CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu 15 Temmuz, direnme hakkını kullanan halkın bir destanıdır, milletvekiliyle vatandaşıyla beraber. Bizim destan dediğimiz budur." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, tutuklu CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun da aralarında olması gerektiğini söyledi.
Berberoğlu'nun, hiçbir suçunun bulunmadığını, bir siyasal tutsak olarak hapiste tutulduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, bunun, yargının iflas ettiğini gösterdiğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, Berberoğlu'nun 399 gündür hapiste olduğunu anımsatarak, seçim öncesinde Berberoğlu'nun savcılığa başvurduğunu, milletvekili olacağına dair kağıdını aldığını, YSK'nin de "Herhangi bir sorun yok, milletvekili olabilir." dediğini anlattı.
Berberoğlu'nun, milletin iradesiyle İstanbul Milletvekili olarak seçildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, Yargıtayda dosyasına hangi gerekçeyle bakılmadığını sordu. Kılıçdaroğlu, Berberoğlu'nun dokunulmazlık kazandığı için derhal serbest bırakılması gerektiğini savundu.
"Her dakika bir hukuksuzluk örneğidir"
Anayasa'nın, "Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar, Anayasa'ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz." hükmünü içeren 138. maddesini okuyan Kılıçdaroğlu, geçen yasama döneminde hakimlere talimat verildiğini, telkinde bulunulduğunu belgeleriyle açıkladığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Vicdani kanaatinize, hukukun üstünlüğüne göre mi karar vereceksiniz yoksa sarayın telkinlerine göre mi karar vereceksiniz? Yargıya en büyük itibar kaybını yargı mensupları veriyor. Yargıcın, yani hakimin hukukun üstünlüğüne göre karar vermesi lazım. Sayın Berberoğlu'nun içeride kaldığı her dakika, her saat bir hukuksuzluk örneğidir. İlgili yargıçlardan özellikle istirham ediyoruz; yargıya gölge düşürmeyin, beklemeden gereğini yapın." diye konuştu.
"Feriştahınız gelse"
Eski CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem hakkında soruşturma açıldığını, duruşması 19 Eylül 2018'deyken 29 Haziran'da gözaltına alınıp tutuklandığını anımsatan Kılıçdaroğlu, hangi gerekçeyle, nereden talimat alındığını sordu.
Dokunulmazlığı kalktığı için yurt dışına kaçabileceğinin söylediğine işaret eden Kılıçdaroğlu, Erdem'in dokunulmazlığı kalktıktan sonra 38 kez yurt dışına gittiğine dikkati çekti.
Kılıçdaroğlu, Erdem'in yazdığı kitapların tamamında, FETÖ'nün Türkiye için ne kadar tehlikeli olduğunu anlattığını vurgulayarak, ortada yargılama değil bir yargısız infaz bulunduğunu öne sürdü. Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hiçbir hakim unutmasın; nereye giderseniz gidin sizi izlemek, takip etmek, teşhir etmek benim boynumun borcudur. Sanıyorlar ki baskı kurdukça, milletvekillerini hapse attıkça, tazminat davaları verdikçe, ağır para cezaları verdikçe Kılıçdaroğlu geri adım atacak. Sizin feriştahınız gelse geri adım atmayız. Her ortam ve her yerde hakkı, hukuku adaleti savunacağım. Dava benim şahsi davam değil, tüyü bitmemiş yetimin davasıdır. Adalet, hak ve hukuku istiyoruz. Adaleti yargıç eliyle çiğneyeceksin, cübbeni çıkaracaksın, geleceksin buraya sana nasıl ders verilir ben sana göstereceğim.
Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayan, 'Anayasa Mahkemesi de kimdir?' diyen hakimi Yargıtaya atadılar. Yargıtay için yüz karasıdır. Yarın biri, 'Ben Yargıtay kararını uygulamıyorum' derse ne olacak? Hukuksuzluğu hukuk kültürü olarak bize yutturmaya çalışıyorlar. Türkiye'nin geldiği durum budur. Hepinizin bu durumda son derece dikkatli davranması, herkese anlatmamız lazım. Türkiye adaletin olmadığı ülkedir."
"Kazayla ilgili raporu yarın paylaşacağız"
Kılıçdaroğlu, Çorlu'daki tren kazasında 24 vatandaşın hayatını kaybettiğini, 318 kişinin yaralandığını anımsatarak, kazanın ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak başkanlığında bir heyeti görevlendirdiklerini, heyetin hazırladığı raporu, yarın kazanın olduğu alanda paylaşacaklarını bildirdi.
Ulaştırma Bakanı'nın, kazanın aşırı yağışlar nedeniyle menfez ile ray arasındaki toprağın boşalmasından kaynaklandığını açıkladığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, kazanın, toprağın yeteri kadar baskılanmamasından kaynaklandığını öne sürdü. Kemal Kılıçdaroğlu, önümüzdeki süreçte konuyu TBMM'ye getireceklerini, ayrıntılarıyla araştırılmasını isteyeceklerini, hayatını kaybedenlerin ve yaralıların haklarını arayacaklarını anlattı.
"Karikatürü Twitter'dan yayınlayın"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ODTÜ'nün bir geleneği olduğunu, diploma törenlerinde mezun olanların, ellerinde karikatürler, pankartlarla yürüdüklerine değinerek, bu pankartların hiçbirinde şiddet, hakaret bulunmadığını, ODTÜ'lü zekası olduğunu söyledi.
ODTÜ'de öğrenci olmanın başlı başına bir ayrıcalık olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, herkesin birbirine "hocam" diye hitap ettiğini, ODTÜ'lülerin, "başkan", "reis" laflarını kullanmadıklarını belirtti.
