PBS televizyonu Haber Saati programında Judy Woodruff'ın konuğu olan Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç, Türkiye'nin yıllardır kuzey Irak'ta üslenen PKK teröründen çektiği acıları anlatırken, şimdi benzer gelişmelerin kuzey Suriye'de olduğunu anlattı.
Büyükelçi Kılıç, “Siz de terör saldırılarından ötürü acı çektiniz. 11 Eylül'de yaşanan acı anıların Amerikan halkının yüreğinde ve zihninde ne kadar canlı olduğunu biliyorum. Demek istediğim Türkiye olarak tek bir günde tek bir saldırıda 3 bin kişiyi kaybetmenin acısını çekmedik. Fakat son 30 yılda PKK tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 40 bin Türk vatandaşımızı kaybettik. PKK son 30 yılda hayata geçirdiği bu saldırıları kuzey Irak'taki yetki ve güvenlik boşluğundan ötürü devam ettirebildi. PKK, Türkiye topraklarına saldırmak için Kuzey Irak'ı güvenli bir bölge olarak kullanmıştır. PKK, kadın, erkek, çocuk demeden aralarında Türk güvenlik görevlilerinin de bulunduğu 40 bin masum Türk vatandaşının hayatına kast etti” diye konuştu.
"ESED, SÖZ KONUSU BÖLGEYİ PYD'YE SAVAŞMADAN BIRAKTI"
Şimdi aynı gelişmenin Suriye'nin kuzeyinde olduğunu ifade eden Kılıç, Afrin operasyonunun gerekçesini şöyle anlattı:
“Suriye rejimi 2012 yılında bu bölgeyi savaşmadan YPG/PYD'ye terk etti. YPG/PYD, o günden bu yana Afrin bölgesinin kontrolünü elinde tutuyor. Demografiyi değiştirdiler ve Sünni Arapları, Türkmenleri ve YPG/PYD ideolojisine karşı çıkan herkesi sürgün ettiler. Türk topraklarına ve Türk vatandaşlarına karşı saldırı düzenlemeye başladılar. Türk vatandaşlarını hedef aldılar. Sadece geçen yıl 700 saldırıda bulundular. Çok sayıda kişi hayatını kaybetti. Sadece Türkiye'ye değil Suriye'de Fırat Kalkanı Harekatı'nın düzenlendiği alana da saldırdılar. Kuzey Irak'ta 30 yıl boyunca karşı karşıya kaldığımız bu tür bir durumun Suriye'nin kuzeyinde de olma ihtimalini gördük. O bakımdan harekete geçmek bizim için mutlak bir zorunluluktu.”
IŞİD'in bir “semptom” olduğunu, ABD'ninse “hastalığın kendisiyle değil, semptomlarıyla uğraştığını” kaydeden Kılıç, “Aynı taktik ve stratejileri uyguladığımız sürece Suriye'de gelecekte de benzer tehditlerle yüzleşeceğiz. Size söylemek istediğim YPG/PYD, PKK'nın doğrudan bir uzantısıdır. ABD'li makamlar bile bunu kabul ettiler” dedi.
PYD/YPG'nin PKK'nın doğrudan kontrolü altında olduğunu ve komutanlarının, PKK'nın Kuzey Irak'taki üssü Kandil Dağı'ndan geldiklerini söyleyen Kılıç, “2016 yılında ABD Kongresindeki bir oturumda Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, dönemin Savunma Bakanı Ashton Carter'a bu iki grup arasında doğrudan bağ olduğunu bilip bilmediğini sormuştu. Carter da bunu (bu bağın varlığını) kabul etmişti” diye konuştu.
"TÜRKİYE, ABD ASKERLERİNİ HEDEF ALIR MI?"
Kılıç, “Türk hükümeti, süreç esnasında Amerikan birliklerinin öldürülebileceği anlamına gelse dahi bu savaşı sürdürmeye hazır mı?” şeklindeki soruyu da şöyle yanıtladı:
“Öncelikle eğer teröristlere karşı başarılı bir mücadele yürütmek istiyorsak ve günün sonunda galip gelmek istiyorsak doğru stratejiler kullanmalıyız. Sahadaki ortaklarımızı seçerken çok dikkatli olmalıyız. Bir terör örgütüyle başka bir terör örgütünü kullanarak başarıyla mücadele edemezsiniz. ABD yönetiminin Suriye'de bir süredir yaptığı yanlış budur. YPG/PYD bir terör örgütüdür. Rakka'nın DEAŞ'tan kurtarıldığını söylüyorlar. Orada kent bir terör örgütünden diğerine geçmiştir. Olan budur. Bugün DEAŞ Rakka'dan çıkarılmıştır ve onların yerini YPG/PYD almıştır. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası Af Örgütü ve insani yardım organizasyonlarının yayımladığı raporlara bakın. Etnik temizlik, çocukların zorla askere alınması ve benzeri çabalar bu raporlarda birer birer sıralanmıştır. Onlar, ABD'nin öngördüğü her ilkeye aykırı davranıyorlar. Ama yine de ABD, YPG/PYD'yle çalışmayı tercih ediyor. Siz dahi giriş kısmında onları ABD'nin müttefiki olarak belirttiniz.”
"TÜRKİYE ABD ASKERLERİNİ VURMAYI GÖZE ALDI MI?"
“ABD, DEAŞ'a karşı başarılı bir mücadele yürütmek için Türkiye'yle beraber çalışmayı seçebilirdi” diyen Kılıç, sunucunun, “Türkiye'nin YPG'nin peşine düşerken bu savaşta Amerikan askerlerinden can kaybı olması ihtimaline hazır olup olmadığı” sorusu üzerine de, “Biz uzun süredir müttefikiz ve işlerin bu noktaya gelmeyeceğinden eminim. Ama bunun için ABD'nin belli bazı adımları atması gerekiyor. ABD, müttefik Türkiye'nin güvenlik ve istikrarına varoluşsal bir tehdit oluşturduğunu söylediği bu terör örgütüne desteği kesmelidir. Onlara silah ve mühimmat vermeyi bırakmalıdır, bu örgütlerin sahip olduğu silahları toplamalıdır. DEAŞ'la savaşılması için YPG/PYD'ye verdiğiniz silahların Türkiye'ye, sivillere ve Türk güvenlik güçlerine karşı kullanılmayacağını nasıl garanti edebilirsiniz?“ diye konuştu.