1920'de bir Komünist Partisi kurduran Mustafa Kemal'in bunun için gizli bir talimat verdiği, sebbeini de kendi el yazısıyla kaleme aldığı ve mevcut belgenin şu anda Cumhurbaşkanlığı Arşivi'nde bulunduğunu yazan Habertürk Yazarı Murat Bardakçı, "Bu belge Paşa'nın 'komünizmin, ordunun en büyük kumandanlarının ve devletin kontrolü altında olmasını istediğini' gösteriyor" dedi.
İşte yazının ilgili bölümleri:
HÜKÜMETİN BİLGİSİ DAHİLİNDE BİR KOMİNÜZM
Kâzım Karabekir, Ali Fuad (Cebesoy) ve Refet (Bele) Paşalar'a 31 Ekim 1920'de gönderdiği şifreli yazıda komünizmin Rusya'da bile tam olarak gelişip gelişmediği konusunda henüz tam bir karar verilemeyeceğini fakat bu akımın Türkiye'ye de gelmesi ve gereken tedbirlerin alınmaması hâlinde millî birliğin zarar görebileceğini söylüyor ve en doğru çarenin “hükümetin bilgisi dahilinde bir Komünist Partisi kurulması” olduğunu yazıyor.
Mustafa Kemal Paşa partiye Fevzi (Çakmak), Kâzım Karabekir, Ali Fuad (Cebesoy) ve İsmet (İnönü) Paşalar'ın “gizli olarak” katılmalarını uygun bulduğunu anlatıyor ve “komünizm cereyanının ordunun en büyük kumandanlarında kalması gerektiği” şeklindeki en önemli fikrini de son cümlede ifade ediyor...
PARTİ KURULDU, YİNE MUSTAFA KEMAL'İN EMRİ İLE FESHEDİLDİ
Mustafa Kemal'in sözünü ettiği Türkiye Komünist Fırkası bu metni yazmasından beş ay önce, 1920'nin Ocak'ında kurulmuş; Mahmud Celâl (Bayar), Yunus Nadi, Mahmud Esad (Bozkurt) ve Tevfik Rüştü (Aras), Refik (Koraltan), Kılıç Ali ve Eyüp Sabri (Akgöl) gibi önemli devlet adamları da Mustafa Kemal'in talimatı ile partide yeralmışlar, genel sekreterliğe eski İçişleri Bakanı Hakkı Behiç (Bayiç) getirilmiş ama parti birkaç ay sonra yine Mustafa Kemal'in talimatı ile kendi kendini feshetmişti...
Mustafa Kemal Paşa, elyazısı ile kaleme aldığı şifrede günümüz Türkçesi ile şöyle diyor:
BUGÜNÜN TÜRKÇESİ İLE...
“Kâzım Karabekir Paşa'ya, Ali Fuad Paşa'ya, Refet Beyefendi'ye;
Komünistliğin memleketimizde değil, henüz Rusya'da bile uygulama kabiliyeti hakkında açık kanaatlerin ortaya çıkmadığı anlaşılmaktadır. Bununla beraber içeriden ve dışarıdan çeşitli maksatlarla bu cereyanın memleketimize girmekte olduğu ve buna karşı makul tedbir alınmadığı takdirde de milletin pek ziyade muhtaç olduğu birlik ve sükûnetini bozacak durumların belirmesi de imkân dairesinde görülmüştür. En makul ve tabiî tedbirler olarak aklıbaşında arkadaşlardan hükümetin bilgisi dahilinde bir Türkiye Komünist Partisi teşkil ettirmek olacağı düşünüldü. Bu takdirde memlekette bu fikre dayalı bütün cereyanları bir sonuca getirme mümkün olabilir.
Girişimci heyeti otuz kişiden meydana gelen genel merkezi arasında seçkin arkadaşlarımızdan Fevzi, Kâzım Karabekir, Ali Fuat Paşalar ile İsmet Beyler'in de gizli olarak dâhil bulunmasını uygun gördüm. Bu sayede bugün memleketi tutan millî savaşımızın kahramanı bulunan arkadaşlarımız bu teşkilatta öncü bulunacaklar ve onların bilgi ve düşünceleri meydana gelenler ve girişimler üzerinde etkili olacaktır.
Genel Sekreter ilan edilen sâbık Dahiliye Vekili Hakkı Behiç Bey tarafından yazılan ilk mektubu, şifre ve yazışma olarak arkadaşlara takdim ettim. Orada bir kısım bilgi var idi. Bugünkü maddî uygulamamızda uygulama kabiliyeti bulunan ve maksatlarımızı elde etmekte güç sağlayacak hususlara önem vermek tabiîdir.
Sosyalizm ve komünizm prensiplerinden hangilerinin ve ne dereceye kadar bizce uygulanabilir, hazmedilebilir oldukları ve kabul görüleceği, Türkiye Komünist Partisi'nin propagandasına karşı milletin düşüncesinin ortaya çıkması ile ve zamanla anlaşılacaktır.
Ordunun her vakitten ziyade büyük bir düzen içerisinde kumandanlarının eli altında bulunmasına son derece dikkat ve önem verilmelidir.
Komünizm cereyanı en nihayet ordunun en büyük kumandanlarında kalmalıdır.
Arz-ı hürmet eylerim.
M. K.
31 Ekim 1920”