktan, işitmeye ve itaat etmeye.