Mezuniyet töreninde öğrencilerin, Penguen dergisinde 13 yıl önce yayınlanan ve çizeri hakkında beraat kararı verilen bir karikatür taşıdığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Neden taşıdınız? Cumhurbaşkanı'na hakaret ettiniz." denildiğini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, 13 yıl önce verilen beraat kararını okuyarak, "13 yıl sonra geldiğimiz noktaya bakın. Demokraside ne kadar geriye gittiğimize bakın. 13 yıl önce buna tahammül ediyor, 13 yıl sonra kimse tahammül edemiyor. Bütün arkadaşlarımdan istirham ediyorum, benim Twitter hesabımdan bugün bu karikatür yayınlanacak. Bütün milletvekili arkadaşlarım bu karikatürü yayınlasınlar." dedi.
Bürokratken, Turgut Özal döneminde Başbakanın konutuna gidip çalışmalar yaptıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, burada Gırgır dergisinde Özal'ı eleştiren karikatürlerin çerçeveletip asıldığını, Özal'ın bunları asacak kadar hoşgörülü biri olduğunu dile getirdi.
Şimdi buna tahammül edilemeyen bir süreci yaşadıklarını iddia eden Kılıçdaroğlu, "Bu süreç 12 Eylül, 12 Mart, 20 Temmuz darbelerinde de vardı. Hitler, Pinochet, Mussolini de böyleydi, eleştiriye tahammül edemezdi. Sen eleştiriye tahammül edeceksin, hapse atarak önleyemezsin. Bak koydum Twitter hesabına, buyur bakalım ne yapacaksın?" ifadelerini kullandı.
"İki 15 Temmuz var"
Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişiminin ikinci yılını andıklarına işaret ederek, "15 Temmuz halkın destanı" şeklinde yayınladığı mesajı, bazı çevrelerin, "Kılıçdaroğlu, buna kontrollü darbe diyordu." diye eleştirdiğini anımsattı.
İki 15 Temmuz bulunduğunu, birinin halkın, diğerinin sarayın 15 Temmuzu olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, halkın, parlamentonun direnme hakkını kullandığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, CHP milletvekillerinin de parlamentoda bomba, kurşun altında sabaha kadar görevlerini yaptığını, direndiğini, darbe girişimini püskürttüğünü, gazi Meclisin şanına uygun olarak mücadele ettiğini belirtti.
"O teşkilatı hemen kapatmak lazım"
"Bu 15 Temmuz halkın 15 Temmuz'udur. Bu 15 Temmuz, direnme hakkını kullanan halkın bir destanıdır, milletvekiliyle vatandaşıyla beraber. Bizim destan dediğimiz budur." diyen Kılıçdaroğlu, bir de sarayın 15 Temmuz'u olduğunu savundu. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Sarayın 15 Temmuz'u ise halkın direnme hakkı sonucu elde ettiği hakkı kendi çıkarları için kullanan, sarayın 15 Temmuz'udur. Biz buna karşıyız. Ne zaman başladı? 20 Temmuz'da OHAL ilan ederek bir sivil darbe yaparak gerçekleştirdi. İki konuyu çok iyi halka anlatmamız lazım. Sarayın 15 Temmuz'u kontrollü darbenin sonucu ortaya çıkan bir tablodur. Niye kontrollü darbe dedik? Darbenin olacağı biliniyordu, aksini söyleyen Erdoğan dahil bir kişi yok. Darbe önlenmedi, önlenebilirdi. Darbe geleceği biliniyorsa önlenmesi gerekiyordu. Önlenmedi, sonra sonuçlarından yararlanıldı.
Adil Öksüz adını, televizyonlarda ve pek çok yerde en yaygın şekilde ben dile getirdim, parlamentoda da dile getirdim. Kim bu Öksüz? 15 Temmuz akşamı Adil Öksüz'ü diğerleriyle gözaltına aldılar. Öksüz'ün FETÖ'nün imamı olduğu 2008'den beri biliniyor, savcıların iddianamelerinden biliniyor. Demek ki 2008 öncesi de var. Öksüz, defalarca ABD'ye gidip geliyor, bir üniversite hocası niye bu kadar çok ABD'ye gider gelir? Hiç kimsenin dikkatini çekmiyor mu? Herkesin, devletin de dikkatini çekiyor. Eğer MİT, 'Öksüz'ün kim olduğunu bilmiyordum o gece öğrendim' diyorsa o teşkilatı hemen kapatmak lazım. Ben de adım gibi biliyorum ki Öksüz'ün kim olduğunu onlar benden daha iyi biliyorlar. Herkese ters kelepçe takılmış, Öksüz neredeyse baş tacı edilecek. Ortalık toz duman, bir Başbakanlık Müşaviri Ali İhsan Sarıkoca, o gece karakola gidip Öksüz ile görüşüyor.
Kimsin sen? Ortalık toz duman. Niye gidiyorsun? Sen Başbakanlık müşavirisin, sen istihbarat, polis, jandarma, komutan değilsin. Senin orada ne işin var? Kim buna izin veriyor, nasıl izin veriyor, ne görüşüyorlar? Bunlar karanlık noktalar. Sarayın 15 Temmuz'unun ne kadar karanlık olduğunu herkesin bilmesini isterim. Öksüz'de bir GPS cihazı vardır, uydularla yönünü bulabilir. Bu cihaz ithal edilmiştir. Sayın Binali Yıldırım, gelip beni ziyaret ettiğinde şunu söyledim: GPS cihazını Türkiye'ye hangi kurum ithal etti? O kurumu bulursanız, Öksüz'ün kimin adamı olduğu çıkar ortaya. İki cep telefonu ve GPS cihazı verilir, Öksüz serbest bırakılır, herkes gözaltına alınır."